Caner Acar

Ekonomi her daim bir sayısal bilimler gibi görülmüş ve hep bu açıdan yaklaşılmıştır. Özellikle takip ettiğim gündemde 2018 yılında yaşadığımız kur atağı krizinde sosyal medyada birçok insan yine ekonomiyi bu şekliyle ele alarak olaya sadece bir ithalât ve ihracat olayı olarak bakmıştır. Elbette  ithalat ve ihracatın ekonomimiz için önemini kabul ediyorum ancak şu an değinmek istediğim nokta gereği bu konuyu daha sonra tekrar dönmek üzere kenara koyuyorum.
Şu anda hala sürmekte olan bir dolarizasyon problemimiz olduğu ve bunun sürekli olarak devletimizin ve milletimizin maddi anlamda belini büktüğü gerçeğiyle yüz yüzeyiz bu noktada bu gerçeği görmek ve kabul etmek bize sorunu anlamak ve çözüm üretmek için çok daha fazla yardımcı olacaktır.
 
Sürekli olarak karşılaşmış olduğumuz güncel sözler hep şu şekilde olur; "Dolar psikolojik seviye olan beşi aştı, altıyı aştı şimdi ne olacak? Enflasyon verisi dolara ne yön verecek, direnç noktası kırılırsa ne olur?" Evet, bunların belli ölçüde doğrulunu kabul etmekle birlikte şimdi şöyle bir varsayımda bulunalım. Örneğin; dünyanın önemli kredi derecelendirme kuruluşlarından olan Fitch Raiting çıksın ve Türkiye’nin kredi notunu iki tık yükseltsin ve ardından "Türkiye’nin son dönemlerdeki veri akışı pozitif yönlü olmakla birlikte faiz indirimleri ekonomiye çok olumlu yönde etki etmiş ve yıl sonunda hedeflenen 5 seviyesindeki büyüme rakamı ve 8.5 değerindeki enflasyon hedefine ulaşılacağı yönünde sinyaller vermektedir." diye bir açıklama yapsın. Evet, sonuç çok net olur. Bir anda dolarda aşağı yönlü bir hareketlenme, borsada ise ciddi bir yükseliş trendi oluşacaktır.
 
Şimdi, bu haber akışının birkaç hafta boyunca sürekli olarak çeşitli kaynaklardan aktığını ve sosyal medyada da sürekli olarak gelişen Türkiye ekonomisinden bahsedildiğini varsayalım. Sonuç çok net; kurda sürekli bir düşüş hızla değerlenen bir Türk Lirası ve sürekli yükselen bir borsa endeksi ile karşılaşırız. Peki nerede ihracat nerede cari fazla nerede üretim patlaması? İşte bunlar olmadan liranın değerinin nasıl artırılacağına basit bir örnek. Tabii ki bu durum ülkemize aşırı döviz girişi, borsada işlem gören büyük şirketlerimize kaynak girişi sağlayarak hem ülkemizin kredi hacminde ciddi bir artı hem üretimde artış hem de kurdaki düşüş enflasyonu destekleyerek ülkemizin hedeflerine ulaşmasında önemli bir etken olacaktır. Ancak bu durum, bu noktada kalmayacak ve yurtiçi yerleşiklerin sürekli olarak paralarını bağladıkları dolardan da çıkış yapmalarını ve bu da liranın değer kazanımının hızlanmasını ve faizlerin bu durum karşısında daha hızlı bir biçimde düşmesini sağlayacaktır.
 
Bu örnekte göstermek istediğim nokta ise; ekonominin sadece bir sayısal bilim gibi ele alınmaması gerektiği, onun yerine büyük ölçüde sosyal bir olay olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerektiğidir. Tabii ki bu durum dünyamızda çeşitli kesimlerce ,özelliklede medya ve kamuoyunu aydınlatmak için var olan noktaları elinde tutan kesimlerce, çok farklı amaçlar için kullanımı mümkün kılar noktada olmakta ve 2018 krizinin tetikleyicisi olan rahip Brunson olayında da anlayabiliriz. Bu noktada şu soruyu sormak istiyorum: Bu olay yaşandığında dolar Türk lirası paritesi yedileri gördüğünde Türkiye bir gecede büyük bir ithalata imza attı da bizim mi haberimiz yok yoksa tekrar düşüp beşe indiğinde büyük bir ihracat yaptık bir gecede yine bizim mi haberimiz yok? Elbette bu olmadı sosyolojiyi iyi yöneten Amerika Birleşik Devletleri ve başkanı Donald Trump süreci iyi analiz ederek bize karşı bir toplumsal psikolojiyi yönetmek açısından bir savaş başlatmış yaptırım, ambargo gibi  tehditlerle ekonominin sarsılması ve yatırımcıların Türkiye’den bir gecede çıkmasını sağlamıştır.
 
İşte bu durum ekonomi, sosyoloji ve politika üçgenindeki önemli bağlantıları ve süreçteki psikoloji yönetiminin nasıl sonuçlar doğuracağı yönünde bize çok iyi bir örnek olmakta. Ekonominin sayısal bir yönünün olduğu kadar çok büyük bir sosyolojik yönünün olduğu ve bunun çeşitli kesimlere devletler üzerinde kontrol ve baskı kurmak amacı ile ne şekilde kullanıldığını ortaya koymaktadır.


GENÇ'ın Yazısı.