@suleymanragip 

Dün kadîm bir sevdiğimin yanında, misafirlikteydim, bu vesileyle küçük bir okurumla da sohbet etme imkanım oldu. Nasıl gidiyor hayat diye sordum, tatlı tatlı anlattı. Kızcağız henüz sekizinci sınıfa gidiyor, on dört yaşında, kalbi umut dolu, bakışı berrak, dünyası toz pembe. 
 
Bir ara, samimi bir şekilde ve merakla şöyle bir soru sordu bana:
 
- Süleyman Abi, LGBT`yi beğenmek zorunda mıyız?
 
- Öyle bir mecburiyet yok sevgili kardeşim, hayırdır, ne oldu, nereden çıktı bu konu?
 
- Geçenlerde instagram hesabımdayken bir arkadaşım o tür şeyler paylaştı, şunu gördün mü diye, ben de baktım ve garipsedim, yorum olarak "doğru bulmuyorum" gibi şeyler yazdım, fakat sonrasında çok kötü sözler söylediler bana. 
 
- Nasıl yani, ne gibi kötü sözler?
 
Cevap vermek istemedi, biraz mahcup oldu, ailesinin yanında yüzü kızardı. Üzüldüm bu hâline, tabii şaşırdım da. 14 yaşında LGBT konusu nasıl gündemine girdi, hafiften dona kaldım.  
 
Sonra rica ettim, "Ben de bakabilir miyim?" dedim, telefonunu uzattı ve verilen cevapları gösterdi. 
 
Kimi küfür etmiş, kimi "sen ne anlarsın" demiş, kimi bizimkini "tek makale okumamakla" suçlamış, kimi de "yaşı kesin küçük bir bebedir" diye dalgasını geçmiş. 
 
Kendisine güzel açıklamalar yaptım, moralini yükseltecek sözler söyledim, bir nevi "o kötü sözlere aldırma lakin o tür mecralarda da mümkünse hiç bulunma, yorum bile yapma" demiş oldum, kendisini çok iyi hissetti, mutlu oldu. Sonra sordum kendisine, "Seni tam olarak ne üzdü?" diye. Şu güzel cevabı verdi:
 
- Beni linç edenler benim düşünceme saygı duymuyor ama benden saygı bekliyorlar, istediklerini paylaşıyorlar ama ben istediğimi yazınca çok terbiyesizce cevaplar vermişler, şok oldum yani. 
 
Konu hassas olduğu için anlamaya çalıştım, detaylı sorular sordum. Laf arasında, sosyal medyada, K-Pop (Kore Pop) hayranlarının sayfalarında LGBT desteklerinin çok fazla olduğunu belirtti. Bu yüzden ister istemez kendi aralarında konuştukları bir konu olmuş, "filan eşcinsel" ya da "falan eşcinsel değil" diye, dünya ölçeğinde tanınmış isimlerle ilgili yorumlar yapıyorlarmış kızlarla kendi aralarındaki özel sohbetlerinde. 
 
Konuyu az buçuk yazacağımı söyleyince, K-Pop sevdalılarına has bir koruma edasıyla, bir genellemeye kurban gitmesinler diye şu şerhi ekledi: 
 
- Ama hepsi öyle değil Süleyman Abi, K-Pop`u yasaklıyor sonra aileler, öyle yazma sakın!!
 
Tebessüm ettim bu sözüne, "Tamam yazmam ama genel bir tahlil yaparım" dedim, anlaştık. :) 
 
Bahsettiği sayfaları göstermesini rica ettim, birlikte inceledik, sahiden de paylaşımlarda alabildiğince "gökkuşağı" vardı, açıktan LGBT desteği sıradan bir hadise olarak görülüyordu, rahatsız edici derecede çıplaklıklar had safhadaydı. Buruk oldu içim, öylece kaldım..
 
Neden yazdım bunca şeyi? Aslında anne-babalar ve eğitimciler için yazdım, belki faydası dokunur diye hislerimi ve fikirlerimi birkaç madde ile özetlemiş olayım: 
 
1) Çocuklarımızın yaşı ufak ama sosyal medya sayesinde birdenbire karşılaştıkları meseleler az buz değil. Ailelerinden habersiz şekilde sınırsız bir özgürlükle internette sörf yapan çocuklar, tahminlerinizden öte hızlı bir şekilde duygu ve fikir karmaşasına uğruyor. Ya onlarla dost olup, bize sırlarını, olan biteni anlatacaklar ve tatmin edici cevaplar eşliğinde büyüyecekler ya da bir şekilde kafaları karışık, kalpleri bulanık olarak ilk gençlik yıllarını manen epey yara-bere içinde atlatacaklar. Bu yüzden samimi bir ilgi, doğru bir iletişim ve merhametli bir anlayış şart. Aman es geçmeyelim. İnterneti yasaklamakla ya da ortaya çıkabilecek garip tecellilere "nasıl böyle bir şey olur!" şeklinde öfkeli karşılıklar vermekle bir yere varamaz aileler. Zamanın ve zeminin şartları çok girift, çok kaygan. Yavrularımıza "ölçülü ve ilkeli internet kullanımı" üzerine ne kadar eğitim verirsek o kadar iyi. Bir nevi, internetin çıkmaz sokaklarında kaybolmadan önce, sırdaşları olmalı, yoldaşları olmalı, hâldaşları olmalıyız. Çünkü hayata tutunacakları "anlamlar" ve geleceği inşa etmeleri için onlara heyecan verecek "amaçlar" her koldan saldırı altında, bu orantısız mücadeleden bilinçli aile desteği olmadan galip çıkmaları çok zor. 
 
