Abdullah Tivnikli Zengin ve Dindar İnsan Nasıl Olunuru Gösterdi
Merve Kurtoğlu
Merhum hayırsever işadamı Abdullah Tivnikli’nin çocukluğundan bu yana hatıralarını, kişiliğini, öncülük ettiği kurumların hikayesini anlatan “Muhsin Kıvamında Yaşamak” isimli eser Aşina Kitap tarafından yayımlandı. Kitabı hazırlayan Yusuf Temizcan ile, hazırlık sürecini, içeriği, bazı önemli anektodları, kitaba katkı sunan isimleri ve Abdullah Bey hakkındaki kendi kanaatlerini konuştuk.
Öncelikle bizlere Abdullah Tivnikli’yi daha yakından tanıma fırsatı sunduğunuz için teşekkür ederek başlamak istiyorum. Kitabı okuduğumda farkettim ki hakikaten kendisi Türkiye’nin son yarım asrına damga vurmuş az sayıda insandan biriymiş.
Estağfirullah, böyle bir şeye aracılık etmişsem büyük memnuniyet duyarım. Kendisi dediğiniz gibi pek çok açıdan, özellikle öncülük ettiği kurumlar, desteklediği projeler ve yetişmesine olanak sağladığı insanlar açısında düşünüldüğünde, evet Türkiye’nin son yarım asrına damga vurmuştur. Özellikle bağımsız düşünce kuruluşlarının oluşmasındaki kilit rolü, faizsiz bankacılığın Türkiye’ye gelmesindeki inanılmaz aşkı ve gayreti çok çok kıymetlidir. Müteşebbis ruhu, ticarette yaşadığı tecrübeler; diğer taraftan nitelikli insan yetiştirmeye verdiği önem, ehli sünnet alimlerin çoğalması yönünde ciddi bir dert taşıması ve bunu bir işadamının yapıyor oluşu çok anlamlı diye düşünüyorum.
Kitabın hikayesini anlatabilir misiniz?
Aslında hikayesi epeyce uzun. Kitabın önsözünde özetlemeye çalıştım burada daha kısa anlatayım. Biz merhum Abdullah Tivnikli ile Uluslararası Genç Derneği’nin faaliyetlerini konuşmak üzere ara ara toplantılar yapıyorduk. O toplantılarda, iş adamı kimliğinden daha çok insan yetiştirme, muhsin olma, dünyaya ilham olacak işler yapma vurguları olan, bunun derdini hararetli bir şekilde güden biri olarak kendisini gözlemledim. 2018’in yaz başlangıcında yine bir toplantıdan sonra dergimizin editörü ve Genç Derneği’nin başkanı Süleyman Ragıp Yazıcılar Abimize “Abdullah Abi’nin hatıralarını nehir söyleşi tarzında kitaplaştırsak nasıl olur?” diye bir teklif sundum. Memnuniyet ve heyecanla karşıladı, sonra durumu Abdullah Abi’ye anlattık fakat kendisi başlarda çok sıcak bakmadı. Çünkü tasavvuf terbiyesinin doğal bir sonucu olarak “ben demekten hoşlanmadığını” ifade etti. Ama biz epey ısrarcı olduk, sonunda “Bir başlayalım, gidişata göre bakalım...” dedi. Sonra süreç başladı. Ben kendisini bazen hafta üç kez, bazen daha seyrek ziyaret ettim ve uzun bir nehir söyleşi yaptık.
Çoğunlukla neler konuşuyordunuz?
Hikayenin en başından, çocukluğundan ve ailesinin geçmişinden alarak bugünlere getirmeye çalıştık. Kronolojik bir sıra takip etmeye ve özellikle merak edilebilecek konulara girmeye gayret ettim. Baştaki tereddütleri zamanla azaldı ama anlatırken hep temkinliydi. Yaptığı hayırlardan çok az bahsetti mesela. O konulardaki bilgileri daha çok başkalarından öğreniyor ve kendisine soruyordum. İlginç bir şekilde desteklediği hayır ve eğitim çalışmalarının tamamını eksiksiz bilen hiç kimse yoktu. Marmara İlahiyat Camii’nin bütün masraflarını üstleniyor ama sadece ilgili kişiler biliyor, Filipinler’de bir medrese inşa ettiriyor ama etrafındaki çoğu kişi bilmiyor, onlarca vakfın, derneğin, üniversitelerin kurulmasına öncülük ediyor ama sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak bir titizlikte hareket ediyor. Binlerce öğrenciye burs vermiştir ama hiç reklamını yapmamıştır.
