Abdullah Güner

Ortadoğu’da basit gibi görünen anlaşmazlıkların yaralarımızdan beslendiğini ve büyüdüğünü gösteren samimi bir film: Hakaret (L’insulte).

Lübnanlı bir Hristiyan (Tony) ve Filistinli Müslüman bir mülteci (Yasser) arasında kaçak su oluğundan dolayı yaşanan sıradan bir tartışmanın mahkemeye taşınarak çözülmeye çalışılmasını konu ediniyor filmimiz. Filistin mülteci kamplarından birinde yaşayan ve aslında yasa dışı olarak çalışan Yasser ile Tony arasında yaşanan sorun, küçük bir yanlış anlamadan öteye gidiyor; önce hakarete daha sonra fiziki şiddete varıyor. Bunun üzerine her iki tarafın da kendisini haklı görmesi, birbiriyle inatlaşması çok geçmeden basının da ilgisini çekerek ulusal bir davaya dönüşüyor. Hâkim, hadisenin detaylarını sorguladıkça ortaya başka şeyler çıkıyor. Sorun, sandığınız gibi sıradan değil aslında, altından başka sorunlar ve sorular barındıran daha büyük meselelerde…

Yasser ile Tony, ikisi de işini iyi yapmaya çalışan, dürüst, iyi insanlar. Yasser, Filistinlileri Arap dünyasının siyahisi olarak görüyor ve Filistinli olduğu için aşağılanmayı, küçük görülmeyi istemiyor. Tony ise milliyetçi bir partizan. Adamın Filistinlilerle ilgili problemi var, onları ülkesinde istemiyor. İçindeki öfkenin sebebi ise çocukluğunda yaşadığı travma.

Filmin çoğu bir mahkeme salonunda geçiyor fakat filmi hiç sıkılmadan izleyebiliyorsunuz. Ortadoğu halklarının hayatlarını yakından ilgilendiren bir problemi tanıyorsunuz. Savaşların nasıl başladığını daha iyi anlıyorsunuz. Ortadoğu’da herkesin biraz mülteci olduğunu görüyorsunuz.

Lübnan asıllı yönetmen Ziyad Duveyri, Ortadoğu’da yaşanan sorunlara tarafların gözünden bakmaya çalışarak insaflı bir bakış açısı sunuyor bizlere. Ortadoğu’da basit gibi görünen anlaşmazlıkların yaralarımızdan beslendiğini ve büyüdüğünü gösteren samimi bir film Hakaret (L’insulte). Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizi daha iyi anlamak için bile izlenebilir.

Hakaret (L’insulte) – 2017

Yönetmen: Ziad Doueiri

Dram, Gerilim


SİNEMADAN HABERLER

Kalbe Dokunan Film: “Beni Bırakma”

Türkiye’de ilk defa bir yardım kuruluşu bir yönetmenle çalışarak bir film yaptı. Yapımcılığını Beşir Derneği’nin, yönetmenliğini ve senaristliğini Bosnalı yönetmen Aida Begic’in üstlendiği Beni Bırakma filmi 21 Eylül’de izleyiciyle buluştu. Türkiye’de yaşayan Suriyeli yetim çocukların gerçek hayat hikayesini beyazperdeye taşıyan film, Suriyeli mültecilerin yaşadıklarıyla ilgili farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Film İsa, Ahmed ve Mümtaz adlı üç yetimin hikayelerine odaklanıyor.

Mehmet Akif’in Hayatı Beyazperdede

İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un hayatını konu alan “Korkma” isimli film için çalışmalar başladı. Filmin senaristi ve yönetmeni Talat Özpolat, gençler Akif’i tanısın diye filmi belgesel tadında değil de sinema dilinde çektiklerini söyledi. Merakla beklenen filmin 12 Mart 2019’da vizyonda olması planlanıyor.

Gülsüm Anne ve Umut’un Hikayesi Film Oluyor

Antalya’da 30 Ağustos 2008 tarihinde trafik kazasında ağır yaralanan ve doktorların yaşamaz dediği gence Umut ismini koyarak 10 yıl yaşamasına vesile olan, kendi çocuklarından ayırt etmeyerek bakımını üstlenen Gülsüm Kabadayı ve Umut’un hikayesi film oluyor. Ayla filminin yapımcısı Mustafa Uslu tarafından beyazperdeye taşınacak filmin ismi “Bir Umut” olacak.


GENÇ'ın Yazısı.