Koronavirüs Bize Neyi Hatırlatmalı?
Site Özel
33977 okunma
Esra Arslan
Covid19... Halk arasında bilindiği adıyla koronavirüs. Nedir bu koronavirüs ve hayatımızda ne gibi değerlerin tekrar hatırlatılmasını sağladı bizlere ya da unuttuğumuz neleri tekrar gün yüzüne çıkardı?
Toplumun temel direği, toplumu ayakta tutan ve topluluk içerisinde yaşamamızı sağlayan unsur; değerlerimizdir. Değerlerimiz bizlere insan olma, insani vasfımıza göre davranma karakterini kazandırır. Doğumdan ölüme kadar ki geçen süreçte sürekli toplum içerisinde maruz kaldığımız düzen sağlayıcı temel direktir. Peki değerlerimiz ne oldu da sonsuz ölçüde bir değişime uğradı? Tabii ki değişegelen yaşam standartları, insanların yaşam savaşları değerleri bir nebze geride tutmayı maalesef ki başarmıştır. Değerlerimizin önüne ekonomiyi alarak ve her şeyi o ekonomik vasıflara göre düzenleyerek değerlerin tozlu raflara kaldırılmasına neden olunmuştur. Bizler hayatta kalma savaşı verirken dengeyi sağlayamayıp her daim birini diğerinin önünde tutan fâni varlıklarız. Pek tabii, değerlerimiz bu kadar yozlaşmışken toplumun nasıl ayakta kaldığı sorusu gelmektedir akıllara. Toplumun değerleri yok olmamıştır günümüze baktığımızda fakat ne yazık ki yönü değiştirilmiştir. Manevi değerlerin yerine maddi değerler konulmuştur. Bizler ekonominin hakim olduğu evrende ekonomiye oranla değerlerimizin yönünü belirlemişizdir.
Şimdi koronavirüs bize değerlerimizi hangi yönlerden hatırlattı ya da neleri unutmuştuk o tozlu raflarda da nasıl gün yüzüne çıkardık onu değerlendirelim. Koronavirüs hayatımızda bizlere tekrar birlik olma gücünü gösterdi. Kendinden önce bir başkasını düşünerek yaşamayı hatırlattı. Bir bakıma empati yeteneğimizi tekrar arşivden gün yüzüne çıkardı, her ne kadar herkes ağzında sakız niyetinde kullansa da empati kavramını, hemen kavranacak bir durum olmadığını bireyin kendi iç yaşantısına dönerek anlayabileceği gün yüzü gibi ortada açık olduğunu bireyin kendisi de iç dünyasında gayet farkındadır. Fakat öyle normal bir kelime olmuş ki hayatımızda empati, altındaki boşluğu farketmeden ya da farkettirmemeye çalışarak hemen her alanda kullanma çabasına girmekteyiz. Empati kurma, öylece karşıdakini "Evet seni anlıyorum, senin durumuna saygı gösterebilirim." demek değildir. Empati yapabilmen için öncelikle o durumu yaşamış, aynı şartlardan geçmiş, aynı duyguları harfiyen hissetmiş olman gerekir ki empati kurmayı sağlamış olabilesin. İnsan aynı durumu yaşamadan da karşısındakini anlayabilir diye düşünebiliriz ama işin gerçek yüzüne bakarsak hiçbir varlık, acısını duymadığı bir şeyi kolaylıkla hissedemez, yaşamadığımız şeylerin gerçekliğini kavramakta güçlük çekeriz. Genellikle söylentiler halinde daracık hayal dünyamızda kalır. İşte şu anki koronavirüs bize hep beraber aynı duyguları yaşatarak aynı hisler içerisinde bulunmamızı sağlayarak hepimizin empati kurma davranışını tozlu raflardan indirmiştir.
Modern dünyada büründüğümüz bencillik hâli, şimdi kendimizden önce bir başkasını düşünerek kedimizi koruyabileceğimiz durumunu bizlere öğretmektedir. Hayatta her şerrin arkasında mutlaka bir hayrın da bulunduğunu bu durumda tasdik edebiliriz. Yaşam bir dengedir ve var olan bütün nesnelerin, bütün yaradılışların evrende yaşamını idame ettireceği bir dengesi de bulunmaktadır. O zaman şunu söyleyebilir miyiz? İyiliğin dengede kalabilmesi için kötülüğün de mevcut olması lazım. "Peki virüs hayatımızda korkutucu, düzenimizi sekteye uğratan bir kavram olarak yer aldı. Bunun ne gibi bir iyi yönü olabilir dengede olabilmesi için?" dersek, o zaman işte insanoğlunun büründüğü bencilliğini empati ile dengelemek için hayatlarımızda kendine yer edindi olarak da bakmamıza olanak sağlanacaktır.
Her şey kendinin bir başka yüzüdür, hiçbir şey tek bir görünümde olamaz…
GENÇ'ın Yazısı.