Yakın zamanda Türkiye’nin Barış Pınarı harekatına yönelik dünyadan çıkan parazitlere -sözde- Filistin’i de ekledi bazı medyacılar. Filistin devleti bunu defaatle yalanlasa da akılda kalan ne oldu?

Araplar hain oldu... “Biz Filistin için o kadar şey yaptık, kan verdik ama adamlar bizi yine sattı” oldu. Düşünsene, bunun bir iddia olduğu ortaya çıktı ve yalanlandı ama sokağa çıkıp sorun, hâlâ inanıyor insanlar.

Tabii burada şunu söyleyebilirsiniz: Diğer birçok Arap ülkesi Türkiye aleyhine duruşlarına devam ediyor; hatta Amerika’nın, İsrail’in açıklamalarını takip eden bir siyasi anlayış izliyorlar...

Onlar Hem Celladına Hem de Paraya Aşık

Evet, maalesef. Biz de diyoruz ki “Onlar hem celladına hem de paraya aşık.” Ama unutmamak gerekir ki dünyadaki birçok Arap ülkesinde durum devlet-halk ayrılığı üzerine. Yani hayatı boyunca bir tane Arap ülkesine gitmeyip Facebook’tan oraya buraya sallayanlara değil sözümüz ama inanın devlet idaresiyle halkın görüşü bambaşka. Ortadoğu’da Türkiye çok seviliyor.

“Aselsan İsrail’e Satıldı”

Güçler ayrılığı ilkesine binaen; yasama, yargı ve yürütmenin yanında dördüncü güç olarak kabul edilen medyanın ne büyük bir güç ve silah olduğunu anlayan anladı da, Üsküdar’ı çoktan geçti. Yıllar önce Ekşi Sözlüğe makara olsun diye “Aselsan İsrail’e satıldı” entrysi girip ulusalcı haber sitelerine haber yaptıran gençler kim bilir ne çok kahkaha attılar yaptıkları şakanın haber olduğunu görünce: Bir de haberi okuyup, inanıp, paylaşanları görseler...

Evliliğin şovu, Yemeğin Şovu ve Haberin Şovu…

Son dönemde sadece habercilik değil; birçok alan ekranın büyüsü ve reyting almanın temel başarı göstergesi olması yüzünden şova dönüştü. Yemeklerle yapılan saçma şovlar, evlilik programları, ilginç sosyal deneyler derken medyanın ve haberciliğin de bundan nasiplenmesi kaçınılmaz oldu.

Haberci, toplumun özeti; bir kanaat önderi gibi bilgi aktarıcısı, hatta öğretmeniydi. Ancak bu şov haberciliği diyebileceğimiz üslup yüzünden Türkiye’de en az güvenilen meslek grubu gazeteciler oldu. Ben bu zamana kadar ne mehter verdim, ne de yalan haber yayınladım. Sorarım size, benim günahım ne?


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.