Son dönemde hemen herkesin gözlemlediği bir gerçek var: Gençler evlenmeye mesafeli yaklaşıyorlar. Kimi maliyetleri gerekçe gösteriyor, kimi sorumluluk almak istemiyor, kimisi daha hazır olmadığını ya da böyle zor bir karar için vaktin erken olduğunu ifade ediyor. Biz bu soruyu bizzat gençlere sorduk ve “Niye evlenmiyorsun?” dediklerimizden bir dokunduk bin ah işittik. Dosyamızda gençlerin görüşlerini okuyacaksınız. Bizim gençlerin derdini giderme konumundaki büyüklere bir çift sözümüz var. Ey anneler ve babalar! Doğrusu yaşayamadığınızı çocuğunuza yaşatmak gibi bir hevesinizin olduğunu biliyoruz. Haklısınız; hayata en iyi şartlarla başlamak gerek. Bunun için de en doğru zamanı ve adayı beklemeli. Ancak hayrı kolaylaştırmak ve hayırda acele etmek temel düsturdur, lütfen bunu unutmayınız. Aileler evlenmeyecek, çocuklarınız evlenecek. Ve onlar artık sizin çocuklarınız olmanın ötesine geçecek ve birbirlerinin eşleri olacak. Lütfen kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Dünya evine girmenin ortalama maliyetlerine baktığımızda kolaylaştırma öncülüğünün büyüklere düştüğünü düşünüyoruz. Toplum olarak bu işi el birliğiyle büyük bir külfet ve zahmete dönüştürmüşüz, büyükler lütfen bu konudaki kalıpları kırsınlar.

Evlilik toplumsal yapıyı inşa eden en önemli süreçlerden biri. Zira aile kurmak ve yeni nesillerin oluşmasına vesile olmak, dünyaya geliş nedenlerimizden.

Genç Dergisi 13 yıllık mazisi ve geride bıraktığı 149 sayılık macerasında bir değil; birkaç kez evlilik meselesini gündeme getirdi. Çünkü bu mesele şimdinin değil; insanlık tarihinden bu yana eskimeyen, kadim bir mesele. Ancak zaman geçtikçe sözün tesiri, muhatabı, karşılığı değişti; mesela önceden “Bizi Evlendirin!” ve “Büyü de Gel!” gibi kapaklar yapmıştık ve derin bir dalga oluşmuştu. Ama şimdinin sözü daha başka. Çünkü hızla değişen bir nesil ve çağdan bahsediyoruz artık. Bu sebeple bu ayki sorumuz şu: “Bu gençler neden evlenmiyor?”

Buna birkaç başlık üzerinden cevap vermek mümkün. Hatta saatlerce tartışılabilir de. Ama gençlerle konuştuğumuzda bize en çok verilen şu 5 cevap, gençlerin neden evlen(e)mediğine işaret eden önemli maddeler oldu diyebiliriz:

1. Maddi imkansızlık,

2. Sorumluluk almak istememe,

3. Doğru adayı bulma endişesi,

4. Vakit erken düşüncesi,

5. Ailem-çevrem evlendirmiyor.

Sıralanan bu 5 madde daha da çoğalabilir veya eleştirilebilir. Ama gerçek şu ki, evlenen herkese bir şekilde malum olan bu maddeler evlenmeyi ya zorlaştırıyor ya da kolaylaştırıyor. Yani mesela maddi durumunuz iyiyse diğer birkaç madde tolere edilebiliyor. Veya aileniz çok baskı yapıyorsa evlenmeniz için, “E tamam bari” diyebilirsiniz en sonunda. Ancak yadsınamaz gerçeğimiz, evliliğin ötelenmesi süreci gösteriyor ki biz, evliliği yeterince ciddiye almıyoruz.

