Aslında attığımız bu başlık çok daha genel bir duruma işaret ediyor. Sadece Ramazan’da değil, hiçbir zaman fitne dağıtmamamız lazım ancak;

Karantina günlerinde dahi halkı yanlış bilgiye maruz bırakmaktan bir türlü vazgeçmeyen bir medya ortamımız var. Söylentiler, kaynaksız paylaşımlar, komedi filmlerinde bile absürt kabul edilebilecek haberler yine eksik olmadı.

Çin’in Türkiye’ye ücretsiz virüs tanı kiti yolladığı; bunun ücretsiz olmasındaki nedenin de yıllar önce Cumhuriyetin ilk döneminde Türkiye’nin Çin’e karşılıksız yardım etmesi gösterilmişti. Kitlerin yollayan Çin, “Bunların ücretini siz yıllar önce ödediniz” demeyi de ihmal etmemişti üstelik.

Bir basın toplantısında kameraların karşısına geçip Koronavirüsle alakalı güncel durumumuzu paylaşan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya şaka gibi, inanılır gibi olmayarak bu soru soruldu, biliyor musunuz? “Çin kitlerden para almadı mı?” dendi. Bakan Bey de sabırlı bir şekilde bunun gerçek olmadığını, ücretlerin ödendiğini söyledi. Ancak hâlâ bile bu yanlış haber paylaşımlarını yapan milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenler bu hatadan dönmedi, özür dilemedi, sosyal medyadaki paylaşımlarını silmedi. (Açıp bakabilirsiniz, hâlâ bile...)

Çok ciddi bir ahlaki erozyon yaşıyoruz. Özellikle bahsettiğimiz gibi medyada...

Madem bu kadar sorundan bahsettik yine, Koronavirüs gündemine dair çok kısa da olsa bazı tavsiyelerimiz olacak:

Felaket içerikleri paylaşan hesaplardan uzak durmanızı,

Gereksiz tartışmalardan kaçınmanızı,

Alanında uzman isimleri takip etmenizi,

Karşılaştığınız şüpheli bilgileri teyit etmenizi ve direkt inanmamanızı; direkt paylaşmamanızı,

Çocuklarınızı da bilgilendirmenizi ve korumanızı,

Ve aslında en önemlisi “başka konulara odaklanmanızı” söylemek isteriz. Zira, sosyal medyada olumsuz haber/paylaşım ve yorum okumanın kaygıyı artırdığını unutmayın. Dolayısıyla farklı alanları takip etmeye, çevrenizdekilerle farklı konular hakkında konuşmaya odaklanmak bize nefes aldıracaktır.

Salih Yüzgenç'ın Yazısı.