Haçlıların Geçemediği Set: Murat Hüdavendigar
Osmanlı’nın Balkanlar’daki durdurulamaz ilerleyişi Avrupa’yı, bilhassa Papalığı ürkütür. Yeniden bir çağrı yapılarak Haçlı birliği toplatılır. Osmanlı ordusu, bir önceki zaferin de psikolojik üstünlüğü ile beraber Çirmen’de, Haçlı ordularını bir kez daha mağlup eder. Osmanlı’nın Rumeli’deki hakimiyeti pekişirken Balkanlar’daki varlığı da artık daha kabul edilir bir hâl almıştır.
Merv’den Anadolu’ya gelen ve Selçuklu hükümdarının emriyle Söğüt’e yerleşen Kayılar, Osman Bey ile büyük bir devletin temelini attılar. Osmanlı’nın büyüyüp gelişmesindeki en büyük etkenlerden birisi gaza ve cihat politikası olmuştu. Fıkhen gaza ve cihat gayr-i Müslim ile yani “kafir” ile yapılırdı. Osmanlı’nın, devletin batı ucunda bulunması ve kafir addedilen Bizans ile gaza yapması O’na hem meşruiyet sağlamış hem de pek çok gazinin saflarına katılmasına vesile olmuştu. Coğrafi olarak devletin batısında bulunan cihat ortamlarına doğru -dönemin şartlarının da el vermesiyle- hızlı bir şekilde ilerleyen Osmanlı, Rumeli’yi aşarak Balkanlar’a doğru adımlar atmaya başlar. O dönemde Balkanlar’da siyasi birlik namına hiçbir emare bulunmaz. Feodal denilen derebeylikler, kısmi bölgelerde hükümlerini sürdürmektedirler. Osmanlı’ya nazaran daha iptidai ve düzensiz olan bu yapılar, kendi aralarında da çekişme içerisindedir. Arnavut, Macar ve Sırp prenslikler-derebeylikler bölgede irili ufaklı kendi hakimiyetlerini tesis etmenin derdindedirler. Temel olarak sınırları genişletme mezhep merkezli bir anlayış ile hareket ederler. Bu durum ise Osmanlı’nın lehine doğru bir gelişme, hatta fırsat olur. Balkanlar’daki siyasi anlamdaki bu dağınıklık ve güçsüzlük, Osmanlı’nın ilerlemesini kolaylaştırır. Osmanlı, kâh fetihler ile kâh derebeyliklerini belirli bir asker desteği ile vergi karşılığında himayesine alarak, hüküm sahasını batıya doğru ilerletir.
Osmanlı’ya Karşı İlk Haçlı Birliği
Birinci Murat ile beraber bu ilerleme beylikten devlete geçişi işaret etmekle kalmaz tarihi deyişle “cihan devletine namzet” bir hâl almaya başlar. Tahtta 30 yıl kadar kalacak olan I. Murat’ın Edirne’yi fethiyle beraber tedricen Bizans’ın etrafı çevrilir ve Balkanlar ile bağlantısı kopartılır. Hem Bizans’ın düşme ihtimalinin açığa çıkması hem de gaza ideolojisiyle beraber Balkanlar’ı aşarak Doğu Avrupa’ya inen Osmanlılar’dan en çok Papa rahatsız olmaya başlar. Erken bir müdahale fikri güderek tahrikleriyle bir Haçlı birliği tesisini sağlar. I. Murat döneminde gerçekleşen ilk Haçlı Seferi, Sırpsındığı Savaşı’dır. Macar, Sırp, Bulgar ve Bosnalılar’dan oluşan ve sayıca daha fazla bir ordu olan Haçlılar ile ilk mücadele 1364 tarihinde gerçekleşir. İki taraf da savaşa hazırlık yapmaya başlar. Karşılaşmak üzere birbirleri üzerine yürürler. Başka bir Türkmen beyliği olan Karesioğulları’ndan Osmanlılar’a katılmış olan tecrübeli “Hacı İlbey” adındaki büyük bir gazi, savaşın ve aynı zamanda tarihin kaderini değiştirir. Dimetoka, İskeçe, Kavala, Drama, Yenice, Dedeağaç ve Serez Hacı İlbey tarafından fethedilmiştir. Vezirlik de yapan bu kahraman gazi, Sırpsındığı Zaferi’nde büyük bir rol oynar.