Dünyada Ülkelere Göre Evlenme Yaşları

Dosyamızda evlilik bahsine değiniyoruz malum, peki dünyada evliliğe nasıl bakılıyor? Daha doğrusu “Gençler neden evlenemiyor?” dedik ya; dünya ülkelerinde bu oran nasıl? Gençler kaç yaşında evleniyor? Buyurun beraber bakalım.

Birlemiş Milletler’in (BM) 2017 yılı verilerine bakılarak hazırlanan bir tabloya göre Türkiye’de ortalama evlilik yaşı 26.2. Bu oran son 20 yıla baktığımızda tabii ki yukarı doğru yükselmiş durumda. Malum, geç evlenmek yeni trend halinde...

Avrupa Geç Evleniyor

“En geç evlenenler” diye bir sıralama yaparsak en başa Almanya’yı yazmamız gerekiyor; zira 33.1’lik yaş ortalamasıyla Almanya en geç evlenen ülke konumunda. Onu 30.8 ile Brezilya ve 30.5 ile de Japonya izliyor. Amerika’da evlilik yaşı ortalaması 27.9 iken, Avrupa kıtasının daha geç evlendiğini; Asya ve Afrika kıtasının daha erken yaşlarda evlendiğini görüyoruz. Evlilik yaş ortalamasının en düşük olduğu ülke 21.9 ile Endonezya. Ondan yukarı doğru baktığımızda da Hindistan, Bangladeş gibi ülkeler bulunuyor.

Batı’da Çocuksuzluk Oranı Artıyor!

Evlenme yaşı yukarı doğru çıktıkça çocuk sahibi olma; çocuk sayısının azalması durumları da gözle görülür seviyede değişime uğruyor. Avrupa ülkelerinde evlilik oranları düşüp, evlilik yaşı yükselirken; çocuk sahibi olma sayısı da azalmaya devam ediyor.

Fransa’da bulunan Ulusal Demografi Çalışmaları Enstitüsü’nün yayımladığı rapora göre Avrupa’da 1970’li yıllarda doğan kadınların beşte biri çocuk sahibi değil. Yani her beş evlilikten birinde çiftler çocuk sahibi olmak istemiyor. Çocuksuz evliliklerin en çok olduğu ülkeler ise yüzde 20’lerin üzerindeki oranlarıyla Yunanistan, İtalya ve İspanya.

Yanlış aile politikaları, artan işsizlik ve kadınların hem iş hem ev hayatında çalışmak zorunda kalmaları sonucu etkileyen durumlar arasında tabii ama malum, bireycilik ve benmerkezci toplum anlayışı tüm dünyaya Batı’dan yayılmıştı. Yani işin esasında bu anlayış yatıyor: Yalnızlık. Çocuksuzluk oranının artışıyla Batı ülkelerini nasıl bir gelecek beklediği bu anlamda ciddi bir merak konusu.

Türkiye’de Boşanmalar Artıyor!

Son 3 yılda Türkiye’de boşanmalar daha çok 30-39 yaşta gerçekleşti. Ülkemizdeki boşanmalar kadınlarda daha çok 30-34, erkeklerde 35-39 yaş grubunda görülüyor...

İlk 5 Yılda Ciddi Boşanma Oranı!

Boşanmaların yüzde 38,7’si evliliğin ilk 5 yılında, yüzde 20,7’si ise 6-10. yılında gerçekleşti. Buna göre, boşanan 128 bin 411 çiftin 4 bin 74’ü bir yıldan az sürede yollarını ayırırken, 45 bin 647’si 1-5 yıl, 26 bin 599’u 6-10 yıl, 18 bin 485’i 11-15 yıl, 14 bin 229’u 16-20 yıl, 9 bin 131’i 21-25 yılda boşandı. 139 boşanmada evlilik süresi bilinmezken, evliliğinin 26’ncı yılından sonra boşanan çift sayısı da 10 bin 107’yi buldu. 2013 yılında ise boşanmaların en çok 30-34 yaş aralığında olduğu belirlenmişti.

