Şeyh Muhtar Hoca ve Dervişleri İstanbul`da İtikaftaydı
Abdullah Güner
İbn Haldun Üniversitesi ve Al-Madina Enstitüsü işbirliğiyle gerçekleştirilen “Suhba Burs Programı” ile aralarında Amerika, Kanada, İngiltere, Güney Afrika, Pakistan başta olmak üzere dünyanın 10 farklı ülkesinden 100’ü aşkın Müslüman, İstanbul’da dokuz aylığına aileleri ile birlikte misafir ediliyor. Üsküdar’da Valide-i Atik külliyesinde İslami ilimler ve Arapça eğitimi alan misafirler arasında Muhammed Er Hoca’dan icazetli Nakşi Halidi Şeyhi Muhtar Hoca ve günlük hayatta avukat, doktor, yönetici, kick boksçu, mimar, üniversite öğrencisi olan dervişler de bulunuyor. Şeyh Muhtar Hoca ve 45 dervişi, Ramazan’da Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı külliyesindeki Çilehane Camii’nde 10 günlük bir itikafa girdi. Biz de birkaçıyla itikafla ilgili duygu ve düşüncelerini, Türkiye’yi ve İstanbul’u nasıl bulduklarını, suhba programı deneyimlerini konuştuk.
Türkiye’de Bulunmak Büyük Bir Nimet
Abdulbasit Khan (Kanada - Avukat)
Daha önce birkaç günlük itikafa girdiğim olmuştu fakat bu sefer ilk defa 10 günlük bir itikafa niyetlendim. Türkiye’de bulunmak hakikaten büyük bir nimet. Burada bize Allah’tan nimet üzerine nimet geldiğini gördük. Mesela bu sabah şöyle düşündüm: Allah bize bu güzel camide itikafa girmeyi nasip etti. Güzelliğinden ve rahatlığından sanki itikafta değilmişiz gibi geliyor. Çünkü Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri halvete çekilip itikafa girdiğinde küçük bir kulübeden ibaret olan çilehanesinde yaparmış bunu. O hakiki bir zahitti. Şeyh Muhtar Hocamızın bu sabah hatırlattığı gibi gerçek itikaf, zühddür. Yani bir şeylerden vazgeçmektir. Biz ise burada devamlı güzellik üstüne güzellik gördük. Şeyh Muhtar’la birlikte olmak ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı bünyesinde bulunmak o kadar büyük birer nimet ki. Şu an gözlerim dolmakta, o yüzden artık susayım en iyisi.
Allah, Hüdayi Hazretlerinden vesile olduğu bu hizmetlerden ötürü razı olsun. Ne güzel bir insanmış ki ne güzel şeylere vesile olmuş. Allah ondan, vakıftaki kardeşlerimizden, Üsküdarlılardan, İstanbullulardan, tüm Türklerden razı olsun ve onları tüm iç ve dış kaynaklı zorluklardan korusun.
Vazgeçmek İnsanın Ruhunu Tedavi Ediyor
Muhammed Davis (Amerika - Kick boksçu)
İki yaşımdayken babamın dini ve İslami araştırmaları sebebiyle ailecek Yemen’e taşındık ve on yıl sonra tekrar ABD’ye geri döndük. On yıl İslam diyarında on yıl da Amerika’da yaşadım. Yani burada olmak şu an benim için vatanıma dönmek gibi oldu. On yaşımdan beri kick boks yapıyorum. WBC (Dünya Boks Konseyi) Milli şampiyonuyum, Amerikan Muay Thai serbest dövüş şampiyonuyum.
Burada olduğum için çok mutluyum, burası çok büyük bir nimet. Açıkçası ilk geldiğimde biraz endişeliydim. Yani rahat hayatımı bir kenara bırakıp tanımadığım bir yere gideceğim diye bir his vardı içimde. Ama artık burayı öyle sevdim ki eve dönmek istemiyorum.
