Mehmet Sadık

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve 5 milyondan fazla insana enfekte olan Koronavirüs’e karşı Türkiye, Mart ayından itibaren ciddi bir teyakkuzda. Sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalar, birçok işyeri ve okullardaki eğitime ara verilmesi derken Ramazan ayını da hiç alışık olmadığımız bir şekilde evlerimizde, toplu iftar sofraları kurmadan ve camilerde teravih namazı kılmadan geçirdik. Salgını kontrol etmek için bunlar gerekliydi, evet. Türkiye çok önemli bir reaksiyonla, mücadelesini adım adım ilerletti ve güzel günler için umut tazeledi. Tabii tüm bu önlemlere rağmen bazı vurdumduymazlıkların ve sorumsuz davranışların haberlerini almak bizi üzdü.

Mesela sokağa çıkma yasağında köpeğini gezmeye çıkaran ve kendisine “Neden yasak olmasına rağmen sokaktasınız?” diye soran medya mensubuna, “Benim annem medya danışmanı, seni bulacağım” diyen kadın. Veya 1 Mayıs’ı kutlamak bahanesiyle içlerindeki nefreti kusmak adına topluca bir araya gelen ve sosyal mesafe uyarılarına aldırış etmeyen gruplar. Başka bir örnek; tüm cenaze, düğün vb. toplu organizasyon ve etkinliklerin iptal edilmesine rağmen Van’da, Koronavirüs taşıyıcısı bir kişinin katıldığı cenazedeki 243 kişiyi mecburi karantinaya sokması...

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın dediği gibi, “Küçük bir ihmal tüm Türkiye’yi etkileyebilir.” Maalesef sayın bakanım, Koronavirüs bitse de bu anlayışı yenmemiz çok zor olacak…  

GENÇ'ın Yazısı.