Boşanmaların artışının kuşkusuz Batı’dan yayılan bireyciliğin; hatta kaybolmaya başlayan aile yapısının etkisinde olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca kadının evden iş hayatına geçişinin doğru planlanmaması ve çifte standarda varan kadın-erkek ayrımları bu oranı yükselten durumlar arasında.


Büyükler Ne Dediler?

En Güzel Evlilik Külfetsiz Olandır

Ahmet Hamdi Yıldırım

Öncelikle bilmemiz gerekiyor ki evlenmek Cenab-ı Allah’ın emri, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin sünneti. Rabbimiz “Bekarlarınızı evlendirin... “ buyuruyor; buradaki “evlendirin” ifadesi bir yönüyle gençleri, kimsesizleri evlendirmek, yetki sahibi olan kişilerin bu anlamda öncülük etmesi anlamına geliyor.

Gençlerin maddi imkansızlıkları çok kafaya taktığını görüyoruz günümüzde. Oysa Allah, evlenen kimseleri kendi fazlından, kerametinden, lütfundan zengin edeceğini dile getirmekte Kur’an-ı Kerim’de. Maddi imkansızlık evliliğe bir gerekçe yapılamaz; aksine maddi imkansızlar içinde olanlar evlenmek suretiyle zenginleşme ümit edebilirler. Çünkü az önce de zikrettiğimiz gibi Allah herkesin rızkını ayrı ayrı takdir etmiştir. Tabii burada gençlere hak verdiğim bir husus da var: Ülkemizde ve benzer ülkelerde evlilik külfeti gerçekten bazen çok ağır olabiliyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “En güzel evlilik külfetsiz olandır” diye buyurmakta ama bakıldığında maalesef İslam toplumlarında olmaması gereken şatafat, gösteriş, son zamanlara hakim olmuş durumda.

Şeytanın bir vesvesesi de “Evleneceğim ama uygun bir eş çıkar mı? Ya evliliğim istediğim gibi gitmezse? Ya seçtiğim aday gerçekten evlenilebilecek biri değilse?” türünden endişelerdir. Burada şunu unutamamak gerekiyor: Herkesin doğru adayı bulma imkanı vardır, bununla ilgili çaba gösterilmelidir, tamam. Ama önceliğimiz ne? Hz. Peygamber (s.a.v.) insanların evlilikte birtakım önceliklerinin bulunduğunu; kimi zenginliği, kimi soyu, kimi güzelliği öncelediğini ama Müslüman insanın “imanı” öncelemesi gerektiğini söylüyor. Demek ki biz de ahlakına itibar ettiğimiz kimseleri tercih etmeliyiz. Tabii bunlarda da bazen yanılırız ancak buna da bir imtihan nazarıyla bakmak; karşılığını Allah’tan beklemek de bir mükafat olacaktır.

Ayrıca çok hızlı bir tüketim çağına girdiğimiz bu günlerde, maalesef insani ilişkilerimizi hızlı bir şekilde tüketmekteyiz. Sevgi dediğimiz şeyi tam tanıyamadığımızdan veya tanımlayamadığımızdan, bazı hatalar yapıyor; sevgimizi de tüketmeye başlıyoruz. Bu anlamda gençlerin tecrübeli insanların yol göstericiliğine, rehberliklerine ihtiyaçları var. Gençler evlenmek istedikleri zaman çevrelerinden bu tip insanlarla istişare etmeli, onlardan yardım istemelidir. Bu tereddütler ortadan kalkarsa daha makul bir ortam hazırlanmış olur.

Gençler Bizim Yüzümüzden Evlenmiyor!

Levent Uçkan

“Gençler neden evlenmiyor?” sorusunun muhatabı hepimiziz. Maalesef gençlerimize sorumluluk yüklemede ve hayata hazırlamada gecikiyoruz. En başta aileler, sonra diğer kurumlar bu soruyu kendine sormalı ve gençlere evlenme sorumluluğunu aşılamalı.

