Kerem Meşe

ÜSTAD
 
Şair, yazar, mütefekkir, siyasetçi… Birçok kimliğe sahip olan Karakoç`un ismini andığımızda, isminin hemen yanı başına şu iki özelliğini eklemeliyiz; şair ve düşünce adamı. İçinde bulunduğu dönem ve yakın durduğu akımlar incelendiğinde Karakoç`un şairliğinin ve fikirlerinin enginliğinden uzunca bahsedebiliriz. İçerisinde var olduğu ortamın belki en uç karakteri ama aynı zamanda kopmaz bir parçasıdır. 
 
Karakoç`un şair ve mütefekkir kimliğini birbirinden kalın çizgilerle ayırmak doğru olmayacaktır. Fikirleriyle bütün olan bir hayat ve bu hayatın olgunlaştırdığı şair… O,  metafizik gerilimin, soyutun kutsallığının, fikrin öndeliğininen üst tonlarını, ruhunda barındırmıştır her zaman. Bir fikir, bir niyet, belki bir ütopya, onun yaşamının yolunu çizmiştir. Fikir yönünü Mehmet Akif`ten, Necip Fazıl`dan; metafizik olgunluğunu ise Yunus Emre`den, Mevlana`dan almıştır.Yakın dostluk kurduğu Cemal Süreya bu konu hakkında "Çok daha yetenekli Mehmet Akif’in tinsel görüntüsü ile adamakıllı, dürüst bir Necip Fazıl`ınkini iç içe geçirin; yaklaşık bir Sezai Karakoç fotoğrafı elde edersiniz." diyor. Kaleminin ustalığı ise baştan beri kural edindiği değişim ve insanın kendine özgülüğü ile alakalıdır.
 
YENİ BİR NESİL
 
Sezai Karakoç şiirleriyle, düzyazılarıyla can suyunu verdiği bir nesle seslenmiştir. Dahası bir nesil yetiştirmek istemiştir. Onun nesil düşüncesi, Mehmet Akif`in oluşturmaya çalıştığı –ki onun düşüncesinde Mehmet Akif süreklilik arz edecek bir hareketin başlangıcıdır- "Asım`ın Nesli" ile Necip Fazıl`ın "Büyük Doğu" idealarının sentezi niteliğindedir. Daha ılımlı, belki daha yenilikçi ve gelişime ayak uyduran değil, gelişimin kendisi olan bir nesil düşüncesi. Yepyeni bir "Diriliş" düşüncesi… Bu sarsılmaz düşünce, adım atılan her yolda yeni ufuklar açmıştır. Bu açıdan Karakoç, içinde bulunduğu devrin temeline, can suyunu verdiği tohuma hep ümitvâr bakmıştır. 
 
DİRİLİŞ YOLUNDA GEÇEN ZAMAN
 
"Diriliş, kelime anlamı itibariyle; canlı olan, fakat bir dönemdir uykuda olan bir organizmanın yeniden hayat bulmasıdır. İkinci bir hayattır.". Dirilenler ise Karakoç`un poetikasının temelini oluşturan "Batı medeniyeti karşısında ezilen, sömürülen Doğu medeniyeti" ile "unutturulan hars ve medeniyeti tekrar özümseyecek yeni nesil" olacaktır. Bu iki yapı taşının ardını ise İslam medeniyeti oluşturur. Birçok yazısında Batı karşısında ancak kendi medeniyetimizle ayakta durabileceğimizi, aydın kadro yetiştirmeden de medeniyetimizin canlanmasının mümkün olmayacağını belirtir. Şiirlerinde bahsettiği üzere Batı, Doğu`nun altı oğlunu tuzaklarla yenmiştir. Bu nesil ise Doğu`nun yedinci oğludur. Karakoç`a göre "Diriliş"; İslam`ın hem Batı`ya hem de Doğu`ya karşı ayağa kalkmasıdır. Bölgesel gerilimleri yok edecek, uyumu sağlayacak reçetedir. Bu neslin ilk temsilcileri Ferit Vecdi, CemaleddinEfgani, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy gibi isimler iken; Cahit Zarifoğlu ve Rasim Özdenören gibi isimler ise dirilişin yeni kuşağını oluşturmuştur. 
 
ŞİİRLERİNDEKİ FARKLILIK
 
Sezai Karakoç, İkinci Yeni hareketinin başladığı ve geliştiği dönemden geçmiştir. Bu dönemde şiir yazıp herhangi bir akımdan kopuk olmak pek mümkün olmasa gerek. İkinci Yeni ekolü içerisindeki şairlerin hemen hepsi üslup bakımından özgünlüğü yakalamış fakat işlenen konular bakımından bazı paralellikler göstermişlerdir. Dönemin sosyal ve siyasi durumu bu durumda önemli bir etkendir. Fakat Sezai Karakoç bu akımın hem kopmaz parçası gibidir hem de diğer şairlerden daha ayrık durmaktadır. Örneğin Turgut Uyar şiirindeki inançsızlık, Ece Ayhan şiirindeki yok sayma, Cemal Süreya şiirindeki manevi olgu ve ögelerle alay, Sezai Karakoç düşüncesinin tersini oluşturur. Bireysel konularda yazdığı şiirlere bakıldığında ise tema bakımından hafif yakınlık göze çarpar. Anne, yalnızlık, kent, ölüm temaları işlenen ortak konu ve temalar arasında sayılabilir. Kendi kutsalının paralelinde ele alınmış anne, yalnızlık, kent, ölüm temaları…
 
“Çocuk düşerse ölür çünkü balkon/Ölümün cesur körfezidir evlerde/Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların/Anneler anneler elleri balkonların demirinde”
 
YOLU AYDINLATAN IŞIK
 
Kimliğine ve poetikasına genel bakış attığımız Sezai Karakoç, edebiyatımızın yetiştirdiği fikir adamları arasında ön sıralarda kendini gösterir. "Asım’ın Nesli" ve "Büyük Doğu" ile beslediği "Diriliş" düşüncesini hayat gayesi haline getirmiş, uygulamış ve halen uygulamaya devam etmektedir. Bir düşünceden aydın bir nesil oluşturmuştur. Maneviyatın mantıkla ne kadar yakın bir ilişkisi olduğunu ortaya koyduğu düzyazıları ile göstermiştir. Yalnız bir yola değil birçok yola ışık tutmuş, yolların birleştiği noktaya ise bir kandil kondurmuştur.
 
‘’Bir lamba yanıyor, hafif ve sarı;
  Lambalar yanıyor, hafif ve sarı’’


GENÇ'ın Yazısı.