II. Murat büyük ısrarlar sonucunda ordunun başına getirilir. Varna’daki zaferden sonra tahta tekrar geçer. Akabinde vuku bulan II. Kosova’da da Haçlılar bozguna uğratılır. Fatih’in babası olan II. Murat, hastalanarak 48 yaşında vefat eder. Oğlu II. Mehmet’e güçlü bir devlet bırakarak, çok sevdiği büyük oğlu Alaaddin’in yanına defnedilir.

Osmanlı padişahları arasında nev-i şahsına münhasır olmakla beraber halkı nezdinde de belki de en çok itibar gören, sevilen hükümdarlarından başında II. Murat gelir. II. Murat, Emir Timur’un Osmanlı’yı mağlup edip devleti Fetret Devri’ne ittiği zaman diliminde, 1404’te babasının hüküm sürdüğü Amasya’da dünyaya gelir. Babası Çelebi (I.) Mehmet annesi ise dönemin önemli beyliklerinden Dulkadiroğulları’nın evlatlarından Emine Hatun’dur. Devletin yaşadığı veliaht krizleri göz önüne alınarak henüz 11 yaşında iken lalası Yörgüç Paşa nezaretinde öncelikle doğduğu şehre, Amasya’ya vali olarak gönderilir. Meşru varis olarak kabul edilen Murat’ın hızlı bir şekilde devlet idaresine adapte olması istenir. Çünkü hükümdarın olası bir vefatı neticesinde tahtın babadan oğula geçiş kaidesi yaşatılmak istenir. Henüz 12 yaşında iken Çelebi Musa’nın kazaskerlerinden Şeyh Bedrettin lehinde isyan eden Börklüce Mustafa ayaklanmasını bastırmak üzere vazifelendirilir. Şeyh Bedrettin ‘toprağın ortak kullanımı’ propagandasıyla ortaya çıkarak bunalmış olan halka sözüm ona bir umut dağıtarak kendi iktidarını kurmak istemişti. Börklüce Mustafa da üstadının izinden giderek benzer bir saikle ayaklanır. Şehzade Murat bu isyanı bastırmaya muvaffak olacaktır. Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal; günümüz Türkiyesi’nde sosyalist ve komünist unsurlarca Osmanlı’da mülkiyet muhalifi ‘komün’ hayat tarzı destekçisi olarak hala anılsalar da detaylı bir araştırma ile onların ‘iktidara giden yolda her yol mübahtır’ ilkesinden hareketle böyle bir propagandaya tutuştukları hemen görülebilir. Bu mezkur isyandan sonra Şehzade Murat, Samsun’u da devletin hakimiyet sahası içine alarak başarılı bir şehzade profili çizer. Babası I. Mehmet’in bir av sırasında rahatsızlanmasından sonra divan tarafından acilen payitahta çağırılır. Henüz on yedi yaşında iken tahta cülus ederek altıncı Osmanlı Sultanı olur.

Gönül Sultanının Önünde Diz Çökmek

Payitahta gelerek tahta çıkan II. Murat, Yıldırım Beyazıt’ın damadı olan ve aynı zamanda devrin büyük alimlerinden sayılan Emir Sultan tarafından kılıç kuşanır. Kılıç kuşanma töreni Osmanlı’da hakimiyetin-saltanatın başladığının işareti kabul edilir. Emir Sultan ve II. Murat’ın bu ilişkisi daha sonra bir gelenek haline gelecek; cihana diz çöktüren Osmanlı sultanları daha tahta oturmadan evvel gönül sultanlarının önünde diz çökerek Hakk’a ve halka saltanatlarının en başında bağlılıklarını teyit edeceklerdir. II. Murat tahta geçer geçmez birçok sorun ile karşılaşır. Bizans İmparatoru elinde esir tuttuğu Şehzade Mustafa’yı Osmanlı’da bir iç karışıklığa sebep olmak için serbest bırakır ve destekler. Mustafa, Edirne’ye kadar gelerek tahtın varisi olduğu iddia eder ve bir süre burada başarılı olur. O dönemde beylerbeyleri arasında bir güç dengesi vardır. Hanedan mensupları da ne yazık ki onlar arasında kalır. II. Murat bu dengeleri de alt ederek gösterdiği dirayet neticesinde Bizans gölgesi altındaki Şehzadeyi mağlup ettikten sonra idam eder. Bu hadise tarihe ‘Düzmece Mustafa Olayı’ olarak geçecektir. İlgili hadiseden sonra küçük kardeşi ve sancak beyi olan bir diğer Şehzade Mustafa’da tahtta hak iddia ederek ayaklanır. Nihayetinde akıllı bir siyaset güden II. Murat ‘savaşta her hile mümkündür’ ilkesinden mülhem, Mustafa’nın lalasını para ile kendi safına çeker. Şehzade Mustafa’yı yakalayarak idam eder. Artık tahtta hak iddia edecek kimse kalmayacaktır.