Gayrimüslim bir ülkede yaşamak insanın dini hayatını çok etkiliyor. Sanki bir nehirde akıntıya karşı yüzüyormuş gibi. Dikkat etmezsen seni alıp götürür. Buraya gelmemin sebebi aslında imanımı tazelemek ve kuvvetlendirmek ve dini hayatıma can katmaktı. Maksadım geri döndüğümde gençliğe iyi bir örnek olmak. Çünkü kick boks ve dövüş sanatları dünyasında gençliğin bakıp örnek aldığı birçok meşhur insan var fakat ne yazık ki bunların arasında Müslüman sayısı pek az, Müslüman olanlarsa maalesef gençlere iyi örnek sayılmazlar. Hedefim dinine göre amel eden birisi olmak. Dininden ötürü utanmayan bir Müslüman olarak görülmek. Nitekim Batı’da meşhur olan Müslümanlar maalesef dini kimliklerini saklıyorlar. Mesela ismi Muhammed ise kendisine kısaca “Mo” denilmesini istiyor. Böyle olması çok abes, böyle olmamalı. İşte bu yüzden bir rol model olmayı hedefliyorum. Bunun için kendimi güçlendirmeli ve nefsimi tezkiye etmeliyim. Bu anlamda Muhammed Ali benim kahramanımdır. Asla onun kadar olamam, yalnızca onun ayak izlerine basabilmeyi arzuluyorum.
İlk defa burada itikafa girdim. İçinde yaşadığım hayat öyle yoğun bir hayat tarzına sahip ki insanın asla oturup tefekkür etmeye fırsatı olmuyor. Sanki karmakarışık gürültülü bir dünyaymış gibi. Türkiye’de şahit olduğum bir gerçek şu ki çok fazla insan olmasına rağmen gayet huzurlu bir ülke burası. Bu acayip bir şey, Allah’ın bir rahmeti. Burada itikafta bulunmak benim için bulunmaz bir fırsattı. Fuzuli olan, lükse kaçan şeylerden vazgeçmek insanın ruhunu tedavi ediyor. Hayatımda ilk defa oturup kalbimi dinleme fırsatım oldu. Bu günlerimin şimdiye kadar hayatım en güzel günleri olduğunu söyleyebilirim. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’na şükranlarımı sunuyorum. Türk milletine çok teşekkür ediyorum.
Amerika’da Olmayan
Samir Amus (Filistin asıllı / ABD Texas Üniversitesi’nde İşletme okuyor)
İstanbul’da olmak inanılmaz bir duygu. Dünyada birçok yere gittim, gördüm ama İstanbul farklı. Evliyaullahın bulunduğu yerlerde bulunmak, onların yürüdüğü yollarda yürümek... Türk milleti çok ama çok cömert bir millet. Benim gibi misafirlere hatta bütün insanlara daima ellerinden gelen en iyi şekilde davranıyorlar. Allah onların bu güzel hasletlerini arttırsın.
Daha önce birkaç kez ABD’de itikafa girmiştim ama bu sene ilk defa ciddi anlamda ve kendimi tamamıyla ibadete vererek giriyorum. Öncekilerde okul veya işten dolayı müsait olmuyor ve itikafı terk etmek durumunda kalıyordum ama elhamdülillah bu sefer ilk defa Allah bana bu nimeti bahşetti. Burada teravihler Amerika’daki teravihlerden farklı ve benim için çok özel. Her dört rekattan sonra o, hep beraber getirilen salavat-ı şerife yok mu, bana muazzam bir his veriyor. Amerika’da bu yok. Ve öyle bir şey ki sübhânallah, kalbe bir sekinet, huzur veriyor. İstiyorsun ki hiç bitmesin. Namazından ardından gelen tesbihatta öyle.
Açıkçası Amerika’dayken maalesef dini hayatımda bir gevşeklik vardı. Fakat buradayken sanki imanımı tazelemiş ve Allah ile aramdaki ilişkiyi ve dinime karşı ciddiyetimi kuvvetlendirmiş gibi hissediyorum.
