Güzellik Gerçeğin Görkemidir
Yunus Emre Tozal
Notları toparlayıp kitabımın arasına yerleştirdim. Orhan Hoca’nın güzelliğe dair bu konuşmaları, aynı zamanda bizleri dinlendirmiş, umut dolu hayallerimize götürmüştü. Aramızda farklı makamlarda ezan okunmasıyla bilinen Enes’in muhteşem ikindi ezanı, bizi güzelliğe davet ediyordu.
Dünyada lekesiz bir alından daha güzel bir şey var mı? Hz. Ali
Yaklaştıkça insanın içini sabırsızlık kaplayan bir mevsimdir bahar mevsimi… Havaların ılımaya başlamasıyla birlikte tomurcukların çiçek açması ve kâinattaki canlanma, bir dirilişin habercisidir adeta. Bu yüzden olsa gerek, her bahar mevsiminde şenlik havası vardır; bir tören düzenlenir tabiatta, çiçekler, böcekler, toprakla iletişime geçen hemen her canlı farklı formlarıyla kendilerini gösterirler, gün yüzüne çıkarlar. Herkes süslü kıyafetlerini giyinir, törenin başlamasını bekler. Cemre toprağa düştüğünde, toprak içindeki tohumları filizlendirir ve tören başlar. Her çiçek, sanki muhteşem bir törendeymişçesine kendisini en güzel şekilde takdim etmeye çalışır.
Şüphesiz kâinattaki bu değişim, Allah’ın insanlar için gönderdiği ayetlerindendir. Günlük dilde “ayakta tutan, ikame eden, sürdüren” olarak kullandığımız, her gün Ayetel Kürsi’de okuduğumuz Allah’ın isimlerinden olan El-Kayyum ismi, işte tam da bahar mevsiminde kâinattaki bu değişimin başrolünde yer alıyor. Zira kâinattaki her şeyi; tüm varlığı an be an sürdüren, ayakta tutan güç ve kudreti tecelli eden Allah’ın El-Kayyum ismi olmaksızın yaprak dahi kıpırdayamaz. Biz biliyoruz ve inanıyoruz ki, gökleri ve yeri, bütün mahlûkatı ayakta tutan O’dur. El Kayyum ismi de O’nun kudretinin kaynağıdır.
Elinize bir dürbün aldığınızı düşünün. Bir gözüyle mikro âleme diğer gözüyle makro âleme baktığımızı ve aynı anda hem gözümüzün göremeyeceği küçüklükte yaşanan mikro-kozmosu hem de yine gözümüzün göremediği büyüklükteki makro-kozmosu görebildiğimizi varsayalım. Bir yanda atomların dönüşlerini incelerken, diğer tarafta Allah’ın El Ferd isminden hareketle her tarafa aynı mührünü bastığı uçsuz bucaksız kâinatı gözlemleyelim. Benzer ama farklı iki dünya, biri ölçülemeyecek kadar küçük atom parçacıkları, diğer tarafta ışık hızıyla bile ölçülemeyecek büyüklükte yaratılan evrenleri düşünelim. Her ikisinde de aynı kurallar geçerli. Atomların sürekli dönmesini sağlayan da El Kayyum, evrenlerin birbirleriyle ilişkili bir biçimde kalmasını sağlayan da El Kayyum… Her şeyi kontrol altında tutan bir anlamı var El-Kayyum isminin. Bütün eşya onunla kaimdir, kâinatta kalır, yok olur. Yoktan var kılan da O’dur, var iken yok eden de… Onun izni olmaksızın hiçbir şey kendi kendisine hareket edemez, ya da hareket halindeyse O’nun izni olmaksızın duramaz. Tüm bu işler olurken de, kâinat nizamında yaratılan her şey, kendisine buyrulanı yapar, kimse kimseye mani olmaz. Yaratılan en küçük mahlûk da en büyük mahlûk da ‘O’nun emrine amadedir.