Kendisi anne tarafından Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin soyundan geliyor, baba tarafından da Erzurum’da medrese geleneğini devam ettiren bir aile söz konusu. Gençliğinde Milli Mücadele Hareketi içerisinde yer alıyor. 80 darbesini görüyor. İngiltere’ye okumaya gidiyor. Sonra Türkiye’de faizsiz bankacılığın kuruluşunda, hem teori hem de pratik aşamada, çok önemli katkıları oluyor. Öncülüğünü yaptığı kurumlar bugün çok saygın makamlara gelen insanları yetiştirdi. Bağımsız düşünce kuruluşları, üniversiteler, nitelikli eğitim hizmetleri yapan vakıflar, gençlerle ilgilenen dernekler vs. Bunların tabii her biri zengin hatıralar olarak geri dönmüş. Türkiye’nin yakın tarihine farklı açılardan şahitlik yapmış. Biz bu hatıraları etraflıca konuşma imkanı bulduk.
Kitabın ana metni sizin Abdullah Tivnikli ile uzun söyleşinizden oluşuyor. Bir de Abdullah Bey’i farklı açılardan anlatan kişiler var kitapta, o görüşlerin bir araya gelmesi nasıl oldu?
Bizim bir araya geldiğimizdeki konuşmalarımızın hepsini ses kaydına alıyor ve sonra metne dökerek üzerinde çalışıyordum. O sıralarda Abdullah Abi’nin rahatsızlıkları vardı, kansere karşı mücadele ediyordu.
Biz yaklaşık 4 ay boyunca Abdullah Abi ile uzun uzun hayatını, anılarını konuştuk. Bu süreçte rahatsızlıkları sürekli artıyordu, 6 Kasım 2018’e geldiğimizde de ne yazık ki kendisini aniden kaybettik... Allah kendisine gani gani rahmet eylesin, mekanı âli olsun. Tabii her şeyi konuşma imkanımız olmadı ama hikayeyi de tamamlamak istedik. Vefatının ardından elimizdeki metinleri kronolojik olarak düzenledik, 4 ayrı bölümde toparladık. Daha sonra ailesi başta olmak üzere onu tanıyan kişilerle, dostlarıyla, beraber çalıştığı ya da bir şekilde kesiştiği kişilerle görüştük. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, eski Cumhurbaşkanlarımızdan Abdullah Gül Bey, Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Binali Yıldırım, Ahmet Davutoğlu, Hayrettin Karaman, Adem Ergül, Mehmet Lütfi Arslan, Avni Özgürel gibi çok değerli isimlerin katkıları oldu. Bazılarıyla yüzyüze söyleşiler yaptık, bazıları da kitaba özel yazılar hazırladılar. Hem bizim uzun söyleşimiz hem de bu katkılarla derli toplu bir Abdullah Tivnikli portresi çıkarmaya çalıştık.
Peki son olarak şunu sormak isterim: Abdullah Tivnikli’yi yakından tanıyan isimlerden birisiniz, bu süreçte sizde en çok etki bırakan yönü ne oldu?
Bu anlamlı soru için teşekkür ederim. Abdullah Tivnikli’nin pek çok açıdan ders çıkarılabilecek bir öyküsü var. Beni en çok etkileyen yönü bütün mal varlığına rağmen tevazuyu kuşanabilmiş olması. Çok ses getirebilecek hayır faaliyetlerinin hiçbirine kendi ismini vermemiş ve adının bilinmesini de istememiştir. Kişisel hayatında takvayı ve muhsin kıvamında yaşamayı çok önemsemiş, malını Allah yolunda harcarken büyük keyif almış olması epey ibretlikdir. Nitelikli insan yetiştirmeye olan vurgusuna ve bunu son nefesine kadar kendisine dert edinmesine şahit oldum. Ticari hayatında zorluklara rağmen inanılmaz bir gayretle çok büyük işlere imza atması da beni ayrıca etkilemiştir. Abisi Fahreddin Tivnikli ile birlikte inancı ile çatışmayan bir ticareti mümkün kılmaya gayret etmişler, zengin ve dindar insan nasıl olunuru kendi hayatında çok iyi göstermişler. Bu anlamda herkes için rol model olmuşlar.
Bir de şu var, Abdullah Abi, faizsiz bankacılık çalışmalarının bugünkü ekonomik ve siyasi iklimin oluşmasında çok önemli bir yerde olduğunu vurguluyordu. Bu kanaati zamanla daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum... Umarım faydaya vesile olur, herkes için bereketli olur.
GENÇ'ın Yazısı.