Yerli Yazarlardan Daha Fazla Tiyatro Metni Bekliyoruz
Türkçenin büyük üstadları, eski zaman ediplerimiz çok üretken olmanın yanında, her türde eser verme hususunda da bilhassa cömertlermiş. Hem köşe yazarı hem romancı hem şair hem tiyatro yazarı hem mizah yazarı hem dergici hem polemikçi olmuşlar, pek çok şeyi aynı anda yapmışlar ve bununla beraber çıtayı da koruyabilmişler. Çoğunun esas geçim kaynağı da yazarlık olmamış.
İçinde yaşadığımız dönem uzmanlık dönemi tabii. Herkes bir alanla ilgilensin ve onun üstadı olsun tavsiyesi ağır basıyor. Hal böyle olunca roman yazarı köşe yazarlığına, mizah yazarı şairlik işine pek girmiyor. Girerse hayırdır deniliyor. Diğer taraftan tiyatro metinleriyle yerli yazarlarımız neredeyse hiç ilgilenmiyor. Hem devlet / şehir tiyatrolarında hem de özel tiyatrolarda yabancı metinler daha çok sahneleniyor. Gönül arzu ederdi ki yetenekli yazarlarımızın birçoğu tiyatro alanında da iyi eserler versin. Gelgelelim gönlün arzu ettiği başka, gerçeklik başka. O metinler yazılsa nasıl sahnelenecek, o da apayrı bir dert. Adamlar Necip Fazıl’a, Mustafa Kutlu’ya tahammül edemiyorlar. Biz yine de yerli ve yetenekli yazarların tiyatroya ilgi duymasının elzem olduğunu hatırlatalım da balık bilmezse...
Yusuf Temizcan'ın Yazısı.