Aramakla Bulunmaz (mı)
Site Özel
1875 okunma
Mehmet Altuntaş
İnsanoğlu, yüzyıllardır birçok problemle başa çıkmaya çalışıyor. Çeşitli sorunlar her insanın yaşamında belirli bir yer kaplıyor. Her insan, yeryüzünde var olduğu müddetçe birçok probleminde kendisiyle beraber varlığını sürdüreceğinin bilincinde. Peki, ademoğlu bu problemler ile nasıl başa çıkabilir? Yahut farklı bir soru soracak olursak: Biz insanlar bu problemleri niçin yaşıyoruz ve niçin çözmek için çaba sarf ediyoruz?
“Acılar geldi, kederler geldi. Bunlar misafirdir sana, ötelerden bir bağış olarak geldi.” diyor Mevlana. Yani yaşadığımız bu problemlere ev sahipliği yapıyoruz. Onları iyi ağırlamak , onları memnun etmek ve güzel bir şekilde uğurlamak istiyoruz. Fani diğer bir deyişle sonlu bir hayat yaşayan insan neden ağırlasın ki acıyı ve kederi? Niçin onların misafirliğine tahammül göstersin? İşte yüzyıllardır biz insanlar bu sorunun cevabını aramakla meşgulüz.
“Bir niçine sahip olan bütün nasılların üstesinden gelebilir” diyerek bize varoluşumuzun parolasını gösteriyor Nietzsche. Bu söylemiyle bize şunu öğretiyor : Karşımıza çıkan problemlerin çözümünün hayatımıza bir anlam katacak olması ihtimaliyle ancak, biz insanlar bu çözümleri arama konusunda motivasyon sahibi olabiliriz. Herhangi bir sonuç elde edemeyecek olsak bile, çözümü arayış serüvenimiz dâhi çok anlamlı bir mücadele olacaktır, demek istiyor Nietzsche.
Modern insan bugünlerde büyük bir anlam karmaşasının içinde. Sosyal medyanın da yaşamımıza dahil olmasıyla ve saatlerimizin hatırı sayılır bir miktarını işgal etmesiyle birlikte içinde bulunduğumuz anlam karmaşası çok daha karmaşık bir hal alıyor. İnsanı sığlaştırıyor modern teknolojinin getirileri. İnsanlar, aslında efendisi kılındığı şeyin kölesi olmuşçasına güdülüyor, tüketmeyle mutlu olabileceğine inandırılıyor. Bunun sonucunda ise anlamdan muaf sadece anlık hazlarla yaşayan insanlar hâline geliyoruz. Hâlbuki mutluluk uğruna çile ve ıstırap çekmek, gözyaşı ve alın teri dökmek gerekir. Arkadaşlık ilişkileri dâhi zedeleniyor. Fedakârlıklar ile kurulması gereken arkadaşlıklar , sosyal medya üzerinden kurularak sınanmamış ilişkiler hâline geliyor.
Biz insanlar bir istinat noktası edinmek mecburiyetindeyiz. Bir kez yaşayacağımız bu hayatın içerisinde güçlü ve sarsılmaz bir noktaya sırtımızı dayamak zorundayız. Ancak bu şekilde bir anlam kazanabilir ve karşımıza çıkan güçlüklere direnç gösterebiliriz. Bu dağdağalı hayatın içinde bu anlamı nasıl bulacağımız sorusu ise özellikle bu yüzyılda yaşayan her insan için zor bir soru.
Güçlü ve sarsılmaz bir anlamın peşinde olanlar bunu sınırları belirli, başı ile sonu görünebilir bir hakikatte bulamayacağının bilincinde olmalı. Bu dünya hayatını yaşamak ile mahzun kalmış biz insanlara ; bizlerden çok daha geniş, çok daha ötelere hitap eden bir anlam gerekli. Bizi aşan bir mefkûre uğrunda anlamlanabilir ancak böyle kıymetli bir dayanak noktası ile nasılların üstesinden gelebiliriz.
Yeryüzünde yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan her insan bir niçinin peşinden koşmak kadar kıymetli bir ülkünün sahibi olamayacaktır. Saadeti ve iç huzuru ancak sırtını yasladığı bir niçin ile bulacaktır. Her insanın vereceği anlam mücadelesi, fani hayatları baki hakikatlere temas ettirme mücadelesi olacaktır. Anlam arayışımız daim olsun.
GENÇ'ın Yazısı.