İlk defa Ramazan’da ailemden uzak kaldım. Hakikaten özlüyorum onları ama burada insanlar beni yalnız hissettirmiyor. Komşularım beni defalarca iftara çağırdılar. Bizi evlerinde ağırladılar ve kendi evimdeymişim gibi hissettim. Elhamdülillah bir şeyi özleyince Allah’ın yardımı yetişiyor. Bana onun daha efdalini verdi. Müslüman kardeşlerimle birlikteliği, o uhuvveti tattırdı bana.
İlk Defa Oruç Tuttum, İtikafa Girdim
Rahim David Artnath (Amerika - Mimar)
Bir buçuk sene önce Müslüman oldum. Hanımım 14 yıl evvel Müslüman olmuştu benim de yavaş yavaş kalbim İslam’a ısındıktan sonra İslam’la müşerref oldum, elhamdülillah. Bu programı eşim buldu. Eşimin anne ve babası vefat ettikten sonra manevi yönden böyle bir şeye ihtiyacımız vardı.
Gerçekten kaynaklar açısından çok zengin bir ülkede yaşıyorsunuz. Türk milleti de çok cana yakın. Burada kendimi gerçekten güvende hissediyorum. Özellikle metroyla seyahat etmekten hoşlandım. Los Angeles‘da otobüslerde olsaydım kendimi bu kadar emniyette hissetmezdim.
Daha önce hayatımda hiç oruç tutmamıştım. İlk defa bir günden fazla oruç tuttum ve herhalde ilk kez su içmeden oruç tutuyorum. Sanki ne kadar az yersem kendimi o kadar iyi hissediyorum. Oruç birtakım kötü hasletleri yok ediyor ve insana sekinet veriyor. Bir nevi hayatın hikmetleri konusunda aydınlatıcı oluyor. İnsanın kalbi inkişafa geçiyor. İtikaf ise beni hayatta asıl önemli olana odakladı ve benim daha berrak zihinle düşünmemi sağladı.
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı külliyesini çok beğendim. Bu yapılara çok özel bir maneviyat nakşolunmuş. İLAM, manevi arayışta olan bir insanın ihtiyacını fazlasıyla karşılıyor. Ayrıyeten mimari olarak çok kaliteli bir yapı olduğunu belirtmeliyim. İLAM’ın bu konuda dünya çapında bir numune olacağını düşünüyorum.
Hayatımın En Güzel Günlerini Yaşıyorum
Riyad Saluci (Güney Afrika / Kanada - Avukat)
Kanada’da siyasi-medyatik eylemcilikle meşguldüm ve İslami ilimleri araştırmaya karar verdim. Güney Afrika’ya gittim ve orada belli bir süre İslami ilimleri öğrenmeye talip oldum. Bu arada devamlı Şeyh Muhtar’la irtibattaydım.
Güney Afrika’da Şeyh Muhtar’la beraber vakit geçirmek nasip olmamıştı. Bu program onun ilminden, maneviyatından ve irşadından istifade için bir fırsat oldu. Ailemle karar aldık ve hep beraber geldik. Dokuz aydır İstanbul’dayız. Elhamdülillah, muhteşem bir tecrübe oldu. Hayatımın en güzel günlerini yaşıyorum. Beş kızım var ve şimdi hiçbiri İstanbul’dan ayrılmak istemiyor. Hatta bir tanesi ille de Türk vatandaşı olmak istiyor.
Hayatımda birçok ülkeyi gördüm. Müslüman ülkelerinin hepsi kendine has bir güzelliğe sahip fakat İstanbul ayrı. Buradaki İslami sanat, mimari, camiler, türbeler, büyük zatlar, evliyalar, ulemalar... Türkler İslam’ı özümsemişler ve İslami bir kültür ortaya koymuşlar. İstanbul’un ihtişamını ve güzelliğini başka yerlerde görmedim.
