Ümmeti Birleştiren Lider: Hasan El Benna
Necibe Bayrak
Her zaman hayırla yâd ettiğimiz İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan El Benna`nın torunu Abdulbaseet El Benna ile özel bir röportaj yaptık. Kıymetli hocamız 6 October Üniversitesi`nden mezun olmuş ve pediatri uzmanlığını El Ezher`de almıştır. Şu an Sağlık Bilimleri Üniversitesi`nde anatomi öğretim görevlisi.
Hasan El Benna hepimizin örnek aldığı eşsiz bir lider.. Onu bu kadar özel kılan şey nedir? Kendisini nasıl yetiştirmişti? Bize onun hayat hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Hasan El Benna`nın karakterinin şekillenmesinde ailesinin çok büyük bir rolü vardır. İnsan yetiştirmek konusunda ailenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden onu anlatmaya ailesinden başlayayım.
Hasan El Benna`nın babası El Ezher`den mezun olmuş çok kıymetli bir hadis alimidir. Saat tamirciliği ile uğraştığı için lakabı Saati`dir. Annesi ise müşvik bir ev hanımıdır. Çocuklarını her anlamda en iyi şekilde yetiştirmek için çok emek vermiştir.
Hasan El Benna, 14 Ekim 1906`da Mısır`ın Buhayre vilayetine bağlı Mahmudiye kasabasında doğmuştur. Çocukluğunu ve gençliğini Mısır`ın farklı yerlerinde geçirdikten sonra Mısır ve İslam dünyasının içine düştüğü durum hakkında belli bir hükme varma imkanı bulmuştur.
Hasan El Benna çocukluğundan beri farklıymış, lidermiş. Her zaman İslam`ı ve ümmeti düşünürmüş. Kendisini tüm insanlardan sorumlu hissedermiş. Her insan için en iyisini ister, herkesin İslam`ı en güzel şekilde yaşaması için çalışırmış. Küçücük bir çocukken bile ahlakını güzelleştirmek için çabalarmış. Arkadaşlarıyla şöyle bir anlaşma yapmış: Ağzından kötü bir kelime kaçıran kişi para cezası verecek. Biriken paralar ise fakirlere dağıtılacak.
Yine o yaşlarda arkadaşları ile toplanıp konuşmuşlar. ”Etrafımızdaki bazı insanların hatalarını, günahlarını görüyoruz bunun için neler yapabiliriz?” diye düşünmüşler. ”Yaşımız küçük, bu kişileri bizzat uyarırsak hürmetsizlik olur, hoş olmaz.” demişler. Bunun üzerine muazzam bir yöntem geliştirmişler. Yanlış hareketine şahit oldukları kişilere teker teker mektup yazmışlar. Bu mektuplarda çok nazik, naif ve olgun bir dil kullanmışlar. Oluşturdukları bu topluluğa Ahlak`ul Hamid ismini vermişler.
Hasan El Benna çevresindeki ve dünyadaki insanlara karşı çok ilgili biriydi. İhvân-ı Müslimîn toplantıları olduğu zaman erken gelen kişileri yanına çağırıp hepsiyle teker teker tanışıp sohbet edermiş. Dernekteki herkesin kaydını tutar, bilgilerini not alır ve hepsine çok kıymet verirmiş.
Kalbinde tüm insanlara karşı engin bir sevgi vardı. Kimseyi hor görmez, merhameti herkesi kuşatırdı. Yazları farklı şehirlere seyahate çıkardı. Bu seyahatlerin birinde tanıştığı bir aktörle sohbet etmiş. Aktörün eşi Hristiyanmış. Hasan El Benna`nın sohbetleri vesilesiyle aktörün eşi Müslüman olmuş.
Hasan El Benna, Arapça üzerinde çok çalışmıştı. İlim öğrenmeyi gerçekten seviyordu. Geniş bir kütüphanesi vardı ve kitaplarını özenle okuyup üzerlerine notlar alırdı. İlim adamı olmasının yanında özel hayatında da eşsiz biriydi. Çocuklarının her meselesi ile bizzat ilgilenmiş her bir çocuğu için bir dosya tutmuştur. O dosyalarda çocuğuyla ilgili her tür belgeyi, kaydı saklamış ve onlarla yakından ilgilenmiştir. Hasan El Benna çok anlayışlı bir eşti. Bazı akşamlar evlerine misafir geldiği zaman hanımı uyuyorsa onu kaldırmaz yemeği kendi hazırlarmış. Çok yumuşak huyluydu. Sinirlendiği, bağırdığı pek görülmemiştir. Tasavvufi yönü çok kuvvetliydi. “Ezher`in ilim gücü, tasavvufun manevi ve Müslümanların amelî gücü bir araya gelse, ümmetin içine düştüğü bu girdaptan sağ salim kurtulması kaçınılmaz olurdu.” demiştir.
İhvan-ı Müslimîn nasıl kurulmuştur, Mısır`da ve tüm dünyada nasıl yayılmıştır?
