Tahir Ceyhun Yıldız

Edebiyat çok eski Arapça`da "ziyafet" demek demişti üniversitede bir hocamız. Kelime olarak ziyafetle bir bağ kurulamasa da anlam bakımından edebiyat gerçekten bir ziyafet, ehline… Bizim edebiyatımız. Öyle ki; hayata karşılık her şeye hitap ediyor. Hayata, dine, hislere, aşka, sevdaya, vuslata, ayrılığa, hastalığa, genç ölümüne, varlığa, yokluğa, hiçliğe, dostluğa, aileye, ana-baba rızasına, kayba, gayba… 
 
Bayramlar neş`e¸ sevinç, mutluluk demek. Bayramların amacı¸ milletçe birlik-beraberlik içinde aynı hisleri¸ aynı heyecanları yaşamak demektir. Divan-ı Lügati`t-Türk`te "bayram" sözcüğü¸ "sevinç ve eğlence günü" olarak tanımlanır. Bayram, Arapça’da "ıyd"dır. Türkler, İslâmiyet ile şereflenince bayramlara "ıyd" demeye başlamışlar. Bu alanda tanzim edilmiş eserlere de "ıydıyye/bayramiye" denir. Benim şahsen ıyd dendiğinde aklıma bir şiir, bir de beyt gelir. Birisi Ramazan Bayramı’nı karşılar muhayyilemde, diğeri de kurban bayramını…
 
İlki: Alvarlı Muhammed Lütfi Efe Hazretleri`nin:
 
“Cân bula cânânını
Bayrâm o bayrâm ola
Kul bula sultânını
Bayrâm o bayrâm ola
 
Hüzn ü keder def` ola
Dilde hicâb ref` ola
Cümle günâh af ola
Bayrâm o bayrâm ola
 
Mevlâ bizi afv ede
Gör ne güzel `ıyd ola
Cürm ü hatâlar gide
Bayrâm o bayrâm ola (…)” nutku; diğeri de Fuzûlî`nin:
 
“Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem ıyd için
Dem-be-dem sâ’at-be-sâ’at ben senin kurbânınam” beyti…
 
Bu beyitler bize, bayramın ne ve nasıl olduğunu ve kurban kesmenin ne olduğunu anlatır. Alvarlı Efe`ninki tasavvûfî bir eserdir. Kulun bayramını, ne şartla bayrama erişeceğini anlatır. Zira eserin tamamında canın cana kavuşmasından, kulun sultanını bulmasında, Mevlâ`nın kıllarını affetmesinden ve sonuç olarak bayramın da o şekilde olacağından bahseder Efe Hazretleri. Şiirin tümünde sadece bir kez "ıyd" kelimesi geçmektedir. O da Mevlâ’nın kulunu affetmesinde… Bu yönden burası dikkat çekicidir. 
 
Fuzûlî’ninki ise aşkın bir mest söylencesidir esasında…  Bayram için yukarıda neş’e, sevinç, mutluluk demektir demiştik. Yazının tam burasında "vuslat, vuslat ânı" da demeliyiz. Zîra irfan medeniyetimizde ve gönül iklimimizde büyük bir yere sahip olan Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri, mürşidi Somuncu Baba`ya bir Kurban Bayramı`nda eriştiği için, Somuncu Baba tarafından; "İki bayramı birden kutluyoruz." iltifatına mazhar olmuş ve Nûmân`a yani Hacı Bayram-ı Velî’ye "Bayram" lâkabını vermiş. 
 
Hacı Bayram-ı Velî de bu vuslat ânını şöyle ifade etmiş:
 
“Bayramım imdi bayramım imdi
Bayram ederler yâr ile şimdi
Hamd ü senâlar hamd ü senâlar
Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm"
 
Türk edebiyatında ıydiyye yazılmasına hangi tarihte ve hangi şair tarafından başlandığı bilinmemekle beraber XVI. yüzyıl şairlerinin divanlarında pek çok ıydiyye bulunduğundan hareketle, ıydiyyenin XV. yüzyılda ortaya çıkmaya başladığı ve yüzyılın meşhûr şair-devlet adamı Bursalı Ahmed Paşa`nın divanındaki biri "ıyd" redifli iki ıydiyyenin bu türün bilinen ilk örnekleri olduğu söylenebilir. 
 
XV. yüzyıl sonu ile XVI. yüzyılın başında yaşamış ünlü şairlerden Tâcîzâde Câfer Çelebi`nin: "Yine arz edip cemâlin şâhid-i ra`nâ-yı ıyd /Âlemi şevke getirdi hüsn-i bezmârâ-yı ıyd" matlâlı Ramazan Bayramı’na dair kırk bir beyitlik başlıksız ıydiyye ilk örnekler arasında sayılabilir.
 