Orhan Hoca’nın “Allah’ı Tanıyalım” dersinde tuttuğum bu notlara dersler devam ettikçe eklemeler yapıyorum. Orhan Hocaya göre Allah’ı tanımanın ve bilmenin en önemli yolu, O’nun isimlerini öğrenmekten geçiyor. Özellikle de Allah’ı tanıyabileceğimiz en önemli isimler olarak söylenen “Ferd’ün, Hayy’un, Kayyum’un, Hakem’un, Adl’un, Kuddûs’un” esması, insanın kendisini, çevresinde yaratılanları, Allah’ı ve O’nun yarattığı düzeni anlayabilmesi için çok önemli. İnsan Allah’ı ne kadar tanımaya ve bilmeye gayret ederse, o kadar akıl bağı ve gönül bağıyla Allah’a bağlanır. O’nun gücü ve kudreti karşısında insan öğrendikçe, farkına vardıkça ve idrak ettikçe hayreti artar. Hz. İbrahim’i bu noktada anmak gerekir. Biliyorsunuz İbrahim aleyhisselam ateşe atılıyor. Ama ateşin yakma kabiliyeti ateşten gelmez, ateşi de ikame eden, düzenleyen Allah’tır, El Kayyum’dur, hâl böyle iken Allah ateşe emrediyor yakma diye. Nitekim ateş, Hz. İbrahim’i yakmıyor. Orhan Hoca devam ediyor:
- Çocuklar, Allah hikmetle edip eyleyendir. Yaptığı her işin bir hikmeti vardır, biz görürüz ya da göremeyiz mühim değil. İşte bu noktada Müslümana tevekkül etmek düşer. Allah’ın El Hâkim ismi, işte size bu anlattıklarımı ifade ediyor. Allah, yaptığı her iş ve emrinde hüküm ve hikmet sahibi, gerekeni en güzel şekilde yapandır. Bu anlamda insanın bilgisi arttıkça, kâinatta muhteşem bir dengenin olduğunu daha iyi idrak edebiliyoruz. Allah’ın azametiyle ilgili olan isimlerine genel olarak “Celal” isimleri, iyilik güzellik ve rahmetle ilgili isimlerine de genel olarak “Cemal” isimleri denilir. İslam âlimleri “Allah’ım, Celal’inden Cemal’ine sığınırız” diye dua ederler. Allah “Rahmetim gazabımı geçmiştir” diye buyurur ki, bu, cemalin celale galip geldiğinin bir müjdesidir. Zaten Celal, Cemale galip gelmiş olsaydı; hayat, ilim, marifet ve muhabbet olmazdı. Hiç bir şey yaratılmazdı. Şimdi size hayatınız boyunca düşünebileceğiniz kadim bir soru soracağım. Bu soru, herkesin kendi iç dünyasında sorması gereken sorulardan biri. İnsanın güzelliği neresindedir? İnsan Allah’a güzelliğini nasıl ifade etmelidir?
- Bir ağaca baktığımızda, o ağacın bütün güzelliğiyle kendini Allah’a göstermeye çalıştığını görürüz. Yani, Ya Rabbi, sen bana bu güzelliği verdin, ben de tüm bu güzelliğimi sana arz ediyorum demeye çalışır sanki. Ağaç kendine verilen imkânlarla, kendisini olabildiğince güzelleştirip Allah’ı arz ederken, peki ya insan ne yapıyor? İnsan da kendisine verilen akıl ve kalp ile içinde bulunduğu kâinatı ve kendisini yaratan Allah’ı zikretmesi gerekmez mi? Elbette insanın güzelliğiyle çiçeğin güzelliği arasında bir fark var. Çiçeğin güzelliği, gözüken kısmıyla şeklendir, insanın ise Allah’a arz edeceği güzelliği şekliyle değildir, akıl ve kalp güzelliğiyledir. Buradaki problem şekil güzelliğimizde değil, insan olarak güzelliğimizde… Bir filin güzel olmaya ihtiyacı yoktur. Fil zaten güzeldir, hortumuyla, kepçe kulağıyla… Güzelliği ona yeter. Ama insanın güzelliği, güzel kulluktadır. Ağacın kulluğu bahar geldiğinde güzel çiçekler açmasındadır, yaz geldiğinde güzel meyveler vermesidir. İnsanın kulluğu ise Allah’a hak eden güzel bir kul olmasındadır. Yolunuz, rehberiniz olmazsa nasıl arayabilirsiniz güzelliği, nasıl bulabilirsiniz? İşte ezberlediğiniz Kur’an, en büyük güzelliktir, bakabilene... Kur’an, insanı güzelliğe götürür. İnsan gerçeğe yaklaştıkça hakikatin büyüsüyle karşılaşır, güzelliği keşfeder. Güzelliği keşfedenlerin alnı ak olur. Mahşer gününde işte o alnı ak kullardan kılsın bizleri Rabbimiz.
Notları toparlayıp kitabımın arasına yerleştirdim. Orhan Hoca’nın güzelliğe dair bu konuşmaları, aynı zamanda bizleri dinlendirmiş, umut dolu hayallerimize götürmüştü. Aramızda farklı makamlarda ezan okunmasıyla bilinen Enes’in muhteşem ikindi ezanı, bizi güzelliğe davet ediyordu.
GENÇ'ın Yazısı.