Diyarbakırlı Dâhî Mühendis: Cezerî
Cezeri, kitabında 50’den fazla icadını resimlerle çok ayrıntılı bir şekilde tarif ettiği için günümüzde bile bu makineler tekrardan inşa edilebilmiştir. Her ne kadar günümüzün teknolojisi kullanılarak yapılsa bile Cezeri’nin bazı makineleri uzun çalışmalar sonucu tekrardan oluşturulabilmiştir.
“Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın! Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın!” Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği bu güzel nasihat bizlerin de hayat düstûru olmalı aslında. Her ne kadar birçoğundan bihaber olsak da İslâm Medeniyeti Tarihi, nice güzel insanın nice büyük işleriyle doludur. Son yıllara kadar adını ne yazık ki terörle andığımız kadîm şehirlerimizden Diyarbakır, tarih boyunca birçok önemli şahsiyete ev sahipliği yapmıştır. Diyarbakır’da yaşamış önemli şahsiyetlerden biri de dünya bilim tarihinin en değerli dehalarından biri olan Cezeri’dir.
Karpuz Kabuklarıyla Başlayan Mucitlik
13. yüzyılda Diyarbakır’da yaşamış olan el-Cezeri’nin hayatı hakkında kendi kitabının girişindeki kısa açıklamanın dışında kesin bir bilgi yoktur. Kitabında 1181-1206 yılları arasında Âmid’de (Diyarbakır) Artuklu hanedanının himayesinde bulunduğunu söyleyen Cezeri, 1205’te tamamladığı Kitâb fî ma’rifeti’l-hiyeli’l-hendesiyye adlı ünlü eserini Emîr Nâsırüddin Mahmud’un isteği üzerine kaleme almıştır. Bu bilginin dışında Cezeri’nin doğum ve ölüm tarihlerine ilişkin iki farklı rivayet mevcuttur. Bunlardan birincisi el-Cezeri’nin 1136-1206 diğeri ise 1153-1233 (Hicri, 548-630) yılları arasında yaşadığı şeklindedir. Cezeri’nin Cizre’nin Tor (Dağkapı) mahallesinde 1153’te doğduğu, 1233 yılında da yine Cizre’de vefat ettiği ve mezarının Cizre’deki Nuh Peygamber Camii’nin avlusunda bulunduğu rivayet edilmektedir.
Cezeri’nin mucitliğe çocuk yaşlarında karpuz kabuklarından yaptığı küçük su değirmenleriyle başladığı söylenmektedir. İnsan 7’sinde neyse 70’inde de odur derler nitekim. Cezeri, 1206 yılında tamamladığı kitabında su saatleri, mum saatleri, ziyafetlerde kullanılan kaplar ve ibrikler, el yıkama ve abdest alma aparatları, kan almada kullanılan ölçme aletleri, otomatik müzik düzenekleri, çeşitli robotlar, zamanın tarım devriminde çok etkili olan su terfi araçları, su pompalarını çalıştıran makineler, fıskiyeler, sürekli kaval sesi çıkaran tertibatlar ve başka çeşitli aletler ile metal döküm tekniğinden bahsetmektedir. Kitap, mühendislik uygulamalarıyla ilgili olarak bugüne ulaşan en eski el yazmalarından biridir. Bu kitapta açıklanan makine ve araçların her biri önemli bir icat olmakla birlikte, kitabın kendisi de sanat değeri olan renkli resimleri ve anlatım tarzıyla başlı başına önemli bir sanat eseridir. Hatta Cezeri’den 150 yıl sonra yaşayan Leonardo Da Vinci’nin Cezeri’nin çizimlerinden etkilendiği düşünülmektedir. Yaptığı makinelerin çoğunun su ile çalışması ve su temininde kullanılan aletler olması nedeniyle “Su Mühendisi” olarak da anılan Cezeri’nin su akıntısı gücüyle çalışan değirmenleri, uzun yıllar boyunca yerleşim yerlerine su taşıyarak, üstadın sadaka-i câriyesi olmuştur.
Cezeri, ilmî çalışmalarında benimsediği ve bizlere de örnek olabilecek metodunu bir kitabının mukaddimesinde şöyle ifade ediyor: “Benden çok evvel gelen âlimlerin kitaplarını ve onları takip edenlerin çalışmalarını gözden geçirdim... Nihayet nakillerden kurtuldum, başkalarının yaptıklarından sıyrıldım ve problemlere kendi gözümle bakabildim... Uygulamaya dönüştürülemeyen her teknik ilmin doğru ile yanlış arasında muallakta kaldığını gördüm.”