Aile kurmanın ve evlat yetiştirmenin bireysel bir tercih gibi algılanması modern dünyanın en büyük hastalıklarından biri. Evlenmek en başta dinimizin bir emri. Ümmet olmanın gerekliliği. Kulluğun ve imtihanın yarısı... Bu anlamdan bakarsak evlenmek toplumu inşa eden en önemli yapılardan biri. Allah, eşler arasındaki sevgiden bahsediyor Rum Suresinde. Evliliğe sevilmek, sevmek, huzur ve sükûn bulmak cihetlerinden de bakması gerekiyor gençlerin. Bu da tabii ki güzel örneklerle olur. Bizlerin, yani yetişkinlerin gençlere maddi manevi her konuda destek olup; güzel örnekler teşkil etmeleriyle gençlerin de evliliğe karşı daha sıcak davranacağını söyleyebilirim.

Allah’ın Emri, Peygamberin Kavli...

Ayşe Sıddıka Kulu

Günümüzde gençlerin evliliği geciktirmesinin çok sebebi var. Üniversite eğitimi aşırı önemsendiği için evlilik ve eğitimin birlikte yürüyemeyeceği düşünülüyor. Sürekli pompalanan bir dünya düşkünlüğü egemen durumda yani. Eşyalar, ev, araba, iş vs. konularda insanların gözü çok yükseklerde olduğu için evlenmek aşırı külfetli hale geliyor. Dindar olduğunu söyleyen ebeveynlerin ve gençlerin pek çoğunda tevekkül ve hoşgörü eksikliği sorunu görüyoruz. Gençler de yaş 25’i aştıktan sonra bireysel yaşantıya alışıyor ve evlilikle ilgili vesvese, kuruntu, olumsuz düşünceler, korkular, tahammülsüzlük, olumsuz konuşan insanlar vs. yüzünden bir türlü evlilik kararı alamıyor, istemiyor ve sonrasında da yaşı ilerledikçe ilerliyor.

Benim gördüğüm en büyük sorunlardan biri de internet ve medya. Ekranda sürekli sanal bir dünya var ve herkes bu masala inanıyor. İnsanların ihlaslı olarak ve hakikaten Allah’ın rızasını umarak tüm bu sorunları aşacağına inanıyorum. Evlilikle ilgili söylenecek en önemli ve bağlayıcı şey: Allah’ın emri, Peygamberin kavli...


Gençler Ne Dediler?

“Siz Tamamsanız, Biz de Tamamız” Denmeli

Dilek Aktaş, 23 Yaşında

Bence bizim evlilik meselesini sadece evlenecek olanlara, yani kız-erkeğe bırakmamız gerekiyor. Ailemden, çevremden gördüğüm kadarıyla Türkiye’de evliliğe çiftlerden çok yakınları ve çevreleri müdahil oluyor. Ayrıca erkeklerin kız taraflarının maddi adetlerinden ve isteklerinden şikayet ettiğini, kendilerine rızık sorulmaması gerektiğini söylediklerini görüyoruz. Peki, kendileri de gerçekten kız kardeşlerini veya kızlarını bir erkek istemeye geldiği zaman damadın işini, parasını, kardeşine veya kızına bakıp bakamayacağını merak etmez mi? Bunları sormaz mı? Kesinlikle soracaktır. Bu da gösteriyor ki kendimize başka, başkasına başkayız. Samimi olmalıyız. Diyorum ya, bu işleri kız-erkeğe bıraksak ve “siz tamamsanız, biz de tamamız” desek süreçler çok daha sağlıklı, kazasız belasız ilerler.

Erteledikçe Uzaklaştım...

Mustafa Özsoy, 31 Yaşında

“Neden evlenmiyorsun?” sorusunu ben de kendime çok soruyorum. Yaşım 30’u geçti ve bir aile kurmak benim de istediğim bir şey aslında. Burada kocaman bir “ama” geliyor içimden... Doğru aday, doğru zaman, doğru zemin oluştu mu? Herhalde bundan 7-8 sene önce daha cesurdum bu konularda. O zamanlar evlenmeyi ciddi anlamda düşünmüştüm ancak yüksek lisans, yurt dışı eğitimi derken farkında olmadan 30’u devirmiş olduk.

