“Kitap okumak bir alışkanlıktır, boş zamanlarımda kitap okurum, kitaplar en iyisi dostumdur.” vs. sözleri bizim gibi sizler de çevrenizden sıklıkla duymuşsunuzdur. O zaman hem bazı istatistikler vererek verilerle konuşalım hem de bazı ciddi yorumlar getirelim. Türkiye Yayıncılar Birliği’nin açıkladığı istatistiklerin yer aldığı Türkiye Kitap Pazarı Raporu’nda yer alan verilere göre, ülkemizde 6 binin üzerinde kitabevi bulunuyor. ISBN yani Uluslararası Standart Kitap Numarası alımında ise artış var: 2016 yılında 54,446 olan rakam, 2017 yılında 60,335’e çıkmış. Gelelim kişi başına düşün kitap sayısına: Ülkemizde kişi başına düşen kitap sayısı yükselişte, 10 yıl önce 4 olan kitap sayısı şu yıllarda 8’in üzerinde. Son olarak TÜİK verilerinden söz edelim. TÜİK’in verileri kitap okumanın Türk insanının ihtiyaç listesinde 235. sırada yer aldığını gösteriyor. Bu verilerden yola çıkarak; kitap okumanın bir gereksinim, bir ihtiyaç ve alışkanlık bağlamından değerlendirilmesi mümkün. Ancak mesele şu ki, kitap okumanın insanın kendini arayışındaki maksada, murada bir cevap olduğunu; bunun da kitap okumaya bir alışkanlık veya boş zamanı uğraşı değil; hatta otobüs-metro meşgalesi hiç değil, ancak ve ancak problem nazarından değerlendirilerek anlaşılacağını fark etmek gerekiyor. Yani dememiz o ki, merak edeceğiz, öğrenmek isteyeceğiz, arayacağız ve okuyacağız. Kitap bir istasyon olacak. Tüm bu araştırmalar bir de bu nazardan olsun...


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.