Bülent Ata

“Drama, çatışmadır. Çatışma yoksa eyleme geçen kimse de yoktur; eyleme geçen kimse yoksa kahraman da yoktur; kahraman yoksa bir hikaye de yoktur; hikaye yoksa senaryo da yoktur” der, Syd Field.

Çatışma en temel anlamda kahramanın ulaşmak istediği bir arzusunun önünde, karşısına çıkan engeldir. Ya da bir konuda farklı düşünen iki insanın çatışmasıdır. Çatışma, elimizdeki hikayeyi ilerleten şeydir. Bir çatışma bizi senaryo boyunca sürükler. Öyle ki film bittiğinde gerçek dünyaya dönmekte zorlandığımız senaryolar iyi çatışmaların örneğidir.

Üç çeşit çatışma vardır; İçsel çatışma, kişiler arası çatışma, dışsal çatışma.

İçsel Çatışma: Kahramanımızın kendi içinde yaşadığı, iki duygu ya da değer arasında kaldığı çatışma türüdür. Diyelim kahramanımız patronun emri ile bir kişiyi işten çıkartmak zorunda kaldı. İşten çıkartmak zorunda kaldığı kişinin yıllar önce onu işe alan ustabaşı olması, kahramanımız için bir içsel çatışmadır. Patronun sözünü dinlemekle, ahde vefa duygusu arasında sıkışıp kalan kahramanın yaşadığı çatışma hikayemize derinlik katacaktır. Yine evleneceği kadının hırsızlık yaptığını gören birinin onu ihbar etmekle, meseleyi görmezden gelme eylemi arasında sıkışıp kalması da içsel çatışmaya örnektir.

Kişiler Arası Çatışma: İki karakter arasındaki uyumsuzluktan doğan çatışmalardır. Örneğin oğlu ile gelini arasındaki sorunların büyük sorunlar olduğunu düşünen ve onların boşanması gerektiğine inanan bir kadın ile, annesi gibi düşünmeyen, sorunların boşanmaya kadar gidecek büyüklükte olmadığını, abisi ve yengesine çocuk yapmalarını tavsiye eden kızın durumu. Anne-kız ortak bir konu hakkında farklı, birbiriyle çatışan bir duygu ve düşünce ile hareket etmektedir.

Dışsal Çatışma: Kahramanımızın yaşadığı, içinde bulunduğu ortamın toplumsal ve doğa kaynaklı şartları sebebi ile karşılaştığı çatışmadır. Issız bir adaya düşen kahramanın hayatta kalma mücadelesindeki fiziki koşullar dışsal çatışmaya örnek verilebilir. Yine hapisten çıkmış birinin toplumsal önyargılar yüzünden iş bulamaması, evlenememesi dışsal çatışmaya bir örnektir.

Senaryolarda bu çatışmaların çoğu kez bir tanesi kullanılır. Oysa yeri geldiğinde bu üç türün de kullanılması senaryonuzu güçlendirecektir. Burada dikkat edilmesi gereken şey karışık değil, karmaşık bir yapı kurmayı becerebilmektir. Karışık yapıdan kasıt, örneğin sadece dışsal çatışmanın kullanıldığı senaryolardır. Bu hikayeyi sürdürebilmek için çok fazla oyuncu, çok fazla mekan ve eylem kullanma ihtiyacı doğuracaktır. Korku filmleri, macera filmleri, aksiyon kahramanları büyük ölçüde dışsal çatışmalarla karşılaşır. Bu yüzden kahramanımız sıklıkla mekan değiştirir ve çok sayıda oyuncuya ihtiyaç duyulur.

Özellikle diziler, soap opera dediğimiz günlük diziler, kişiler arası çatışmadan beslenir. Bu dizilerde hemen hemen herkesin bir diğeri ile ikili özel bir çatışması, ilişkisi vardır. Bu da farklı mekanlar kullanmayı gerekli kılar. Bu karakterlerin içsel çatışması yoktur. Bir şeyi arzu ederler, ulaşamazlar ve acı çekerler, ulaşırlar ve mutlu olurlar. Herkes ya iyidir ya kötü. Nadiren içsel çatışma yaşarlar.

