Yarısı Çürük Elma
İktidar olacak mısın? Hangi milletin iktidarı olacaksan, onun aynadaki görüntüsü gibi olacaksın. Bize düşen vazife, bizi idare edenleri tenkit etmek değil, milleti daha iyisine layık hâle getirmeye çalışmaktır.
Atmosferi yoğun, hareketli, hararetli bir seçimi daha gerimizde bırakıyoruz. Sonuç ne olursa olsun, mukadderatın ezelden ebede uzanan bir gerçeği var ki, “nasılsak, öyle idare olunacağız.”
Ortaya çıkan sonuç, toplumsal kimliğimiz ile ilgili en reel verilerden oluşacak. Bizi idare edecek kişiler, ortalamamızı içeren şahsiyet değerlerinde bulunacak çünkü.
“Yılan, çıktığı deliğe girer” sözünden hareketle, insan da hayatta, liyâkat kabîlinden niyet, amel ve gayretine göre karşılıklar bulur.
Hikaye edilir ki, şeyhinin tavsiyesiyle hayır parasını “araştırarak” bulduğu çok fakir bir âmâya veren mürid, sonraki bir vakit o âmânın, başka âmâlara, o para ile zevk-ü sefa sürdüğünü, ne çeşit günahlar işlediğini keyifle anlatırken görür.
Büyük üzüntü içerisinde, durumu şeyhine arz eder ve bu sefer şeyhinin sadakasını, yine şeyhinin talimatıyla dergahtan dışarı çıktığında, “karşısına çıkan ilk kişiye” verir. O kişiyi takibe koyulduğunda, onun, günlerdir ailesine rızık bulamadığı için, cebinde, pişirip çocuklarına yedireceği bir kuş ölüsü ile evine giden, aşırı muhtaç bir adam olduğunu tespit eder.
Bu durumu da şeyhine arz ettiğinde, üstadından, “-Oğlum, bir para nasıl kazanılıyorsa, öyle sarf olunur. Nasıl kazandığını bir gözden geçir” diye cevap alır.
Bundan farklı bir durumumuz yok. Olmayacak da.
İmâm-ı Âzam Hazretlerine soruldu: “-Kabul olacağını bildiğiniz bir dua etme hakkınız olsaydı, ne için dua ederdiniz?” Şu ibretlik cevabı verdi: “Devlet başkanı için dua ederdim; zira o düzgün olursa, teb’ası da düzgün olur.”
Münevver bir zattan şöyle bir hatıra dinlemiştim:
“-Oğlum, Muhsin Yazıcıoğlu’na hayrandı. Bir evladı oldu, adını Muhsin koydu. Evlat 20 aylıkken öldü. Büyük Birlik Partisi’nin bugünkü başkanı taziyeye geldi. “Bize ne tavsiye edersin?” dedi. Dedim ki, “İktidar olmamak şartıyla, halisiyetini muhafaza etmen için sözüm başka, iktidar olmak istiyorsan sözüm başka.” “Tabi olmak isteriz” dedi. Dedim ki “Arana biraz çürük-çarık adam alman lâzım.” “Nasıl?” dedi; dedim ki “Tamamen sağlam adamlardan bir tekke bile kurulmaz. Cemaat biraz çoğaldı mı araya bir sürü çürük adam karışır. Sen safiyet ölçüsünü dar tutarsan, ebedi iktidar olamazsın. Çünkü Peygamber (s.a.v.) bile buyuruyor ki ‘senin iktidar olman için milletin de yüzde 100 sağlam olması lâzım.’ Halbuki bu millet, yarısı çürük bir elma. Yarısı çürük bir parti iktidar olur. Tamamı sağlam olsa onun önü açılmaz; bu iş milletin liyakatine göredir. Bana göre, bugünkü iktidar partisinde çürük adam var diyorsanız, ‘iyi ki var’ derim; yoksa iktidar olamazdı. Bu milletin işi, haramdan bozuluyor. Haramdan kendini koruyan, çok nadir...
İktidar olacak mısın? Hangi milletin iktidarı olacaksan, onun aynadaki görüntüsü gibi olacaksın. Bize düşen vazife, bizi idare edenleri tenkit etmek değil, milleti daha iyisine layık hâle getirmeye çalışmaktır. Millet içerisinde düzgün, İslam’ı yaşayan bir insan çoğalt... İyiler arttıkça milletin nasibi değişir.”
Halit Yasir Özoğul'ın Yazısı.