YouTube GençTV’de yayınlanan bir videoda Mürşide Teyze’nin gençlere olan nasihatlerini izlemiş, dinlemiştik. Mürşide Teyze özellikle kadın ve aile vurgusu yaparken bahsettiği dünya içimizde özlem taşıdığımız bir döneme ait. Yurt dışında bulunduğum süre zarfında da defalarca şahit olduğum evlilik istememe; aileden kopma vakaları yine de bizim ülkemizde iyi seviyede. Ama dediğim gibi, Mürşide Teyze’nin söylediğinden de hareketle bu, eskiden daha normal durumdaydı.

İşin esası ne zaman evleneceğim sorusu benim için de bilinmedik bir durum. “Hayırlısı” demek en güzeli herhalde.

Kösteğe Değil; Desteğe İhtiyacımız Var

İsmini Vermek İstemeyen Bir Erkek, 27 Yaşında

Ben evliliği, yaşadığımız şu ahir zamanda zar zor yol kat ederek çıktığımız manevi makamların korunaklı duvarlarla örülmesi olarak yorumlayan bir insanım. Bu konuda Müslüman camianın yaralı genç kadrosundan olduğum söylenebilir. Evlenme niyetine malik olup evlenememe hususunu şöyle özetleyebilirim:

“Henüz Vakti Var” Hastalığı

1. Ailelerimizin ve etrafımızdaki büyüklerimizin “henüz vakti var” hastalığına tutulması. Halbuki “Hayırda acele ediniz” hadis-i şerifi cami duvarlarında ve dahi WhatsApp durumlarında paylaşılması oldukça gönül rahatlatan bir faaliyettir değil mi? “İmanlı ve ahlaklı bir nesil” vurgusunda bulunurken bunu gençleri haram sevdalarla karşı karşıya bırakarak sadece kuru bir slogan halinde kalmasına sebep olan büyüklerimiz değil de kimdir? Dokunmayın bana arkadaş bu konuda çok doluyum!

Hadsiz Maddi Beklentiler!

2. Genç yaştaki bir insanın haddini hududunu aşacak maddi beklentiler. “Arkadaş bu çocuk daha yeni okul bitirmiş belki 6 ay, 1 yıllık bir iş hayatı tecrübesi var. Ne zaman büyük paralar biriktirecek, ev araba alacak; sizde hiç insaf yok mudur?” diyesim var da kime diyeceksin? Desek kızı hepten vermezler.

Eklenecek çok şey var lakin özellikle bu iki madde aşılsa evlenme yaş ortalamalarında ciddi bir gençleşme, geriye çekilme görülecek. Çünkü bizim sağlıklı bir şekilde kalbi muhabbetleri yaşayabilmek için ailelerimizin desteğine ve maneviyatımızın gücüyle maddi imkansızlıkları bertaraf etmeye ihtiyacımız var. Gerisi lafu güzaf.

Bu Düzen Evlenmemeyi Aşılıyor!

Hüsnü Ufuk Kılınç, 30 Yaşında

Kendimi genç hissediyorum ama yaşıma bakıldığında “Neden evlenmedin hâlâ?” diyor bazı insanlar. Ben de onlara söylüyorum, “Nasıl evleneyim?” Asgari ücretle kim, nasıl ev geçindirebilir? Veya asgari ücret olmasa bile İstanbul’u geçtim, Anadolu’da bile 1000 TL’nin altında kiralık ev yokken bir maaşla ev geçindirmek hakikaten çok zor. En basitinden yemekli bir düğün yapsak meblağlar inanılmaz fazla. Üniversite bittikten sonra hemen iş bulsan, sıraya askerlik geliyor 1 sene yoksun. Tüm düzen bozuluyor. İşe geri dönüyorsun, birikim yapayım desen en az 5 sene para biriktirmen lazım. E malum günümüz kızları da her şeyi beğenmiyor (!) Yani ilginç bir tablo yaşıyoruz gördüğünüz gibi.

