Fahrettin Çimen

İki arkadaş New York`tan Buenos Aires`e giden bir gemiyle yolculuk yapmaktadır. Bu gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic’de bir turnuva için Buenos Aires`e gitmektedir. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Mirko, babasının ölümünden sonra kendisini sahiplenen papazla birlikte yaşamaya başlar. Derslerindeki başarısızlıklarından dolayı zekâ geriliği damgası vurulan Mirko’nun satrançtaki yeteneğinin ortaya çıkması çok uzun sürmez. Babası olarak kabul ettiği papaz ile jandarma Çavuş’unun yarım kalan oyunun da jandarma çavuşunu mat etmesiyle Mirko’nun satranç serüveni başlar. Önüne gelen herkesi yenerek kısa sürede şöhret kazanan Mirko Czentovic sonunda Dünya şampiyonu olarak şöhretini zirveye çıkarır. Ama oyunlardan sonra gazetecilerin sorduğu sorulara anlamsız ve saçma cevaplar vermektedir. Bu durumdan dolayı insanlarla satranç dışında hiçbir şey konuşmamaktadır.

Gemide bir satranç şampiyonu olduğunu duyan bir petrol zengini McConnor, Mirko ile satranç oynamak ister. Para karşılığı bu teklifi kabul eden Mirko çok rahat bir şekilde rakibi McConnor’u yener. İkinci oyunda McConnor’a dışarıdan yardım eden bir adam sayesinde oyun berabere biter. Bu durumun farkında olan Mirko oyuna müdahale eden adamla bir oyun oynamak ister bu adamda Dr. B’den başkası değildir. Dr. B, yıllar önce babasıyla bir avukatlık bürosu işletirken devletin gizli işlerini yapmaya başlarlar. Hitlerin Almanya’yı ele geçirmesiyle deşifre olan Dr. B hapse atılmak yerine içinde yatak, dolap, leğen ve parmaklıkları olan küçük pencereli bir odada tutulur. Gün geçtikçe sıkıntıdan ve sorgulamalardan başka bir şey yapmayan Dr. B beyin fonksiyonlarını yitirmeye başlar ta ki sorgu odasında ki bir paltonun cebinden çaldığı kitaba kadar. Satranç kitabı olduğunu öğrendiğinde başta üzülse de gardiyanın getirdiği ekmek içlerinden yaptığı taşlarla; kareli yatak örtüsünde, kitaptaki tüm oyunları oynamaya başlar. Bir süre sonra örtüye ve taşlara ihtiyaç duymadan tamamen satrancı aklından oynamaya başlar. Başlarda vaktini geçirecek bir şeyle uğraştığı için mutludur. Bu da çok uzun sürmez çünkü kitaptaki oyunların her birini yüzlerce kez oynamıştır. Kendi kendine oyunlar oynamaya başlar. Bu da zamanla saplantı haline gelmeye başlar. Bu saplantı yüzünden yaşamayı, yemek yemeyi, uyumayı unutan Dr. B zamanla sinir krizleri geçirmeye başlar. Oyunu bölebilecek en küçük bir sese dahil tahammülü yoktur.  Sinir krizleri geçiren Dr. B en sonunda pencerenin camını kırarak elini keser ve hastaneye kaldırılır. Hastanedeki doktorun Dr. B’yi tanıması üzerine bulunduğu yerden Dr. B’yi bir şekilde çıkarır. Doktor hastalığına satranç zehirlenmesi teşhisi koyar ve bir daha satranç oynamaması için Dr. B’yi uyarır.

Mirko’nun isteğini geri çevirmeyen Dr. B bir oyun oynamayı kabul eder. Oyunun sonlarına doğru Dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic yenileceğini anlayınca oyunu bozup bir el daha oynamak ister. Bu oyunda kendini kaybeden Dr. B krizleri tekrar başlayınca oyunu bırakıp Mirko Czentovic’i masada satranç taşları ile baş başa bırakır.
     
Hitler döneminde yaşamış ve bundan fazlasıyla etkilenmiş olan Zweig, Nazi işkencelerinin bir insanın duyularını nasıl körelttiğini işliyor ve satrançla bir parça özgürleştiriyor kahramanı. Son eseri olan bu kitabı yazdıktan sonra Nazilerin yaptığı işkencelere ve savaşın acı yanına dayanamayıp eşiyle beraber intihar etmiştir.

“Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!” Stefan Zweig

KÜNYE
SATRANÇ
STEFAN ZWEİG
Çevirmen: Ahmet Cemal
İş Bankası Kültür Yayınları
İlk baskı yılı: 2012
88 syf.


GENÇ'ın Yazısı.