Edebiyatımızda genel ad olarak "ıydiyye" dense de Ramazan Bayramı için ve Kurban Bayramı için farklı özellikler bulunurdu şairlerin şiirlerinde… Ramazan Bayramı temalı eserlerde fıtr ve hilâl kelimeleri geçerdi. Mesela Sümbülzâde Vehbî’nin:“Hilâl-i ıyd kıldı cebhe-i âfâkı nûrânî / Yine yâd etti âşıklar ham-ı ebrû-yı cânânı” beyti buna örnektir. Beyitte geçen hilâl-i ıyd; bayram hilâli demektir. Hilâl yani ayın ilk hâli, Ramazan için önemlidir. Ramazan orucu hilâli görünce başlar. 29-30 gün sonra tekrar hilâl gözlenir. Görülürse yeni ay olan Şevvâl ayına girilmiştir yani bayramdır. İşte burada geçen hilâl-i ıyd, buna işarettir.
 
Osmanlı zamanında bayram günlerinde bayram salâsı verilir, günün belli dilimlerinde temcîd ve ilâhiler ile halkın dinî hisleri coşturulurdu. Bu ünlü divân şâiri Sâbit’in ifadelerinde görülür:
 
Ale`s-sabâh salâlar verildi hîç değil
Sabûh-ı ıydde mazlûm-ı tevbe oldu şehîd
 
Sabâh olunca ilâhîye soktular rindi
Müezzinân-ı şeb-i ıyd verdiler temcîd
 
Bu beyitlerde müezzinlerin sabah selâ verdikleri, ilahi söyledikleri ifade edilmiştir. Iydiyye eserleri bayram sabahını, bayram gününü, bayramlaşmaları anlatır.
 
“Sarây-ı şehriyâr-ı âlem oldu meşrik-ı ikbâl
Gelip hep hâkbûse devlet-i ulyânın erkânı”
 
(Dünya padişahının sarayında devletin yüce erkanı gelip padişahın toprağını öptüler.)
 
Bayram gününe erişildiği için, sevinçli olunduğu için şükrü ihtiva eder. 
 
"Nev`iyâ eyle duâ vakt-i sabâh-ı ıyddir
Çün olur derler duâ makbûl-i hazret subh-dem
 
Hak Teâlâ rûze vü ıydin mübârek eylesin
Bu duâ-yı devlete kılsın icâbet subh-dem"
 
Padişahlar bayram günü dolayısıyla o kadar ihsanda bulunurlar ki; hüküm giymiş mahkûmları dahi affederlermiş. Bursalı Ahmed Paşa ise bu durumu sevgiliye aşkını ifade etmede bir araç olarak kullanır:
 
“Doldurup neyler ruhun çâh-ı zenahdânına dil
Çünki şeh lutfuyla boşaltır bugün zindânı ıyd”
 
Yani; padişahın bayram dolayısıyla lütfederek af ilân ettiğini ve zindanları boşaltırken sevgilinin neden kendisini zindana attığını sorar.
 
Ve şairler, dönemin padişahların bayramlarını kutlarken onlara dua eder. Şair, bayram dolayısıyla, kasidesine bir başlangıç yapar ve sunduğu kişinin bayramını kutlar. Nedim’den:
 
"Iydın mübârek olsun eyâ âsaf-ı cihân
Gelsin edeble pâyini bûs etsin âsmân
Tutsun cihânı debdebe-i tabl-ı haşmetin
Olsun felekde devlet ü câhın cihan cihân
(…)
Iydıyye câmelerle çıkup seyre dil-berân
Uşşâkın etdiler yeniden hâlini yaman"
 
Kurban Bayramı`nın ele alındığı beyitlerde kurban olma veya edilme bahsi meşhûrdur. Fakat kurban kelime anlamı olarak, "kurbiyyet" yani "yakınlık" demektir. Divan edebiyatında şairler, kurban kelimesini hem bayram olarak hem de yakınlık olarak ustalıkla kullanırlar. Yakınlık, sevgilinin kaşlarının birbirine yakınlığı.
 
"Çü îd ayı durur kaşunı göster
Ki cânum sana kurbâna yazılmış." (Cem Sultan) 
 
Hayâli, halkın kurban bayramına erişmesinden ötürü mutlu olduğunu şu sözlerle ifâde eder:
 
"Iyd-i kurbân erdi halkı yine şâdân eyledi
Gonca-leb dilberleri gül gibi handan eyledi" (Hayali)


GENÇ'ın Yazısı.