Cezeri’nin İcatlarını Yakından Tanıyın
Cezeri, kitabında 50’den fazla icadını resimlerle çok ayrıntılı bir şekilde tarif ettiği için günümüzde bile bu makineler tekrardan inşa edilebilmiştir. Her ne kadar günümüzün teknolojisi kullanılarak yapılsa bile Cezeri’nin bazı makineleri uzun çalışmalar sonucu tekrardan oluşturulabilmiştir. Mesela Cezeri’nin en meşhur eseri diyebileceğimiz Fil Saati, MTE Stüdyoları’nda yaklaşık 150 kişilik bir uzman ekibin 11 bin saat çalışması sonucu ancak meydana getirilebilmiştir.
Gülhane Parkı’ndaki İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde birçok Müslüman bilim adamının çeşitli bilim dallarında ortaya koydukları çalışmaları görebileceğiniz gibi Cezeri’nin kendi tarifleriyle günümüzde tekrar oluşturulan icatlarını da burada yakından inceleme fırsatı bulabilirsiniz. Bunun yanı sıra Kocaeli, Bursa, Konya, Kayseri ve Elazığ’daki TÜBİTAK’ın bilim merkezlerinde Cezeri’nin icatlarını “dokunarak” deneyimleyebilir, çocuklarınıza veya öğrencilerinize Cezeri’nin çalışmalarını daha etkili bir şekilde öğretebilirsiniz. 15 Şubat – 29 Nisan 2019 tarihleri arasında Uniq Expo’da başlayan Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri Sergisi, Cezeri’nin kendinden öncekilerden devraldığı ve kendinden sonrakilere benzersiz bir katkıyla devrettiği o muhteşem teknik ve bilimsel mirası, dönemin kültürel atmosferiyle ziyaretçilere yaşatmaya çalışıyor. Cezeri’nin makinelerinin orijinal rekonstrüksiyonları ve modellerinin bulunduğu sergide bazı aletler interaktif olarak ziyaretçilere sunuluyor. Sergide ayrıca Osmanlı mekaniği, geç ortaçağ ve Rönesans mekaniği ile sanayi mekaniği de ele alınarak, Cezeri’den sonra insanlığı endüstri devrimine götürebilecek mekanikle sergi içerisinde tanışma ve Da Vinci, Galileo, James Watt, Takiyüddin’in eserlerinin rekonstrüksiyonlarını yakından görebilme fırsatı bulunuyor.
29 Mart’ı Not Edin!
Geçtiğimiz ay gözlem için uygun konumda olan Merkür, bu ayın ortasına doğru ufkun üzerinde alçalacağından gözlenmesi giderek zorlaşacak. Ayın ortasından sonra Güneş’in batısına geçecek olan gezegen, ay sonuna doğru, sabahları gün doğmadan önce doğu ufkunda kısa sürelerle gözlenebilecek. Yılbaşından beri gündoğumunda gökyüzünün doğu bölgesindeki en parlak gökcismi olan Venüs, bu ay da yine aynı bölgede. Günler ilerledikçe ufkun üzerinde alçalacak olan gezegenin gözlenebileceği süre azalsa da ayın sonuna kadar gözlenebilecek. Mars gökyüzünün batı bölgesinde gece yarısından bir saat öncesine kadar gözlenebilir. Günler ilerledikçe gezegenin parlaklığı hafifçe azalacak. Gözlenebileceği süre giderek artan Jüpiter ise ayın başlarında saat 3 civarında doğuyor. Ayın sonlarına doğru gözlem süresi iyice artan gezegen, gece yarısından bir saat sonra doğudan yükselecek. Ayın ilk günü, gündoğumundan yaklaşık üç saat önce doğudan yükselen Satürn’e Venüs, Ay ve Jüpiter eşlik ediyor. Gezegenin halkaları teleskoplu gözlemciler için uygun konumda. Günler ilerledikçe gezegenin parlaklığında değişiklik olmayacak ve gözlenebileceği süre yavaş yavaş uzayacak. 29 Mart gece yarısından sonra Ay ile yakın konumda gözlenecek olan Satürn, sabaha karşı Ay tarafından örtülecek. Nadir görülen bu gök olayına ufak bir teleskop bulup mutlaka şahit olmanızı öneririz.
Cennetkuşu: Bir takımyıldızı adı.
Cüce Gökada: Işınım gücü bakımından küçük olan gökadalardan her biri.
Çiftküme: Birbirine çok yakın iki yıdız kümesi.
Muaz Erdem'ın Yazısı.