Kaçış Rampası`nın yeni bölümü yayında.

 
3 aydır Corona denilen virüsün bize kadar ulaşan senaryosunu izliyoruz. ‘’Aslında rakamlar çok yüksekmiş, Çin’de 1 milyon kişi ölmüş, İran perişanmış’’ söylentileri arasında sonunda virüs bize de ulaştı. Tespit edilen vaka sayısı da 1. Farkında değilsiniz ama aslında 3 aydır size efsane bir iletişimle PR yapılıyor ve hastalık da biyolojik olmaktan çok viral etkisiyle konuşuluyor. Gelin o halde biraz bunu detaylandıralım.
 
Uzmanların ‘’gripten çok da farkı yok’’ açıklamalarına rağmen yapılan konumlandırma zihninize öyle bir baskı uyguluyor ki kendinizi yine de maske takarken ya da dezenfektan kullanırken buluyorsunuz. Bugüne kadar Corona’dan ölen sayısı 4000 civarı. Bu öyle büyük bir rakam filan değil. Sadece 2015’te 1,3 milyon insan ishalden ölmüş. 5 yaşından önce her yıl 500 bin civarında çocuk ishalden hayatını kaybediyor. Ama kimseye bunun iletişimi yapılmadığı için ishal dikkate alınmayan basit bir hastalık olarak görülüyor. Biz bu senaryonun benzerini kuş gribi, domuz gribi ve ebola virüsünde de gördük, yaşadık. Ama Corona’nın iletişimi bunların hepsinden daha fazla yapıldı. Ve neyle eşlendi?
 
Maskeyle, karantina kıyafetleriyle…
 
Şu an kontrol altına alınmış sadece 1 vaka olmasına rağmen 11 Mart sabahına uyanan vatandaşlarımız öyle bir hisse kapıldı ki her gün bindikleri metrobüs o gün Corona’nın evi olmuştu. Her yer bakteri doluydu ve pisti. Maskeler takılmaya başlanmıştı. Oysa uzmanlar maskenin hiçbir işe yaramayacağını söylemişti. Yani şu maskeyle metrobüse bindiğinde kenarlardan soluduğun hava metrobüsün dışından gelmiyor  Bu kadar saçma. Bu maske ancak, senden dışarıyı bir ölçüde koruyabilir. Açıklamalar yapılıp yayınlanmaya başladı, Corona’dan nasıl korunuruz? Cevap, ellerinizi sık sık yıkayarak. Yani her gün yapman gereken hareketi söylüyordu aslında ama öyle büyütüldü ki sanki bulunmaz bir panzehir bulundu da açıklanıyor. 
 
Ama karşı koyamıyorsunuz işte. Çünkü algı denilen güç böyle bir şey. Size ertesi gün sürekli yaşadığınız tüm şehri pislik içinde hissettirebilir. Maske aldırır size, dezenfektan kullandırır. Otobüste tutacakları eldivenle tutturur. Yarın öbür gün aşısı çıkar vurulursunuz, farklı bir önleyici çıkar alırsınız, alacaksınız. Abdullah Çiftçi Hoca’nın iddiası insanlara bu sebeple biyolojik çip takacakları yönünde. Çok mu ütopik, belki şimdilik ama mümkün. Bunu şu an bilemiyoruz. 
 
Yani değerli kardeşlerim, bu virüsün viral etkisi biyolojik etkisinin milyonlarca katı büyüklüğünde. Sadece şununla 3 ayda gerçekleşen olaylara bakın. Çin’in ihracatı durma noktasına geldi, insanlar evlerine hapsedildi, turizm çok büyük bir kırılma yaşıyor, yaşayacak. Medikal ürünler sektörü patlama halinde, 5 liralık maske 50 lira oldu. İnsanlar marketleri yine talan etti, makarna depoladı. Be hey kardeşim, o duruma gelsek aldığın 5 paket makarna mı seni kurtaracak? Zaten bitmiş oluruz öyle bir durumda. Sen evinde makarna mı pişireceksin 
 
Vesselam, teknoloji 1.0 çağı viral bir virüsle deneniyor. Tüm dünyanın teknoloji ve iletişimle kontrol edilebileceği tezi gerçekleşiyor. Önleminizi alın ama kendinizi de fazla kaptırmayın. İnsanın eceli, öleceği yaşı Kader-i Mutlak’tır; değişmez.
 
O zaman hepiniz bu aleme hoş geldiniz.


GENÇ'ın Yazısı.