Haçlı orduları Rumeli’ye yaklaştıklarında I. Murat Hüdavendigar ve ordusunun büyük bir kısmı Bursa’da başkentte idi. Daha çok savunma düşünülüyordu. Rumeli Beylerbeyi’nin kuvvetleri ise Haçlı orduları karşısında çok yetersizdi. Meriç hududunu takip ederek Sırpsındığı’na gelen Haçlılar, buradan kolayca Edirne’yi işgal edebileceklerini oradan da Bursa’ya kadar yürüyebileceklerini düşünüyorlardı. Ordularının sayıca fazlalığına da güvenen Haçlılar, 100 bine yakın olan asker gücüne rağmen, kontrolsüz bir biçimde eğlenmeye başlarlar. Konaklamaları uzun sürer ve tedbirsiz bir düzen içerisinde ilerlerler. Beylerbeyi’nden talimat alan Hacı İlbey, pusu anlamında tecrübeli olan gaziler ile beraber keşif için yollara düşer. Kaynaklara göre Hacı İlbey’in komutasında 8 ila 10 bin asker olduğu kabul edilir. Macar Kralı I. Layoş’un komutasındaki devasa Haçlı ordusuna karşı pusulanan Hacı İlbey, bir gece ansızın baskın emri verir. Bozkır-göçebe taktiği uygulanır. Sürekli vur-kaç yaparak, düşmanı önce psikolojik açıdan yıldırır; sonrasında hücuma geçerek hilâlin içerisine aldıkları düşmanı perişan ederler. Haçlı askerlerinin büyük bir kısmı öldürülür. Bu hengameyi anlayamayan, zaten birbirleriyle düşünsel hiçbir bağı olmayan Haçlı askerleri bir bir kaçmaya başlar. Nihayetinde Edirne’yi takiben Türkleri Anadolu’dan atmayı planlayan Haçlı orduları büyük bir bozguna uğrarlar. Balkanlar’daki etnik unsurlar arasında en büyüğü olan Macarlar, bölgedeki hakimiyet iddialarından vazgeçerlerken, Bulgarlar da Osmanlı hakimiyetini tanırlar.
Çirmen’de Zafer Tekrarlanır
Murat Hüdevandigar döneminde vuku bulan bir diğer Haçlı Savaşı ise “Çirmen” adıyla anılır. Tarih olarak 1371’e tekabül eden bu savaşta da temel nedenler aynıdır. Osmanlı’nın Balkanlar’daki durdurulamaz ilerleyişi Avrupa’yı, bilhassa Papalığı ürkütür. Yeniden bir çağrı yapılarak Haçlı birliği toplatılır. Osmanlı ordusu, bir önceki zaferin de psikolojik üstünlüğü ile beraber Çirmen’de, Haçlı ordularını bir kez daha mağlup eder. Osmanlı’nın Rumeli’deki hakimiyeti pekişirken Balkanlar’daki varlığı da artık daha kabul edilir bir hâl almıştır. Sınırların genişlemesiyle beraber Makedonya’nın yolu açılır. Osmanlı’nın bu denli büyümesi sonucunda bir Haçlı birliği daha Osmanlı’ya karşı birleşir. Tahtta geçirdiği 30 yıl içerisinde üçüncü kez, I. Murat Haçlılar ile mücadele edecektir.
İlk Büyük Zafer Kosova’dır
Kosova mevkiinde vuku bulacak ve Balkanlar’daki Osmanlı hakimiyetini tescil edecek bu savaşta Osmanlı’nın karşısında Boşnak, Hırvat, Arnavut, Bulgar, Macar, Eflak, Hırvat ve Çek birliklerinden oluşturulmuş büyük bir Haçlı ordusu vardır. Haçlı ordusunda ağır süvariler çoğunluktadır. Buna güvenen Haçlılar, Boşnak ve Sırp birliklerine hücum emri verir. Türkleri uzak Asya’dan Viyana’ya kadar götüren vesilelerden birisi olan okçuluktaki mahirlikleri burada da işe yarar. Hücuma kalkan süvari birlikler henüz Osmanlı hattına ulaşmadan büyük kayıplar verir. Sırp Despotu Brankoviç ve Bosna Kralı Tvrtko, yedikleri ağır darbeden sonra meydandan çekilmek zorunda kalırlar. Bu bozgunun ilk adımı olur. Sırpların atıldığı sol kanat, çökmek üzereyken şehzade Yıldırım Beyazıt büyük bir kahramanlık göstererek savaşın seyrinin değişmesinde de etkili olur. Nihayetinde çember içerisine alınan Haçlı ordusu imha edilir ve Kosova’da Haçlılara karşı büyük bir zafer kazanılır. Bu zafer ile Osmanlı’nın Balkanlar’daki hakimiyeti kesin olarak teyit edilir.
Gökhan Gökçek'ın Yazısı.