2) Kore Pop`u üzerine bir şey söylemeyeyim şimdi, beni de linç etmesinler. :) Doğrusu 11-17 yaş aralığındaki kızlar için müthiş cezbedici olduklarını, onları takip edenlerin aşırı derecede oradaki karakterlere hayran olduklarını biliyorum. İmajlar ilgi çekici, görseller şık, şarkılar renkli, tarzlar epey havalı ve büyüleyici. Neden böyle, nasıl böyle, niçin böyle, uzuuuun tahlil konusu, buraya sığmaz. Âşık mâşuğun her şeyini sever, bu değişmez düsturdur, diyeceğim yok. Lakin hatırlatmak istediğim, Kore Pop üzerinden gençlerin kalbini cezbeden birçok sosyal medya hesabı ve ünlü isim, arka planda farklı emeller peşinde, dinî ve millî ahlakımızı tahrip edecek sinsilikler derdinde. Bu manada, yavrularımızın, yakınlarımızın, öğrencilerimizin, hangi mecralardan ne gibi tesirler aldığını, nasıl bir hayat tarzına doğru kaydığını dikkatle izlemekte fayda var. Bir sepetteki on sağlam elma bir çürüğü eski hâline getiremez, lakin tersi çokça mümkündür, bir çürük diğer birçok sağlamı bozar. Farkında olmadan tehlikeli sularda yüzen birçok çocuğun ve gencin en güzel duyguları ustaca istismara uğruyor ve bilinçli bir şekilde iğdiş ediliyor.
 
3) Bu küçük kız kardeşimiz şu an 14 yaşında ve sosyal medyada linç yediği konu LGBT meselesi olmuş, ibretlik doğrusu. Ailesinden öğrendiğini, kalbinin inandığını ve doğru bildiğini söylemiş sadece, lakin duymadığı acı söz, işitmediği ahlaksız küfür kalmamış. Görünen o ki bu tür meseleler dünyanın geleceğini daha çok meşgul edecek ve gelen rüzgarlar kimsenin bu tür konularda tek kelime menfi söz etmesine imkan dahi vermeyecek gibi. İslam bir hayat tarzıdır, bu toprakların asıl ve asil değeridir, inancımızla varız, kıymet hükümlerimizle anlamlıyız; başta kendimizi sonra da yavrularımızı iyi yetiştirmek, bilinçle aydınlatmak ve firasetle donatmak mecburiyetindeyiz. Bizler "her sözü dinleyen ve en güzeline uyan" bir medeniyetin çocuklarıyız, ortak akılla, ilimle, irfanla, istişareyle, cesaretle aşamayacağımız mesele, halledemeyeceğimiz problem yok. Rüzgar nereden eserse essin, en sağlam kulpa -yani ilahi güzelliğe, Allah`ın ipine- yapışabilirsek eğer, bütün karanlıklar aydınlığa dönecektir. 
 
4) Mâlum mevzuyla ilgili menfi bir yorum yapan, azıcık dahi olsa olumsuz yazı yazan herkesi, hızlı bir şekilde "siz ne anlarsınız, insan onuru nedir ne bilirsiniz, tüm renklere düşmansınız, hoyratsınız, kabasınız, sevgi nedir bilmezsiniz" şeklinde eleştirmeye hazır binlerce insan var, buna sık şahit oluyorum. Hatta bu yüzeysel yazımı dahi tefe koyup çalmak isteyecek insanlar da çıkacaktır, dert değil. Meseleyi masumca ve süslü kelimelerle sunmak isteyenlerin, kendi hayat tarzlarına saygı bekleyenlerin, en ufak bir farklı ses karşısında nasıl da köpürdüğünü, nasıl da ortalığı velveleye verdiğini çokça görüyoruz. Küresel ideolojik bir savaş var, bu savaşın arka planında korkunç rezaletler, iğrenç arzular, çocuk istismarları ve kötülüğün egemenliği var. "Ahlak" ve "amaç" kelimelerinden nefret eden, her türlü kutsala karşı savaşı vazife bilen, mukaddesat düşmanı tipler artıyor, bunun farkında olmamak ve net tedbirler almamak saflık alametidir. Diğer yandan, LGBT karşıtlığı adı altında ilmî temelden yoksun, basiret ve firasetten mahrum, ortalığı daha da karıştıran, sözün başını gözünü yaran son derece sığ beyanlar da söz konusu. Şov için, alkış için, kitlelere oynama amacıyla söylenen hikmetsiz sözler yüzünden, haklıyken haksız duruma düşen birçok insan görüyoruz, acı tebessüm eşliğinde üzülüyoruz. Hâliyle böyle bir atmosfer insanlığa rahmet olmuyor, toplumsal nefret alttan alta körükleniyor, kötü emeller uğruna insanlar ustaca piyon gibi kullanılıyor. Müslüman izzetli insandır, neyi savunduğunu ve neye karşı olduğunu net bir şekilde bilir. Meziyet ve şahsiyet sahibidir, derdi ıslahtır ifsad değil. Türküde deniyor ya, "herkesin bir derdi var, durur içerisinde" diye, öyle sahiden, herkes niyetleriyle yaşayacak, gayretleriyle anılacak. Allah bizleri doğru yoldan, insaftan, izandan, İslam`dan ayırmasın. Kendi ellerimizle işlediklerimiz yüzünden yeryüzünü berbat ettiğimizi dahi anlayamayacak bir hâlden hepimizi korusun. İyi niyetlerle bezenmiş, salih amellerle süslenmiş güzel bir hayat nasip etsin hepimize, amin.. 
 
Söz uzadı, affola, muhabbetle... 
 
4 Haziran 2020


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.