Tüm sevip de kavuşanlara…

En son ne zaman birine “Seni seviyorum.” dediniz? Okuldan dönen yavrunuza mesela, kapıyı çaldığınızda açan annenize, market poşetlerini taşırken yardımınıza koşan komşunuza, her gün omuz omuza çalıştığınız mesai arkadaşınıza? Bakmayın insanların şatafatlı sevgi gösterilerine, muhabbeti söze dökememenin bir bahanesi kalmadı artık. Çünkü bizleri yaşatan, bir şeyi sevmek hissidir.

Seneler evvel, takriben üç yüz kişinin ortasında epeydir görüşemediğimiz bir dostumla göz göze geldik. Ona doğru gitmek için adım atmaya çalıştıysam da kalabalığı geçip gidemedim yanına. Şuradan mı buradan mı derken bir anda yanımda beliriverdi. Mahcubiyetle “Gelemedim.” dediğimde yürek okşayan tebessümüyle “Daha çok seven, gider.” demişti. Gitmemi beklemeden o gelmişti.

Sebepler dairesi denilen pek güzel bir tabir vardır. Basit gelmesin ama, otobüste yanında oturduğumuz insan dahi bir sebep üzere oradadır. Biz bir sebep üzere o otobüse binmişizdir. Çizgilerin aşıldığı zamanlarda sebeplerin yerini bahaneler alır oldu. Haliyle yaşantımız da sebeplerden ziyade bahanelerle kuşatıldı. Her şeye bir bahanemiz var. Bakın sebep demiyorum, bahane! Başımızın ağrıdığı bahanesiyle ders çalışmıyor, yemek hazırlamıyoruz. Arabamızın olmadığı bahanesiyle mahalleden dışarı adım atmıyoruz, çocuğumuzun olduğu bahanesiyle eşimizi dostumuzu görmüyoruz, pahalı bahanesiyle yola çıkmıyoruz. Sevgimiz mi azaldı? Hayır, asla! Bunlarla beraber öyle de çok seviyoruz ki sormayın gitsin. İtiraf edecek olursak hepsine gücümüz de yetiyor. Sadece sebeplerimizin yerini bahaneler alınca kimseye, ona olan sevgimizi söyleme, ispat etme ihtiyacı hissetmiyoruz. Delil isteyen sevmesin kardeşim de diyemeyiz. Çünkü; muhabbetin kantarı fedakârlıktır.

Severken nasıl göründüğümü düşünürdüm bazen. Eşimi, öğrencilerimi, gezmeyi, yaşamayı… Bu fotoğrafı çektikten sonra, severken böyle göründüğümü hayal etmeye başladım. Böyle huzur verici. Uçsuz bucaksız gök, üzerinde gezindiğim yeryüzü, altında oturduğum bir ağaç ve yaşadığım an. Severken tüm bunların hepsi iki oluyor. Bir seviyor iki hissediyorum, bir geliyor iki gidiyorum. Bir iken iki oluyorum. “Seviyorum hey!” diye bağırasım gelmiyor değil. Dayanamayıp bağırıyorum. Seviyorum ve sevmek yapabildiğim en güzel şey.


Merve Özkan'ın Yazısı.