Sadece içsel çatışmaya dayanan filmler de vardır. Bu filmlerde kahramanımızın zihninden dünyaya bakarız. Anılar, tanıştığı ya da tanışmayı umduğu insanların görüntüleri. Burada da çok mekana ve çok insana ihtiyaç vardır. Bilinç akışı janrı da denilen bu tür filmlerin bir kısmı sanat filmi olarak da adlandırılır.

Tek bir çatışma türüne ağırlık verilerek yapılan filmlerin çoğu karışık filmlerdir. Karmaşık bir yapı kurmak için en az iki çatışmayı hatta üçünü kahramanımızın hikayesinin başından sonuna yedirerek kullanabilmeyi öğrenmemiz gerekir.

Buna üç boyutlu çatışma da diyebiliriz. Bir örnek verelim. Diyelim anne doğum için hastanede yatmaktadır. Baba bir taraftan eşinin durumunu merak etmekte, diğer taraftan o gün yönetim kuruluna yapacağı sunum için heyecanlanmaktadır. Sabah henüz 3-4 yaşındaki oğluyla birlikte kahvaltı yapması gerekmektedir. Fakat kahramanımız mutfak konusunda çok yabancı birisidir. Annesinin yokluğu sebebi ile endişeli olan çocuğa bunu hissettirmemek için kendinden emin hareketlerle davranmaya çalışır. Çocuk çok acıkmıştır ve babasının kendisine kahvaltı hazırlayabileceğinden pek emin değildir.

Baba, çocuğunu rahatlatmak için her şeyin yolunda olduğunu harika bir kahvaltı hazırlayacağını söyler. Çocuk babasından yumurtalı ekmek ve portakal suyu istediğini söyler. Baba hiç bozuntuya vermez. Yumurta kırması ve bir de tava gerekecektir. Kendinden gayet emin görünmektedir. Yumurtayı nasıl bir kaba kıracağını bulamaz. Sonunda bir kupaya kırmaya karar verir. Bunu yaparken yumurtanın kabuklarını içine düşürür. Almaya çalışır beceremez, sonra ekmek dilimlerini içine sokmaya çalışır girmez ve ekmek dilimlerini bükerek yumurtaya banar.

Bu arada tavayı ocağa koyup, tavaya yağ koyar. Çocuk endişelidir ve bazen babasını uyarır. Yumurtalı ekmeğe süt de koyması gerektiğini söyler. Baba şaşkındır. Oğluna onu denemek için bunu yaptığını söyler. Sütü alıp yumurtanın üstüne döker. Ekmekleri batırır. Bu arada kendine kahve yapmaya çalışır ama o trafikte fazla kahve koyar. İçtiği şey hoşuna gitmez. Tavaya yumurtalı sütlü ekmek parçalarını atar, karışım ateşle temas eder ve alevler çıkar. O sırada iş yerinden telefon gelir. Telefonla konuşurken oğluna portakal sıkmaya çalışır. Bu arada tavayı unutmuştur. Ekmekler yanmıştır. Tavayı gidip tuttuğunda eli yanar ve tavayı elinden yere düşürür. Yumurtalı ekmekler etrafa saçılır, çocuk ağlamaya başlar, telefondaki kişi alo alo, diye seslenmektedir. Baba kontrolü kaybedip krize girer.

Bu hikayede üç boyutlu çatışmaya örnek olarak;

İçsel Çatışma: Baba mutfağa girdiğinde kendinden emin gözükmektedir. Ancak oğlunun önünde mutfak işlerini iyi bilmiyor olmasından dolayı endişelere kapılır. Bir taraftan bir erkek gururu ile her şeyin üstesinden geleceğini düşünüp zor bir tercihe hayır diyemez ama öte taraftan hatalar yaptıkça içsel bir çatışmaya sürüklenir.

Kişiler arası çatışma: Baba oğluyla bir çatışma yaşar. Küçük çocuk babasının kendisini besleyemeyeceğini düşünmektedir. Baba ise hiçbir sorun olmadan kahvaltıyı hazırlayacağını, çok eğleneceklerini söyleyerek çocuğu sakinleştirmeye çalışır.

Dışsal Çatışma: Mutfak baba için yabancı bir ortamdır. Hangi aleti ne için kullanacağını, bir yiyeceği nasıl hazırlayacağını bilmemektedir ve bu bir dışsal çatışmadır.


GENÇ'ın Yazısı.