Geçtiğimiz ay Twitter’a bir video düştü: Atakan Kayalar isminde 10 yaşındaki bir çocuk, bir kitap mağazasında kitaplara bakıyor; Aristoteles, Zygmunt Bauman gibi isimlerden bahsediyor ve videosunu çeken kişiye sanki 10 yaşında değil de 40 yaşında bir yetişkin gibi tavırlar sergiliyor, aforizmalar geliştiriyordu.

Tabii video önce sosyal medyada, ardından tüm Türkiye’de gündeme oturdu. “Dahi Çocuk Atakan” başlıklarının ardından Atakan’ın neredeyse çıkmadığı TV programı, kendisiyle görüşmeyen siyasi, yorum yapmayan “uzman” kalmadı.

Atakan’ın ailesiyle birlikte olan görüntüleri ise çok daha ilginç. 10 yaşındaki çocuğumuzun annesi konuşurken, “Tamam yeter, seni şöyle alalım” demesi ve annesinin mahcubiyetle kenara çekilmesi; yine annesi konuşurken çok rencide edici hareketler yapması, babasının sözünü kesmesi vesaire… Yine ilginç bir hatırlatma da yapalım sonra sadede gelelim: Atakan Kayalar daha önce YouTube için de videolar çekmiş; ailesi de videolarda hazır bulunmuş. 10 yaşındaki yavrucuğumuz nedense piyasaya çok hızlı girmiş…

Kimilerine göre tüm bunlar; gariban anne-baba figürü, çocuğun ukala ve şımarık tavırları ve tabii ki ayda 50 kitap olması bir kurgu. Medya için iyi bir PR ve malzeme. Kimilerine göre Atakan bir dahi ve doğru yönlendirilirse ülkemiz bir deha kazanmış olacak.

İmdi, gelelim sadede: Meselenin özünde bir “yeni neslin farklı olduğu” tezi var. Oysa, insan değişmez, şartlar değişir, imtihan hep aynı. Atakan da bu anlamda yeni biri veya yeni bir “sürüm” falan değil. 2-3 videoyla bir çocuğu dahi yapan da medya, siyasetinden kelli felli eğitim kurumlarını çocuğun ayağına getiren de medya.

Atakan için tek temennimiz de çocuk olarak yaşayabileceği; çocuk olduğunu bilen insanlar tarafından daha fazla suiistimal edilmeyeceği bir gelecek…


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.