Rodos; Türkiye’nin sahillerine 19 km uzakta iken Yunanistan’a 400 km mesafede olan bir adadır. Bu ada 1522-1912 yılları arasında Osmanlı Devleti hakimiyeti altında kalır. Rodos adası asırlar boyunca Akdeniz’deki ticaretin ve güvenliğin önemli merkezlerinden birisi olur. Bilhassa sahip olduğu stratejik konum ile beraber bir kısmı verimli olan topraklarından dolayı Rodos, daima cazibe merkezi olmuştur. Müslümanlar tarafından ilk olarak Abbasiler tarafından fethedilen Rodos, daha sonra elden çıkar. Harun Reşid döneminde tekrar fethedilse de güvenlikten kaynaklı sebeplerin etkisiyle adada büyük bir tahribat gerçekleşir. Ancak Bizans idaresi adayı yeniden imar etmeyi ve Müslümanlara karşı kullanmayı başarır. Adanın büyük surlarla çevrilmesinden sonra Avrupa’nın soylu sınıfında yer alan ve ticaretle uğraşan ailelerinin evlatlarından ve efradından oluşan Saint Jean Şövalyeleri burayı bir üs haline getirirler. Amaçları; Akdeniz’deki ticareti kontrol altına aldıktan sonra Müslümanların limanlarını, gemilerini yağmalamak ve Müslümanlar aleyhine genişlemektir. Bu sebeplerden dolayı Rodos’un fethi, Akdeniz’de mutlak hakimiyet kurmak isteyen Osmanlı Devleti için kaçınılmaz bir hal alır.

Rodos’ta Osmanlı Hakimiyeti

Yavuz Sultan Selim’in Arap yarımadasındaki hakimiyeti tesis etmesinden sonra bu topraklar ile beraber Akdeniz’in güvenliği için Rodos, çok daha stratejik bir öneme sahip olur. Bunun farkında olan Kanuni Sultan Süleyman tahta çıkışının ikinci senesinde Rodos’a sefer kararı alır. Haziran ayında başlayan sefer, Rodos adası etrafındaki irili ufaklı adaların da fethedilmesiyle 1522 Aralık ayında nihayete erer. Kanuni burayı fethedince Şövalyelere ve halka istedikleri yere gitme serbestiyeti tanır. Civardaki adaların da gelirlerini bağladığı bir vakıf kurarak Rodos’un gelişmesi için çaba sarf eder. İtalya’nın On İki Ada ile beraber Rodos’u işgaliyle beraber 1912’de, adadaki Osmanlı hakimiyeti sona erer.

Gökhan Gökçek'ın Yazısı.