Size de öyle geliyor mu bilmiyorum ama Instagram’da kısa yoldan fenomen olmanın ve merkezi yerlerde kafe açmayınca mecburen müşteri çekmenin yolu kitapları nesneleştirmek geçiyor gibi artık. Güzel kapaklı bir kitapla (tercihen Kafka, Sabahattin Ali, Halil Cibran vs) onun ayrılmaz parçası bir kahve ve mümkünse biraz mum ışığı, not defteri, pencere önü, cicili kalemlerin falan göründüğü fotoğraflarla dolu instagram hesabı sizi kısa sürede on binlerce takipçiye ulaştırabilir. Tabii afilli cümleleri ihmal etmemek şartıyla.

Diğer taraftan masalara ilgili ilgisiz yerleştirilmiş kitapların olduğu bir kafe, birkaç tane kitap rafı da yaptı mı kitap-kafeye dönüşeceğini zannediyor. Masadaki tuzluk, peçetelik gibi bir nesneye dönüşüveriyor kitaplar. Keşke o kafeler sayesinde insanlar daha güzel kitaplarla tanışsa, okuma olanakları artsa ama pek de öyle olmuyor. Instragirl’lerin yaptığı da aynı şekilde kitapları araçsallaştırmaktan öte anlamlı bir dünyaya geçmiyor. Halbuki kitap neydi? Emekti, fikirdi, bilgiydi. Daha da önemlisi irfandı... Kim bilir, belki bu nesneleştirme çabaları hayırlı sonuçlar doğurur.

Yusuf Temizcan'ın Yazısı.