İki Cephede Bitmek Bilmeyen Savaşlar

II. Murat, tahtta hak iddia edenleri ortadan kaldırdıktan sonra ülkenin iç ve dış diğer sorunlarını çözmek için harekete geçer. O tahtta iken Osmanlı, Emir Timur’un devleti olan Timurlulara bağlıdır. Bu bağlılık çok zayıf bir noktaya varmışsa da sembolik olarak bir tabiyet görülür. Yine Timur’un Anadolu’da canlandırdığı beylikler, Osmanlı için bir tehdittir. Şehzadeliğinde İsfendiyaroğulları’ndan Samsun’u alan II. Murat sırasıyla Candaroğulları, Aydın, Menteşe ve Germiyanlı beyliklerine son vererek Orta Anadolu’ya kadar uzanan Türkiye’de hakimiyeti tesis eder. Doğu’da hakimiyet tesis edilse de Batı’da Osmanlı’yı zorlu bir düşman silsilesi bekler. İlk savaş Venedikliler ile başlar. Bugünkü Kosova Arnavutluk hattına kadar yayılır. Venedik ile mücadele hem karada hem denizde sürer. Osmanlılar Macarları kendi safına çekmek istese de Macarlar sonunda Osmanlı karşısında yer alırlar. Venedik’ten Selanik’i alan II. Murat Modon ve Koron’o sefer düzenler. Macarlar’dan da Güvercinlik ve Macar kalelerini aldıktan sonra ateşkese imza atarak tekrar Anadolu’ya yönelir. Dulkadirliler ile ittifak yapan Osmanlı, Selçuklu’nun varisi olduğu iddialarıyla tüm Türkiye hattında hak iddia eden Karamanlılara hücum eder. Nihayetinde Konya ve Beyşehir’i alarak Karamanlılara diz çöktürür.

Cihana Değer Oğlun Kaybı

II. Murat’ın en büyük oğlu Şehzade Alaaddin sonraki evladı ise Şehzade Mehmet’tir. II. Murat’ın büyük oğlu Alaaddin’i tüm evlatlarından çok sevdiği ve onu tahta varis olarak gördüğü tüm kaynaklarca aktarılır. Bir av sırasında attan düşen Şehzade Alaaddin hayatını kaybeder. Bu haber II. Murat’ı acılara gark eder. Gözünün nuru evladı, Hakk’a yürümüştür. Cenazesinde şöyle bir vasiyette bulunur: “Beni yalnızca Alaaddin oğlum ile aynı yere defnedin. Mekanın üstü açık olsun, üzerimize rahmet yağsın.” Sultan derin bir sarsıntı yaşar. Batı hattında çıkmış olan yangını Edirne-Segedin Antlaşması ile söndüren II. Murat, tahttan feragat ederek Bursa’da inzivaya çekilir. Şehzade Mehmet 12 yaşında tahta çıkar. Bunu fırsat bilen Haçlılar, Osmanlı’ya karşı hücuma geçerler. II. Murat büyük ısrarlar sonucunda ordunun başına getirilir. Varna’daki zaferden sonra tahta tekrar geçer. Akabinde vuku bulan II. Kosova’da da Haçlılar bozguna uğratılır. Fatih’in babası olan II. Murat, hastalanarak 48 yaşında vefat eder. Oğlu II. Mehmet’e güçlü bir devlet bırakarak, çok sevdiği büyük oğlu Alaaddin’in yanına defnedilir.


Gökhan Gökçek'ın Yazısı.