Yaklaşık 5 senedir “şu geçsin rahatlayacağım, şunu da halledince her şey düzelecek” diyorum ama sürekli karşıma yeni “aşılması gerekenler” çıkıyor. Bitmeyecek mi bu?

Bitmeyecek. Biterse ömür biter. Görece azalabilir ama uzun vadede bu azalma kolaylık mı getirir zorluk mu o da başka bir sorun. Bu noktada iki sözü aklımıza kazıyıp ona göre kendimizi, hayatımızı ve yaşadıklarımızı değerlendirmemiz gerekiyor. Birincisi “rahat yaşayanlar belki hayatlarında çok zorluk çekmezler ama küçük olarak yaşar, küçük olarak ölürler” sözü. Allah akıl vermiş, sağlık vermiş, güç vermiş, milyarlarca insan temiz suya ulaşamazken temiz su vermiş, milyarlarca insan o günün yemeğini bulmayı en büyük hedefi haline getirmişken sayısız rızık vermiş. Bütün bu nimetlere muhatap biri olarak rahat yaşamak için, zorluk görmemek için küçük yaşamayı, bir sinekten faydasız, bir böcekten işlevsiz var olabilmeyi akıllı insan kendine yakıştırabilir mi?

İkincisi “Doğru dua et. Kolay bir hayat isteyeceğine daha güçlü olmayı iste” diyor. Tekerlekli sandalyeye mahkum biri için yürümek çok zor bir iştir. Ama Allah’ın bacaklarına güç verdiği insan için sıradan bir hadisedir. Tutmak, konuşmak, görmek, bir şeyi çiğneyip yutmak hatta nefes almak yapamayanlar için çok zordur ancak güç verilmiş, sağlık verilmiş bir insan zor olduğunu bile düşünmez. Dolayısıyla hiç bir zorluğa direnci olmayan bu yüzden de hep kolaylık isteyen bir insan olmayı hedeflemeyelim kendimiz için çünkü bu hiç olmayacak. Yürümekte zorlanıyorsun diye dünyada yokuş bitmez. O halde dünyada yokuş bitsin gibi hayatımda zorluk çekmeyeyim, aşmam gereken sıkıntılar olmasın beklentilerine girmeyelim. Bunun yerine yokuşu veren Rabbim gücümü artır, sabrımı ve gayretimi çoğalt, gönlümü genişlet diye dua edip her zorluğu kolaylıkla aşabilme beklentisine girmeye gayret edelim.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.