Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını dolayısıyla karantina süreci yaşadığımız bugünlerde hayatımızın nasıl şekilleneceği, “yeni normal” düzen uygulamalarıyla bundan sonra bizi nasıl bir geleceğin beklediği büyük bir merak konusu.

İş hayatı bir şekilde yeni normale adapte oldu. Birçok kurum örgün çalışma modeline geçti; kısmi olarak işlerine online devam eden kurumlar da var.

Spor dünyası için de durum benzer. Ancak maçların seyircisiz oynanması gibi uygulamalar bir süre daha süreceğe benziyor.

Okullar Ne Olacak?

Tabii bunların içinde belki de en önemlisi ve kitlesi olan alan ise eğitim. Eğitim dünyası şu an şu soruyu soruyor kendine: Örgün eğitime geçmeli miyiz?

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okulların 31 Ağustos’ta uzaktan eğitim modeliyle açılacağını söyledi. “21 Eylül’de Bilim Kurulu tarafından tavsiye edilen sınıflarda aşamalı ve seyreltilmiş şekilde yüz yüze eğitimin de başlamasına karar vermiş bulunuyoruz.” diyerek de örgün eğitime geçişin kapısını araladı…

Ailelerin bu konuda ciddi bir endişesi bulunuyor. Zira Covid-19 etkisi pandemi uygulamalarındaki bazı normalleşme düzenlemeleri ile birlikte tekrar nüksetmeye yakın gözüküyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarında da devamlı aynı uyarıyı görüyoruz: “Sosyal mesafe şart.” Ancak bu sosyal mesafeye bir şekilde alışarak hayatımızı sürdürmemiz gerekiyor.

Okulların tam anlamıyla örgün eğitime geçmesi ise bunun dışında kalıyor…

Riske Atmaya Değer mi?

Her hâlükârda önemli olanın sağlık olduğunu ve eğitimden de önce bizim salgın risklerine karşı önlem almamız gerektiğini biliyoruz. Salgının tekrar yukarıya doğru yükselme ihtimalinin bulunması bile okulların açılmaması için bir neden aslında… “Bilim kurulunun” kararını göreceğiz.


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.