Ömer Öztürk

Durdular ite, çakala karşı, Yârin kapısında mısraını içine alan Yedi Güzel Adam şiirinin sahibi ve hâliyle kendisiyle beraber yedi güzel adama ilham kaynağı teşkil eden Cahit Zarifoğlu, 1940 yılında Ankara’da doğdu, 7 Haziran 1987 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Aslen, bir çok meşhur şair çıkartan Kahramanmaraş’lı (başta Hayati Ahmet Efendi, Necip Fazıl Kısakürek, Alaaddin Özdenören ve Rasim Özdenören olmak üzere) olan Zarifoğlu’nun cenazesi uzun yıllar denetçi sıfatıyla çalışmış olduğu İstanbul Radyosu önünden uğurlandı.

Bu adı gibi zarif âdem oğlu, hissiyatı kuvvetli, ölmez ifadelere imzasını atmıştı. Mesela, o diyordu ki: ‘Kardeşim dedim, acılarıma da kardeş olur musun?’ O demek istiyordu ki, kardeşim demek, kardeşlik iddiasında bulunmak kolay, asıl, acılarımı paylaşabiliyor, acılarıma da kardeş olabiliyor musun, o zaman kardeşim olduğunu anlarım.

Günlük, deneme, şiir, roman, gezi, çocuklara masallar olmak üzere pek çok edebî türde eserler veren, şiirlerini seksenli yıllarda Mavera dergisinde yayınlatan Zarifoğlu, Afganistan işgâli ve direnişiyle de yakından alakadar olmuş, bizzat Afganistan’a kadar gitmiş ve bir aşk, bir yürek adamına yakışır bir tarzda ‘Savaş Ritimleri’ adlı kitabını yayınlamıştı. Ne de olsa, o güzel adamların birincisi, hem de bir incisi, inci tanesiydi.

Ölmeden önce uzun ve ıstıraplı bir hastalık devresi geçiren Cahit Zarifoğlu, bir seferinde bir dostuna şöyle dert yanmıştı: ‘Bu bahar yine gelecek, bu kırlar, bu çiçekler yine açacak. Fakat ben olmayacağım. Baharın uyanışını göremeyeceğim.’

Cahit Zarifoğlu belki bir daha baharı göremedi ama kaderin cilvesine bakınız ki, Beylerbeyi’nde Boğaz’ı ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü kuşbakışı gören, harikulade bir tabiî iklimin hüküm sürdüğü Küplüce Mezarlığı’nda uyumak bahtiyarlığına sahip.

Büyük sanatçıların, böylesine güzel adamların alnının silinmez yazısıdır: Öldükten sonra kıymetleri bilinir. Cahit Zarifoğlu da aslî yurduna döndükten sonra büyüdü, büyüdü, yere, göğe sığdırılamaz oldu. Her biri bam telimizi tir tir titreten çağlar-ötesi eserleriyle aramızda yaşamaya devam ediyor.   
                                                           
 


GENÇ'ın Yazısı.