Rica ediyorum kimse “Bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi” demesin. O sizin zamanınızdı. 1 göz odada yaşıyordunuz mutlu bir şekilde. Şimdi öyle değil. Ailelere de lafım var ama benim kastım düzene... Bu düzen evlenmeyi değil, evlenmemeyi aşılıyor. Farkında mısınız bilmem...

Doğru İnsanı Bekliyorum

Muhammed Doğan, 25 Yaşında

2 yıldır düzenli işim var ancak evlilik için doğru insanı bekliyorum diyebilirim. Evliliği ciddi olarak düşünsem de şu anda adım atmamamın sebebi bu. Daha önce ciddileştirme adımları attığımız bir görüşmem oldu, ancak o zaman da maddi ve ailevi bazı sıkıntılarım vardı, olmadı.

Bir de şu anda yoğun olarak okumalar yapıyorum ve kendi kendime Arapça’mı geliştirmeye çalışıyorum. Yazın bir müddet bir Arap ülkesinde kalmak, farklı tecrübeler edinmek istiyorum. Bu tip uğraşlarım ve heveslerimin olması sebebiyle, evliliği düşünen biri olsam da, birini bulmak için özel olarak uğraşmıyorum. Nasip olur da karşıma çıktığında, sanırım çok da beklemek istemem.

Savaşın Çocukları da Evlenmek İster...

İsmini Vermek İstemeyen Bir Bayan, 25 Yaşında

Evlenmek, aile kurmak, bir yuvanın olması dünyadaki en güzel şeylerden biri. Üstelik Allah’ın emri de. Bir kız çocuğu düşünün, çocukken oynadığı evcilik oyununda da bir yakınının düğününde de kendisini gelinin yerine koyar ve bunları hayal eder. Bembeyaz gelinlik içinde dualarla kendi evine giriyorsun ve yepyeni pırıl pırıl eşyalarla yaşamaya başlıyorsun... Ben bu hayalleri kurunca benimle aynı hayalleri olan ama aynı imkanlara, ortamlara sahip olamayan emsallerimi, yaşıtlarımı düşünüyorum.

Kim mi bunlar? Suriye’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Filistin’de, Yemen’de ve daha birçok yerde savaşlar, maddi imkansızlıklar ve bağnazlıklar yüzünden hayallerine sahip olamayan genç kızlar... Tüm bu zorlukları düşünüp, hem onlara dua ediyor hem de böyle durumların içerisinde yer almadığım için hamd ediyorum. Ailelerin, gençlerin evlilik süreçlerinde tüm bu zorlukları, şükretmeleri gereken halleri ön plana almalarını ve ufacık meseleleri sorun etmemelerini, maddi durumları kafalarına takmamalarını tavsiye ederim.


Dünya Gençlerinden

Gençler “Çocuk” Muamelesi Görüyor!

Subhan Ahmedov, Azerbaycan, 25 Yaşında

Her gencin evlilikten beklentileri olduğu gibi; korkuları ve bir takım bahaneleri de vardır. Evliliğe uzak duranlar her şeyden önce konuya yeteri kadar vakıf değiller. Şüphesiz memleketim Azerbaycan’da da durum farklı değil. Maddi imkansızlığın bir sebep olduğunu düşünüyorlar çünkü daha evlenmeden gençlerin karşısına ciddi külfet koyuluyor. Gençler bu külfetin altından nasıl çıkacağını düşünürken, bir müddet uzak kalmayı; sorumluluk almaktan üstün tutuyorlar. Bu vakit nereye kadar diye sorulduğunda, garanti altına aldığı bir hayatı varmış gibi, “İstediğim maddi refaha ulaşamadığım müddetçe evlenmeyi düşünmüyorum” cevabını alıyoruz. Tabii tek sebep maddiyat değil, doğru adayı bulamadım diyenlerle, ailesiyle ortak adayda karar kılamayanların sayısı da az değil. Sonra bir de bakıyorsunuz; hayatının baharında ailesi tarafından çocuk muamelesi gören nice gençler bu hâl karşısında kendisini tatmin edici başka mecralarda ‘özgür’ kılma çabası gösteriyor.