Hasan El Benna insanları İslam’a davet ederken kafelere ve mescitlere giderdi. Farklı mekanlarda insanlarla sohbet edip İslam’ın güzelliğinden bahsederdi. 22 yaşındayken 20. asrın en kapsamlı hareketi olan İhvân-ı Müslimîn’i kurmuştur. Beş kişiyle yola çıktıkları bu yolda niyetlerinin temizliği ve gayretleri hürmetine Allah çalışmalarını bereketlendirmiş ve bu güzide topluluk tüm dünyaya yayılmıştır.
Hasan El Benna, ümmetin başıboş olduğu bir dönemde Allah’a iman eden herkesi bir çatı altında toplamayı hedeflemiştir. İhvân-ı Müslimîn, halifeliğin kaldırılmasından hemen sonra kurulmuştur.
Bu topluluk, çok yönlü bir hareket başlatmıştır. Siyaset, teknoloji, askeriye, sanayi, fikir, düşünce ve tasavvufla ilgilenmişlerdir. İslam’ı ve hayatı parçalara bölmeye karşı çıkmışlar, “İslam bir bütündür ve bizim bütün işlerimiz Allah’a göredir” diyerek her alanda aktif çalışmalar yürütmüşlerdir. Müslümanların Kur’an etrafında kümelendiği, dünya ve ahireti aynı anda elde etmek isteyen insanların kurduğu bu hareket 1926’dan beri hedef tahtası olmuştur.
Hasan el-Benna davet çabalarından vazgeçmemişti. Bir yıl boyunca yine camilerde, kahvehanelerde konuşmalar yapmış ve çok sayıda insanın etrafına toplanmasını sağlamıştır. Nihayet Mart 1928’de evinde buluşan bir grup insanla İslam davası için yaşamaya ve ölmeye yemin ederek İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının temellerini atmıştır.
İhvân-ı Müslimîn aynı zamanda iktisadî, içtimaî ve siyasî alanlardaki faaliyetlere önem vermiş, eğitim alanında İslam kültürünün öğretildiği en önemli merkezlerden olan El-Ezher’in ıslah edilmesini, okullarda ve üniversitelerdeki ders programlarının yeniden düzenlenmesini önermiştir. Bu arada anayasayı ve parlamenter sistemi bazı şerhlerle kabul ettiğini açıklayarak ümmeti bölmekte olan particiliğin ve bütün siyasî partilerin kaldırılmasını savunmuş, yabancıların kültürel, siyasî ve ekonomik baskılarından kurtulmak yolunda çaba harcamıştır. Ayrıca bütün Arap ve İslam ülkelerinin tam bağımsızlığa kavuşması ve başka ülkelerde yaşayan Müslümanlara azınlık haklarının tanınması için çalışmıştır. Filistin’de İngiliz manda yönetimine karşı sürdürülen mücadeleye destek olan İhvân-ı Müslimîn, 1937 yılında İngiltere tarafından teklif edilen Filistin’in taksim tezini reddetmiştir. Diğer taraftan İslâm dünyasının meseleleriyle de yakından ilgilenmiş, Mısır dışındaki Müslümanların meselelerine eğilip onlara çeşitli konularda destek vermiştir.
İhvân-ı Müslimîn 1930’lu yılların ortalarından itibaren Mısır dışında Suriye, Sudan, Ürdün, Kuveyt, Yemen, Pakistan, Kuzey ve Orta Afrika ile Avrupa’nın bazı ülkelerinde şube açtığı gibi buralarda farklı isimler altında çeşitli örgütlerin ortaya çıkmasında da büyük bir rol oynamıştır.
Her ay El Şihab diye bir dergi çıkarırlardı. Nerede bir yanlışlık olsa İhvân-ı Müslimîn oraya müdahale ederdi. Hasan El Benna insanları yetiştirmek için çeşitli ülkelere gönderirdi. Davet usulü Resulullah’ın usulüne çok benziyordu. Ondaki bu güç fark edilince 42 yaşında şehit edildi.
Hasan El Benna`yı daha iyi tanımamız için biz gençlere ne önerirsiniz?
Hasan El Benna’nın risalelerini okuyabilirsiniz. Bu risâleler, onun temel fikirleri çerçevesinde İhvan-ı Müslimîn teşkilâtının gaye, metot ve hedefleriyle ilgili tespitlerini açıkladığı yazılardır. Hasan El Benna’nın hâtıra, risâle, makale, hutbe ve dualarını, ayrıca kendisi ve İhvân-ı Müslimîn hakkındaki bilgi ve değerlendirmeleri ihtiva eden eser, Hasan Karakaya ve Hasan Fehmi Ulus tarafından Türkçe’ye çevrilerek on dört cilt halinde neşredilmiştir (Risâleler, İstanbul 1991). Külliyatın daha önce Ramazan Nazlı tarafından yapılan bir tercümesi daha vardır. (Şehit Hasan el-Bennâ’nın Hayatı ve Risaleleri, İstanbul 1978).
Bizimle bu bilgileri paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. İnşallah bu vesileyle onu daha iyi tanıyıp kendimize örnek alabiliriz.
GENÇ'ın Yazısı.