Hayat bir koşuşturmacadan ibaret. Yüzyıllardır hep bir hareket içerisinde, zamanın akışında ileriye doğru koşturmaya devam ediyoruz. Teknoloji hayatımızı sarana kadar zaman bizi sürüklüyordu, ancak bugün biz zamanı peşimize takıp dilediğimizce koşturur olduk. Her şeyde daha hızlısını arıyoruz, yavaşlığa, ağırdan almaya tahammül edemiyoruz. Belki de böyle gergin, sinirli, tahammülsüz insanlar oluşumuzun sebebi teknolojinin bize tattırdığı hız hazzının çıtasının sürekli yükseliyor oluşu olabilir mi? Nihayetinde yarım asır önce kullanılan en güçlü bilgisayarlardan daha hızlı ve güçlü bilgisayarları parmaklarımızla yönetiyoruz.

Teknolojide her şeyin en hızlısı makbul. Çünkü yavaş olan geri kalır, kenara atılır. Cihazınız yavaşladı mı? Daha hızlısını satın alın. Yeni modeli mi çıktı? Elinizdeki artık yavaşlamıştır, yenisini alın. Arabamız en hızlısı, bilgisayarımız en hızlısı, telefonumuz-tabletimiz en hızlısı, Wi-Fi bağlantımız en hızlısı, 4.5G bağlantımız en hızlısı, o da yetmiyor artık 5G’lisi olsun, en hızlısı olsun. Hıza çok alıştık. Şimdi ise teknolojinin zamanla mücadelesinde yeni bir sayfa açılıyor!

“Getir” ismindeki mobil uygulamayı İstanbul’da duymayan kalmamıştır. Teknolojinin hayatı nasıl kolaylaştırdığına ve hızlandırdığına çok güzel bir örnek olmakla birlikte; başarılı bir iş modeli de geliştiren Getir, oturduğunuz yerden evinizin ihtiyaçlarına cevap vermeyi, ne isterseniz 10 dakika gibi kısa bir sürede ayağınıza getirmeyi vaadediyor. Birkaç yıldır tüm market ihtiyaçlarına çözüm sunan uygulama, yakın zamanda yemek siparişleri için de hizmet vermeye başladı. Getir’in oluşturduğu pazarı fark eden rakipleri ise benzer girişimlerde bulundu fakat henüz ses getirecek kadar gelişemediler. Kimi uygulamalar ise sadece aracı olarak hizmet veriyor, örneğin “Bakkaldan” uygulaması bulunduğunuz konuma yakın bakkallardan sipariş verebilmenizi sağlayan aracı bir uygulama. Yıllardır kullanılan ve 589 milyon dolara Almanlara satılan “Yemeksepeti” uygulamasından bahsetmeye gerek bile yok. Hepsi hızımıza hız katıyor.

Yakın zamanda ülkemizin en büyük mağazalarından Migros da bu hızlı yarışa katılarak bir mobil uygulama yayınladı. Şimdilik pilot bir bölgede faaliyet gösteren uygulama Getir ile birebir aynı işi yapıyor. Migros’un sadece İstanbul’la sınırlı kalmayacağını düşününce Getir’i zor günler bekliyor. Peki bu uygulamaları kullananlar için faydası ne olacak? Tabii ki hız! Rekabet hem fiyatlarda ve kampanyalarda ucuzluk sağlayacak hem de en hızlı getiren en çok tercih edilen olacak. Neden 5 dakikada kapınıza her şey gelebiliyorken 10 dakikada getireni tercih edesiniz ki?

Cihazlarımız hızlandıkça hayat tarzımız da hızlanıyor. Yiyeceğimiz hemen gelsin, ihtiyaçlarımız hemen gelsin, kargomuz aynı gün teslim edilsin, biz de keyfimize bakalım. Ne kadar hızlanırsak sağımızı solumuzu o kadar zor görebileceğiz. Zaten kimsenin sağında solunda bir derdi olan var mı, neler oluyor, ben nereye gidiyorum diye bir kaygısı kaldı mı?(!)


Muhammed Murat Tutar'ın Yazısı.