Size uluslararası anlamda baba ifadesinin karşılığı birkaç kişi ismi söyleyin desem, Marlon Brando ve Al Pacino`dan sonra aklınıza muhtemelen Robert de Niro gelir. Baba dediğimiz adam Robert De Niro`yu, stajyer (orijinal dilindeki ifadesiyle "intern") isimli bir filmde oynatmışlar. Bu filmde ununu elemiş eleğini duvara asmış bir adam olmasına rağmen Robert abimizi bir kadın yöneticinin sekreter asistanı, stajyeri yapmışlar. Robert abinin bu durumdan hiç gocunduğu yok, istenenden fazlasını bile yapıyor. Kadın yönetici ailevi problemlerini bile halletmesi için Robert abiyi koşturuyor. 

"Bu kadın yöneticinin bir eşi yok mu?" derseniz asıl film orada kopuyor işte. Bu kadın yöneticinin eşi olan adam filmdeki tabiriyle bir "anneba", yani tam zamanlı baba. Bu ifade filmde çocuğa bakmayı, yemek yapmayı, çocuğun okuluyla ilgilenmeyi ve ev işleri dışında mesleki anlamda bir iş yapmamayı anlatıyor. Yani bildiğimiz anne rolünü bu anneba üstlenmiş durumda. Robert Abi bu işten rahatsız olsa da kendisi de bir stajyer sonuçta, dolayısıyla bu duruma pek ses etmiyor. İşte o nokta çok kritik, spoiler vermemek için bu müdahale noktasında sadece stajyerlikten danışmanlığa atladığını söyleyebilirim. Tabii ki son tahlilde bu müdahale aileyi kurtarıyor. 
 
Stajyer filminde anlatılmak istenen başka bir konu olsa da benim dikkatimi çeken durum; tam zamanlı baba fikri, fıtrata aykırı bir durum olduğu için ailenin riske girdiği gerçeğidir. Ancak günümüz Türkiye erkekleri içinde bile tam zamanlı baba fikri yayılmaya başladı fakat günümüz Türkiye kadınları için bu kavram çok cazip gelmediği için yine kadınların sayesinde bu durum erteleniyor gözüküyor. 
 
Her fırsatta Z kuşağı diye yaftalanan nesillerin ise bu konuda tam olarak ne tarafta kalacakları belirsizliğini koruyor. Ancak kadınlar, annelik bağlarının sağlam kalmasından yana. İş hayatının zorluklarını bir şekilde göğüslemek zorunda kalsalar da annelik bağları ve evlatlarına olan şefkatleri onların gelecek nesillerimizi güvende tutabileceğini gösteriyor. 
 
Elbette sosyal medya, internet, dizi ve film altyapıları üzerinden yeni yaşantı misalleri empoze edilmeye çalışıldığı gibi bunlara gerek kalmadan Hollywood filmlerinde olduğu gibi cinsiyetsiz uzaylılar Dünyamızı işgale kalkışabilir. Her ne kadar Hollywood bunun korkusunu yaysa da “Dünyalar savaşı” filminde olduğu gibi, hayat döngüsünün en önemsiz ya da tiksindirici canlılarından biri olarak görülen kurtçuklar, uzaylıların sistemini alt üst edebildiği gibi Rabbimizin azameti ve keremiyle, insanlar tarafından hiç hesaba katılmayan bir canlı bile yapay ya da insanüstü şeyleri bertaraf edebilir. 
 
Annelerin gelecekte karşısına ne tür zorluklar ne tür tehditler çıkacaktır bilinmez ama çalışan annelerin en çok zorlandığı kavram günümüzde "mesai" kavramı. Mesai kavramı ile tanışıp zamanları alt üst olan annelerin, annelik bağlarını nasıl koparmayacağı konusunda fikir yürütmek gerekirse muhtemelen günümüzde olduğu gibi birçok anne, anneanne ya da babaanne olduğunda gerçek anlamda anne olabilecekler. Yani kendi çocuklarına gösteremedikleri ilgiyi ve zamanı torunlarına göstermek zorunda kalacaklar. Bu geleceğimiz için de sağlıklı olabilecek tercihlerden biri olabilir. Ancak ne yapıp edip anne ile çocuğu koparmadan evden yapılan freelance işlerin yaygınlaşması ve annelerin zamanlarını programlayarak hem annelik görevi hem de çalışma görevini üstlenebilecekleri bir ortam daha makûl olabilir. 
 
Peki, özel sektörde buna elverişli bir sürü iş sahası var fakat kamuda bu durumun bir karşılığı yok deniyordu o ne olacak diye düşünülebilir. Elbette ki ben de dahil birçok kamu personeli pandemi süreceiyle karşılana dek böyle düşünüyordu.  Pandemi döneminde kamuda çalışan insanlar, birçok işi evden de devam ettirebildi. Teknolojiyle ilgili sorunu olanlar ya da teknolojik cihaz imkânı olmayanlar bu durumu fazla sürdürülebilir bulmuyor olabilir. 
 
Düşünüldüğünde 90`lı yılların başında bilgisayarla iş yapmaya direnen kamu bürokrasisinden günümüzde bilgisayar verilmezse iş yapmam diyen temizlik personellerinin olduğu bir düzene gelindi. Uzaktan çalışma sistemleri evden temizlik yapabilmeye şimdilik pek olanak sağlamıyor ancak kimsenin işe gitmediği bir ortamda temizlikçinin görevi de kullanılan ortak alanlardaki birikmiş gereksiz dosyaları geri dönüşüme göndermek olabilir. Bunu da pek tabii çocuğuyla ilgilenirken yapabilir. 
 
Bu sistem içinde çocuk da uzaktan ağlasın, uzaktan beslensin diyecek olursa birileri o zaman da "roboanneler" devreye girecek. Roboanneler, çocuk odasında çocuğun hoşuna giden sıcaklığa ayarlanmış elektronik devreli elleriyle çocuğunuzu saracak, çocuğun en sevdiği ninniyi istediği versiyonda ve dilde okuyacak. Direkt temas sayesinde çocuğun sürekli ateşini ölçüp nabız grafiğini tutacak ve belki de çocuğun ebeveynlerinden kapma ihtimali olan viral ya da bakteriyel enfeksiyonlara karşı çocuğa sizi yaklaştırmayarak çocuğunuzun sağlığını korumuş alacak. Tam yaklaşacaktık ki yeniden uzaklaştık, çocuklara önümüzdeki zaman dilimleri inşallah ilkokuldaki gece gündüz, deve cüce oyunları gibi uzak yakın oyununa dönüşmez ve aile bağları tam da olması gerektiği gibi kurulur. 


Sami Yaylalı'ın Yazısı.