Burada öğrendiğim ilim ve tecrübe ettiğim maneviyat benim için çok kıymetli. Türkiye’de insanların dini miraslarına sarılıp onu muhafaza ettiklerini gördüm. İnsanlar burada Müslüman kimlikleriyle gurur duyuyor. İlmi, canlanmış bir şekilde manevi bir havaya bürünmüş halde içinize çekiyorsunuz ve programda bunu kalbinizde hissediyorsunuz. İşte bu programımızı benzeri olmayan bir tecrübeye dönüştürüyor.
İtikaf dilde kendini bir şeye adamak manasındadır, fiilde de kalbi ihya edip Allah’a ve onun zikrine yöneltmektir. Bunun için ise bedeninin ve ruhun tümünü vermelisiniz. Bu yüzden itikaf bir camide yapılır. Çünkü bu ibadethane, dünyalık unsurlardan tamamen sıyrılıp kalbini Allah’a en iyi şekilde yönelteceğin yerdir. Şeyh Muhtar’ın bize tavsiye ettiği, Allah’la geçirilmeyen tek bir anın bile bulunmamasına gayret etmek. Kur’an okumakla, zikirle, nafile namazlarla, dua yahut Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) salavat getirmekle geçmelidir vaktiniz. İtikafta mutlaka tefekkür etmelisiniz. Kalpleri birbirileriyle telif olmuş bir grup halinde itikafa girdiğinizde ise diğerlerinden güç aldığınızı hissediyorsunuz ve tek yürek oluyorsunuz.
Ayrıca en önemli unsurlardan birisi, itikafta ahlaki bir gelişimden geçiyorsunuz. Kendinizi ibadete vermenin yanı sıra karakterinizi de eğitiyorsunuz. Disiplinli ve düzenli olmayı, vaktinizi iyi değerlendirmeyi, israf etmemeyi, yiyip içtiğiniz miktara dikkat etmeyi, lüksten vazgeçebilmeyi, yetinmeyi ve Allah’a şükretmeyi öğreniyorsunuz. Allah hepinizden ve özellikle bizi burada bizleri misafir eden cömert insanlardan razı olsun.
İtikaf Vazgeçilmez Bir Fırsattır
Naim Saluci (Güney Afrikalı / Kanada – Şirket yöneticisi)
Kanada’da yapay zeka geliştiren küçük bir şirketin yöneticisiyim. Bu program için her şeyi bir yıl dondurup gitme kararı aldığımda çevremdeki bütün insanların tepkisi aynı oldu: “Nasıl gidersin, çok zor değil mi?” Açıkçası benim için hiç zor bir karar değildi. Özellikle Şeyh Muhtar gibi mümtaz bir hocanın murakabesi altında, böylesine güzel insanlar eşliğinde olmak ve Türkiye gibi benim için çok özel, gönlümde yeri olan bir ülkede bulunmak... Bütün bunlar olduktan sonra kararımı son derece kolayca verdim, geldim.
İnsan bazen bütün iş-güç arasında asıl vazifesini, Allah’a kulluğu unutuyor. İnsanın on gün boyunca dünyalıktan uzak bir şekilde yaradılış gayesine odaklanması -itikafa girmesi- bana göre asla vazgeçilmez bir fırsattır.
Türk milleti -bilhassa vakıf- Resulullah’ın sünnetini, yani o numune şahsiyeti özümseyip asırlar boyu muhafaza etmiş. Burada güzel ahlaklı, güler yüzlü insanları vakfın sahurlarda misafir ettiğini gördüğümde aslında bize o numune karakteri talim ettiklerini gördüm. Sadece sözde kalmıyorlar, yaşıyorlar. Allah’ın sevdiği hasletleri ve Peygamberimiz’in sünnetini birebir fiiliyatta görünce bunlar kalbime nakşolunuyor.
Bu röportajı okuyanlara mutlaka itikafı tavsiye ederim. Özellikle burada, Çilehane Camii’nde olan itikafı. Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’na ve bütün çalışanlarına şükranlarımı sunarım. Buranın tabiatını ve güzelliğini tarif etmek için bütün kelimeler yetersiz kalır. Ben herkesin buraya gelip bu hissi tatmasını temenni ederim.
GENÇ'ın Yazısı.