Taşkent`in Kerametli Zencisi
Turkuaz kubbeli şehirde, ak saçlı harabelerin arasında kutsal yerleri ve bu diyarda yaşamış “sadr dostlarını” ziyarete gittim. Taş kadar sağlam korunduğundan Taşkent adını alan yemyeşil huzurlu bir şehre…
İlk durağım Hz. Osman’ın Mushaf’ına ev sahipliği yapan, taç şeklindeki kubbesiyle Emir Timur müzesi. Duvara nakşedilen minyatürler farklı dönemlerin hikâyelerini fısıldarken, müzede yaşamak zorunda kalan tarihi parçalar Mushaf’ın yanında sönükleşmişti. Müze ne kadar yeni ve modern ise o da o kadar geçmiş doluydu. Öyle milletler vardı ki ne sanatından ne de uygarlıklarından hiçbir iz bırakmadan tarihin karanlıklarına gömülürler. Kimi şahsiyetler ise gönüllerde kalıcı izler bırakırlar. Göçlerinden sonra bile ziyaretçileri olur.
Üç yüz yıllık, turkuvaz, lacivert mozaiklerle nakışlanmış Barakhan ve Kukendaş medreseleri bugün bizdeki İmam hatip liselerinin görevini yapıyor. Binanın avlusundaki yazı “Buyruq ve e’lanlar dars jadvalı” yabancılaşmış tanıdıktı. Dikkatli dinlediğimde konuşmaların bir kısmını anlayabildiğimi görüyorum. Bir zamanlar atama yurt olmuş topraklar buralar. İki yüz on üç sütunlu Cuma Cami’nin kubbesi medresenin arkasından yükseliyor.
Bir sonraki durağımız bölgeye ait ağaçların gölgesinde yükselen zarif bina. Küçük su birikintisine bakan ağaçlar ve avlunun ortasından hoş bir eğimle yükselen yalnız bir minare var. Bu kara feneri, yüz yıllar önce şerefesinde ateş yakılarak uzak yolcuları doğru yola çekip misafir eden caminin minaresi. Zengi Ata’nın kabrini ziyaret ederken günümüz Bilallerinden birisi sağ elini yanağına dayayarak şerefeden ezan okudu. Yerel kıyafetleriyle cemaat avluyu doldururken ben de kendimi yüz yıllar evvelinde hissetim.
Caminin atmosferi kadar hikâyesi de etkileyiciydi. Halil Ata’nın esmerliğinden yakınan Amber Hatun’un duyurmadığı şikâyetleri Halil Ata’ya malum olur. “Ben vefat edince çok uzaklardan gelen kervandaki zenciyle evlen” diye hanımına oğullarının yanında vasiyet eder. Bir keramettir bu. Bir kervan gelir uzaktan en arkasında zenci bir topalla. Zengi Ata’dır bu. Gün gelir Zengi Ata Amber Hatun’a izdivaç teklifinde bulunur. İyi de esmeri beğenmeyen topal zenciye varır mı? Varmaz ama bir sürü bela, talihsizlik de tüm kasabayı sarar. Zengi Ata Amber Hatunu ziyarete gider: “Kocanın vasiyetini yerine getirmezsen refah bulunmaz” der. Düğün sonrası hem refah hem de zenci bir oğul gelir, Amber Hatun’un yuvasına. Bu menkıbeyi dinledikten sonra eşinden şikâyet edecek cesareti olan hatun olur mu bilmem.
Sonraki durağımız Semerkant. Uluğbey Rasathanesi’ndeki buluşlara şaştık kaldık. UNESCO korumasındaki, ipek yolunun baş mekânı, Timur’un şehri için bir dahaki sayıyı beklemeniz gerekecek.
Hande Berra'ın Yazısı.