Sürekli bir şeyin peşinde koşmaya motive ediliyoruz. Üniversite sınavı, diploma, unvan, meslek... Fakat hangisine dair bir mesafe kat edersek edelim, hangisini yaşarsak yaşayalım sonunda hiç yaşamamışız gibi, bir müddet sonra yok oluyor sanki. Nedir bu koşunun, telaşın, günü gelince aşılan bu hayat basamaklarının anlamı?

İnsan bu dünyada bir yolcudur. Yolculuğun şanı da uzun süre bir yerde sabit kalmak değil arada durup dinlense de devamlı bir yerden bir yere yolculuk halinde olmaktır. Dünyada vardığımız ve varacağımız bütün duraklar birer dinlenme tesisidir. Hiçbiri menzil değildir, hiç birini menzil olarak görmemek lazımdır. Dünyanın hiç bir yerinde yolcular dinlenme tesisine yerleşmezler. Yol ne kadar uzun sürdü, çok zor oldu, yeter artık ben bu dinlenme tesisinde kalacağım demezler. Dolayısıyla biz de diyemeyiz. Yolun zorluğu bazen dinlenme tesisine bir an önce varmayı arzulatabilir. Bunda bir gariplik yok. Ancak dinlenmeyi yerleşmek ve sabitlenmek olarak görmek garip olur. Bütün bu yolculuğumuzun anlamı da menzil yerimize yolu incitmeden, yolcuları incitmeden, gücümüzün yettiği en iyi ve en çok güzellikleri biriktirmiş olarak varmaktır.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.