Evliliğin Yerini Kariyer Aldı!

Loric Auriville, Fransa, 29 Yaşında

Açıkçası evlilik aklımıza çok gelen bir şey değil. Fransa’da gençler kariyer yapmak ve dünyayı gezmek, kısacası hayatı yaşamak istiyor. Evlilik bunun önünde bir engel gibi. Ailelerimiz zaten 18 yaşından sonra bize müdahale etmeyi bırakıyor. Tabii evlenmemizi istiyorlar ama hiçbir şekilde baskıda bulunmuyorlar. Zaten bizim ülkemizde ve benzer şekilde Avrupa ülkelerinde evlilik oranları, çocuk sahibi olma sayıları düşüyor.

Benim yaşadığım bölgede Müslümanlar da yaşıyor ve onlarla arkadaşlık kuruyorum. Bizden farklı olarak, onların evliliğe daha bağlı olduğunu söyleyebilirim. Küçükken aynı okula gittiğim bazı Müslüman arkadaşlarımın birkaç tane çocuğu var mesela... Evliler.

“Evlenmek” deyince benim aklıma ömrünün devamını aynı insanla, aynı evde geçirmek ve onun sorunlarıyla ilgilenmek geliyor. Bu şimdilik yapmak istediğim bir şey değil...

Gelin ve Damat Birbirini Hiç Tanımaz

Mahmood Diallo, Burkina Faso, 21 Yaşında

Burkina Faso’da evleneceğin insan ailenin büyükleri tarafından küçük yaşta belirleniyor. Ailenin kadınları erkek çocuklarına kız istemeye gidiyorlar ve bir söz gibi kız çocuğun annesine yüzük hediye ediliyor ve şöyle deniyor, “Allah nasip ederse bu kız bizim çocuğumuzun eşi olacak.” Çocuklar belli bir yaşa geldikten sonra nişanlanıyorlar ve bu süreçte birbirlerini hiç tanımıyorlar.

Nişan merasiminde erkeğin ailesi kızın ailesine hediye götürür ve merasim böylece biter. Nişandan belli bir süre sonra nikah olur tabii; ancak kız ve erkek hâlâ birbirini görmemiştir. Nikahta erkek tarafı kıyafet, şal ve mehir olarak hediyeler götürürler ve köyün imamı ile cemaati gelir, halkın önünde nikah kıyılır. Nikahta gelin ve damat haricinde herkes vardır. Belli bir vakit geçtikten sonra damadın ailesinden 2 kişi gelini almaya giderler. Gelin, hediye olarak götürülen kıyafeti giyer ve erkeğin evine gider. Giydiği kıyafeti ve şalı 7 gün boyunca çıkarmaz, 7 gün sonra bunları çıkarır ve çıkartılan şalı bir ineğe bağlarlar. Şal bağlanan inek artık geline aiti olmuştur ve o ineğe kızdan başka kimse karışamaz. Tabii bunlar bizim eski adetlerimiz aslında ve şimdilerde çok uygulanmıyor...

Zengin mi Fakir mi; Önemsenmez...

Ayrıca evlenirken “Damat zengin mi, fakir mi?” diye sorulmaz ve önemsenmez. Ailede kendinden büyük biri bekarsa o kişi evlenmeden küçükler evlenemez. Evlendikten sonra eşler isimleriyle seslenemezler ve bütün aile ilk çocuklarının ismini de söylemezler.


GENÇ'ın Yazısı.