Doğu Türkistan`ın Alptekin`i
Gökhan Gökçek
Bir mücahidi anlatacağım. Ömrünü davasına adamış birini. İlk Müslüman Türk hükümdarı olan Saltuk Buğra Han`ın yadigârı. İslâm`ın kılıcı olan Türk`ün ata topraklarındaki mücadelesine liderlik yapmış bir nefer.
İsa Yusuf Alptekin, Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya gelir. Babası Yusuf Bey aynı kazaya bağlı Sağlık köyünden olup, geçimini çiftçilikle sürdüren Kasım Hacı Muhammed Ali`nin oğludur. İsa Yusuf Alptekin talebelik hayatına köy mektebinde başlar. Daha sonra Çin işgali altında olan bölgede baskılar artar ve o da arkadaşları gibi Çince eğitim veren bir okula gitmek zorunda kalır. Eğitimini tamamladıktan memuriyet görevi başlar. 1926 yılında Sovyetler Birliği Andican elçiliğine yazıcı olarak atanır. Bu atama ile Çin işgali altındaki Doğu Türkistan`dan, Rusya`nın işgali altındaki Batı Türkistan`a geçmiş olur.
Türkiye`ye sınır olarak yakın olan vazife yeri onun için büyük bir şanstır. Hiç vakit kaybetmeden Milli Mücadele önderleriyle irtibata geçer. Tam da bu sırada kızıl Çin`in baskıcı politikaları artar. Zaten uygulanmakta olan zulüm haddi aşan bir hal alır. Akabinde Kumul Prensi Şah Maksut tarafından Muhafız Kıtası komutanlığına atanan Hoca Niyaz Hacı adında birinin ismi duyulur. Bu adam yanına aldığı beş şanlı mücahit ile bir ayaklanma başlatmıştır. İsa Yusuf, gizlice Hoca Niyaz Hacı`yı desteklemeye koyulur. Hoca Niyaz`a verdiği desteğin yanında Çin zulmünün dayanılmaz hale geldiğini, Çin yönetimine anlatmaya çalışır. Bir grup şanlı mücahidin sırt sırta vermesiyle 12 Kasım 1933 tarihinde Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulur.
Bağımsız kurulan bu cumhuriyete Türkiye harici bir desteğin olmadığını gören Alptekin, ne yapacağı konusunda kararsız kalır. Yaptığı istişareler sonucu tarafını belli etmemeye karar verir ve Çin yönetimi altındaki vazifesine devam eder. Nitekim İsa Yusuf Alptekin`in aklına gelen, başına da gelir. Rusya`nın desteğini alan Çin yönetimi bu bağımsız devletin topraklarını işgal eder ve hükümeti dağıtır. Doğu Türkistan Çin`in bir eyaleti haline gelir. Bölgenin yönetimine General Şenğ adında Rus kuklası bir vali atanır. Kimliğini gizleyen İsa Yusuf Alptekin, Çin meclisinde Doğu Türkistan`ı temsil heyetine dahil edilir. Burada Doğu Türkistan`ın Müslüman halkı olan Uygurların refahı için elinden geleni yapar. Mecliste Doğu Türkistan`ı temsil etse de içindeki bağımsızlık ateşi, gitgide daha da alevlenir.
21 Eylül 1944 yılına gelindiğinde Ali Han Töre`nin önderliğinde bir meşru ayaklanma başlar. Bu ayaklanma İli`de meydana gelir. Çin ve Rus kuvvetleri bu saldırılara karşı koyamaz ve “Şarki Türkistan Cumhuriyeti” yeniden kurulur. İli halkı 1933 ayaklanmasında açıkça tarafını belli etmeyen İsa Yusuf Alptekin`den şüphelenir ve onun yönetime katılmasını istemez. İçindeki bağımsızlık sevdasını açığa vuran İsa Yusuf, halkın güvenini kazanır ve hükümete katılır. Üç yıl içerisinde gösterdiği azim ve fedakârlıkla genel sekreterliğe kadar yükselir. Bağımsız Doğu Türkistan`ın refahı için elinden gelen her şeyi yapmaya başlar. Geçen sürede gücünü tazeleyen Çin, kuyruk acısı içindedir. Rusya`nın desteğiyle ordusunu yeniden güçlendirir ve 1949 yılında Doğu Türkistan`ı işgal eder.
Büyük zulümle gerçekleşen bu işgal, büyük acılar getirir. Ülkede asayiş bozulur ve Çin askerleri bir kıyıma başlar. Bu sırada destek için İsa Yusuf Alptekin Hindistan`ın Keşmir bölgesine geçer. Umduğu desteği bulamayan İsa Yusuf, 1954 yılında Türkiye`nin yolunu tutar. Çıkarları doğrultusunda işbirliği yapan Çin ve Rusya sömürgelerini de kullanarak İsa Yusuf Alptekin gibi mücahitlerin Doğu Türkistan`a dönmesini imkânsız hale getirir. Bütün girişimlerine rağmen bir sonuç elde edemeyen İsa Yusuf Alptekin, İstanbul`da Doğu Türkistan Göçmenler Derneği`ni kurar. Basın yayın faaliyetlerine başlar. Bu faaliyetlerle Çin`in yaptığı soykırımları ve zulümleri dünya kamuoyuna duyurmaya çalışır.
1965, 1978 ve 1980 yılında toplanan Dünya İslam Birliği Kurucular Meclisi üyeliğine seçilir. Bu istişare toplantılarında Doğu Türkistan`ı temsil eder. Elinden gelen her imkân ile Doğu Türkistan halkının refahını bir nebze de olsa arttırabilmek için uğraşır. Nitekim ilerleyen yaşının verdiği acılar onu aşırı derecede rahatsız etmeye başlar. Ve 94 yıl gibi uzun bir ömür geçiren ve bu ömrünü inandığı davası uğruna harcayan İsa Yusuf Alptekin, 1995 yılının 17 Aralık gecesinde rahmet-i rahmana kavuşur. Yazımı bu dava adamının Osmanlı torunlarına söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum: “Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi davasında öncülük şerefi, Türkiye`nin hakkı olsun!..”
GENÇ'ın Yazısı.