Kimsenin Aklına İhtiyacın Yok mu?
Temmuz ayında kâh konferanslar kâh bazı hususi ziyaretler vesilesiyle Anadolu`daydım, Karadeniz hattındaki neredeyse tüm şehirlerimizi ziyaret ettim, birbirinden farklı gençlere selam verdim, hâl hatır sordum. Rize yaylalarından birinde, 12-13 yaşlarında, mısır satan bir genç geldi yanımıza, epey cesur ve girişken hâli dikkatimi çekti. Yaşıtlarının birçoğu iletişim becerileri anlamında sınıfta kalmışken ve tabletlere gömülmüşken, o çok rahat ve doğal bir şekilde gelen misafirleri karşılıyor, küçük çaplı ticaret yapıyordu. Mısırı bahane ederek sohbet ettim biraz. Kendisine “sana satış taktikleri öğreteyim dilersen, işleri büyütürsün” dedim. Şöyle bir baktı ve “kimsenin aklına ihtiyacım yok, benim aklım bana yetiyor” dedi. Epey gülümsedim bu sözüne, ona “akıl akıldan üstündür, sen yine de dinle, beğenmezsen yapmazsın” dedim. Eh, pek niyeti yoktu ya, biraz dinler gibi yaptı, “benim aklım bana yeter” edasıyla süzdü uzun uzun beni. Cesaretini ve özgüvenini tebrik ettim, “işler kötü giderse beni ara” şeklinde latife yaparak ayrıldım yanından.
Şimdi de aynı yaşlardaki bir başka gençten/çocuktan bahsetmek isterim sizlere.
Geçtiğimiz 23 Nisan`da, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle canlı yayına çıkarılan çocuklara gelecekteki hayalleri sorulmuştu. İçlerinden biri hedeflerini sayarken, çok normal bir akış eşliğinde “ileride de Almanya vatandaşı olmak istiyorum” deyince, yüzlere acı bir tebessüm oturmuş, bu şaşırtıcı cevap ibretlik bir 23 Nisan hatırası olarak zihinlerde kalmıştı. Ardından gazetelerde ülkemizin gençleri üzerine bolca köşe yazısı yazıldı. Kimi münferit bir hadiseyi büyütmenin manası yok diyordu, kimi nasıl bir geleceğe doğru yürüdüğümüzü bir an önce okuyamazsak nesillerimizi elimizden kaçıracağımızı vurguluyordu.
Bu tür tartışmalar sembolik hadiseler sebebiyle zaman zaman alevlenir, bir bakıma güzeldir de. Çünkü gençlik üzerine ne kadar konuşulsa, ne kadar yazılsa o kadar iyidir diye düşünüyoruz. Ülkemizde ve dünyada neler oluyor, nasıl bir geleceğe gidiyoruz, gerçekçi tespitler ve derinlikli tahliller eşliğinde sık sık gözden geçirilmeli, net bir şekilde ortaya konulmalı. Bazı hataların telafisi yoktur, gençlik meseleleri de hayatî öneme sahip konulardan biridir bizim gözümüzde. Bu konuda derdi olanlar toplumu daima aydınlatmalı, fikri olanlar düşüncelerini sık sık paylaşmalı, gerektiğinde de öncü olup yol açmalı, öne düşüp yön göstermeli. Çünkü sadece eleştirerek, endişeler serdederek, kötü tabloyu aktararak iş bitmiş olmuyor, sorumluluk alıp eksikleri gidermenin, vazifeye talip olup hataları azaltmanın derdine de düşmemiz gerekiyor. İnsanlık ailesi olarak birbirimizden mesulüz, zamanın akışından ve zeminin şekillenişinden payımız var. Bu bağlamda herkesin kendine sorması gereken sorulardan birisi de şudur: Gücümüz, kuvvetimiz ve imkanlarımız ölçüsünde, gelecek nesillere miras olarak gerçekten de bir faziletler medeniyeti bırakabilecek miyiz?
Biz GENÇ ailesi olarak gerek dergimizle, gerekse sivil toplum çalışmalarımızla aktif bir şekilde sahadayız, gençlik meselelerinin bizzat içindeyiz. Dergimizin her sayısını doğrusu bir işaret fişeği kıvamında hazırlamak için büyük çaba sarf ediyoruz. Akılların akıllardan üstün olduğunu bilerek, tecrübeye ve bilgiye hürmet ederek, her ay ömürlük dosyalar hazırlamanın derdinde oluyoruz. Yayın Kurulu`muz “kuşak tartışmaları üzerinden mevcut gençlik durumunu masaya yatırsak ne iyi olur” dedi, Yazı İşleri ekibimizin özenli gayretleriyle elinizdeki sayı hazırlandı.
Kuşak isimlendirmeleri genel manada tartışmalı bir konu. 68 kuşağı, 80 kuşağı, Y kuşağı vs. tam olarak ne manaya geliyor, uzun bir tahlil konusu. Lakin dünyada son kuşak gençler konusunda neredeyse büyük oranda benzerlik, aynılık dikkatleri çekiyor. “Kuşaklarla ilgili tasnif ve tahliller ne kadar isabetli? Böyle bir şeye niye ihtiyaç duyuluyor? Ekonomik ya da politik kaygı var mı? Nitelemeler gençlere yönelik dili nasıl etkilemeli? Böyle bir şey varsa biz nasıl istifade edebiliriz?” gibi soruların cevaplarını aradık. Bu sayımız vesilesiyle bir bakıma, “kimsenin aklına ihtiyaç duymayan, ileride Almanya vatandaşı olmak isteyen” gençlerimizin dünyasına da usta bakışları eşliğinde, kıymetli görüşler rehberliğinde eğilmek istedik. Yapılan röportajların ve yazılan yazıların, gençlik meselelerine kafa yoran herkese ilham olmasını ve tahminimizden öte istifadelere medar olmasını dileriz.
Yaklaşan Kurban bayramınızı şimdiden tebrik eder, Yüce Mevlamızdan tüm insanlığa hayırlar getirmesini niyaz ederim.
Eylül ayında görüşmek üzere.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.