Herkesin bir şekilde sayısız fotoğraf çektiği bir çağda yaşıyoruz. Her gün milyonlarca (milyar mı acaba?) fotoğraf çekiliyor desek abartmış olmayız. Bunların bir çoğu farklı mecralarda paylaşılıyor. En çok izlenenler, dikkat çekenler, ilgi görenler hangileri diye merak ettiniz mi? Araştırmalar; sade, ana konuya odaklanmış, karmaşadan uzak, kadrajı düzgün kesilmiş fotoğrafların daha çok ilgi gördüğünü ortaya koyuyor.

Aslında fotoğrafta sadelik, kompozisyon kurallarının başında gelir. İlk başta oldukça kolay, hepimizin hemen yapabileceğimiz bir olgu gibi görünür. Oysa belli bir uğraş, disiplin ve göz alışkanlığı gerektirir. Bir çok gereksiz ayrıntıyı çıkartıp sadeliği yakalamak göründüğü kadar kolay olmaz çoğunlukla. Bazen bulunulan ortam müsaade etmez, bazen de hareketli konular bunu engeller. Çoğunlukla da küçük ayrıntılara dikkat etmediğimizden biz gözden kaçırırız. Bunun için ilgiyi dağıtacak her türlü fazlalığı kompozisyonun sadeliğini sağlamak için hemen aklımıza şu üç konu gelmeli; temiz bir arka fon, sığ alan derinliği ve ana konu dışındaki fazlalıkları kadraj dışında bırakmak. Nur Gürbüz’ün papatya fotoğrafı temiz bir arka fon uygulaması için oldukça güzel bir uygulama olmuş. Arka fon üzerine yerleştirdiği flu iki çubuk derinlik hissi vermesi yanında sanki doğal bir çerçeve gibi kullanılmış. Ayşenur Akten’in sahilde çektiği deniz kabuğu fotoğrafında, sığ alan derinliğiyle güçlü bir vurgu ve ilgi noktası oluşmasına katkı sağlanmış. Hatice Doğru’nun Kubbetüs Sahra fotoğrafı da, ana konu dışındaki fazlalıkları kadraj dışında bırakarak ilgiyi bir noktada toplamayı başarmış.

Sadelik İçin Gece Fotoğrafı

Gece fotoğrafı gerek teknik bilgi ve gerekse ekipman ihtiyacı nedeniyle bir çoğumuzun çoğunlukla uzak durduğu bir alan. Oysa manuel ayarları olan bir fotoğraf makinesi ve ihtiyacımızı görecek bir üçayakla hepiniz gece fotoğrafı çekebilirsiniz. Mantığını öğrendikten sonra birkaç denemeyle oldukça güzel fotoğraflar çekmeye başlayabilirsiniz. Aynı noktadan gece ve gündüz çektiğiniz iki manzara fotoğrafı arasında çok büyük farklar olacağını söylemeye bile gerek yok sanırım. İyi bir gözle incelediğinizde ikisi de o kadar farklı şeyler anlatır ki şaşar kalırsınız. Gece fotoğraflarını yukarıda ele aldığımız fazlalıklardan kurtulmak için çok etkili bir şekilde kullanabilirsiniz. Çünkü karanlık şehrin üstüne çökmeye başladığında ihtiyacımız olmayan bir çok fazlalık kendiliğinden görünmez olur gider. Asıl ihtiyacımız olan yapılar, binalar, yollar kendiliğinden bariz şekilde ortaya çıkar. Çünkü onlar çoğunlukla aydınlatılmış olurlar. Abdulmetin Aşık’ın Çamlıca Tepesinden çektiği gece manzarası fotoğrafında kadrajda görünmemesi gereken bir çok ayrıntı doğal olarak kendiliğinden kaybolmuş zaten. Tam da anlatmaya çalıştığımız sadeliği bu yolla kolayca yakalamış…

Nerede Nasıl?

2016 yılının Haziran ayında bir grup öğrenciyle Kudüs’e ziyarete gitmiştik. Sabah namazını Mescidi Aksa’da kıldıktan sonra gruptan ayrılarak bir süre daha bu kutsal mekanda kalmaya karar verdim. Belli bir süre daha caminin içinde farklı köşelerin fotoğrafını çektim. İçerde otururken geriye dönüp baktığımda, caminin ana giriş kapısında namaz kılmaya başlayan insan hemen dikkatimi çekti. Cami kapısının üst kısmında bulunan ahşap süslemelerin arkasından görünen Kubbet-üs Sahra görüntüsü de oldukça hoş duruyordu. Camii boş olduğu için biraz daha yaklaşarak bu fotoğrafı çektim. Tripod kullanma şansım olmadığı için bir miktar teknik hatalarla karşılaşsam da oldukça çarpıcı bir fotoğraf olmuştu. Geriye dönüp bakmasam belki de bu fotoğrafı çekme şansım olmayacaktı. O günden sonra fotoğraf çekmeye gittiğim her mekanda, zaman zaman geriye dönüp bakmayı bir alışkanlık haline getirdim…


H. İbrahim Kurucan'ın Yazısı.