Birbirinden değerli âlim ve filozoflar farklı yorumlara tahammül edemeyen Müslümanların zulmüne uğramamak için İspanya’dan kaçmak zorunda kaldıklarında aslında Endülüs de düşmüştü. Endülüs’ü aydınlatan dinamik düşüncenin yerini fikri zorbalık aldığında Endülüs düşünün de sonu geldi.

Benim için El Hamra’yı gezmek ne denli heyecan vericiyse saraydan ayrılmak da o kadar hüzün verici oldu. Zamanımız az da olsa Gırnata’da fırsat buldukça eski Müslüman Mahallesi El Bayzın’daki evlerin arasından geçerek Bakış Tepesi’ne gittim. Ne gece ne de gündüz buradan El Hamra’yı seyretmeye doyabildim. Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie’nin, “Endülüs’den bize otuz kitap kaldı atomu parçalayabildik. Şayet yakılan kitapların yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık.” dediği söylenir. Peki çağının bu denli ötesinde olan İslam Medeniyetinin incisi Endülüs nasıl düşmüştü?

İmam Gazali’nin eserleri bizzat Müslümanlar tarafından sokaklarda ateşe verildiğinde veya birbirinden değerli âlim ve filozoflar farklı yorumlara tahammül edemeyen Müslümanların zulmüne uğramamak için İspanya’dan kaçmak zorunda kaldıklarında aslında Endülüs de düşmüştü. Endülüs’ü aydınlatan dinamik düşüncenin yerini fikri zorbalık aldığında Endülüs düşünün de sonu gelmişti.

Aragon Kralı İkinci Ferdinand ile Kastilya Kraliçesi İzabella’nın evlenip İspanya birliğini sağlamalarıyla savaşmaya bile gerek duymadan Endülüs’ü tamamen ele geçirmeleri ise sadece bir sonuçtur. Müslümanların İslam’ın ruhu ve ilkelerinden uzaklaşmalarının, aklı, bilimi, hak ve adaleti terk etmelerinin, din kardeşliğini unutup kendi aralarında Arap, Berberi ve İspanyol diye ayrılmalarının acılarla dolu bir sonucu…

Müslüman Moriskolar

Endülüs’ün siyasi tarihi 1492’de Gırnata’nın düşüşüyle sona erse de Moriskolar ismi verilen Endülüslü Müslümanların tarihi İspanya’dan tamamen sürüldükleri 1614 yılına kadar devam etmiştir. Müslümanların can, mal ve din hürriyetleri sağlanacak teminatıyla Beni Ahmer Devleti’nin Son Emiri Ebu Abdullah es Sağir Gırnata’yı İspanyol yöneticilere teslim etse de anlaşmanın şartlarına uyulmadı. 1502 yılında bizzat Kraliçe İzabella tarafından çıkarılan bir fermanla İspanya topraklarında İslam’a ait her şey yasaklanıp engizisyon mahkemeleri kuruldu. Hayatta kalabilmek için ibadetlerini gizlice yapan Müslüman Moriskolar birçok kez özgürlük için isyan ettiler. Bu isyanların en etkilisi Muhammed Bin Ümeyye isimli genç bir Endülüslü Müslüman’ın liderliğinde gerçekleşen isyandır. Gırnata’da başlayan isyan kısa sürede Müslümanların yaşadıkları diğer bölgelere de sıçradı. 1568 ile 1570 yılları arasında iki yıl süren ve İspanyol yöneticilere zor anlar yaşatan bu isyan da kanlı bir şekilde bastırıldı. Daha sonra yüzbinlerce Morisko İspanya’dan sürülürken Endülüslü Müslümanların bir kısmı Kuzey Afrika ülkelerine bir kısmı da İtalya üzerinden İstanbul’a gelip Osmanlı’ya sığındılar. İstanbul’a gelenler Galata semtine yerleştirilirken buradaki Galata Camii Endülüslü Müslümanlardan sonra Arap Camii ismini almıştır. Yine Sultan Ahmet Camii’nin vakıf gelirlerinin bir kısmı Moriskolara yardım için ayrılmıştır. Osmanlı içinde bulunduğu durum nedeniyle Endülüs’ün düşüşünü engelleyemese de Moriskolara elinden geldiğince yardım etmeye çalışmıştır.

Endülüs’ü Bugüne Taşımak

Geçmişe yapılan yolculuklar çoğu zaman insana geleceğin ayak izlerini de gösterir. Geçmiş ile gelecek arasında bir bağ kurarken dikkat edilmesi gereken en tehlikeli tuzak ise geçmişi bir övünme veya hamaset aracına dönüştürmektir. Geçmiş veya gelenek eğer ondan aldığımız ilhamla bugünü inşa edebilirsek bir anlam kazanır. Abdulvahid el Vekil “Gelenek ölmüşlerin yaşayan ruhudur. Gelenekçilik ise yaşayanların ölmüş ruhudur” der. Hamasete dayanan gelenekçilik veya geçmişin ihtişamına sığınarak yaşamak bizi dinamik hayattan koparır. Hayatın dinamizmini, akışını yakalayamayan toplum veya medeniyetler ise tarih dışı kalır. Tıpkı bir zamanlar dünyanın öznesiyken bugün nesnesi haline gelen Müslümanlar gibi…

Geçmişimize olan sadakatimizi de ancak gelenekten yola çıkarak bugüne dair yeni bir bilinç, yeni bir söz, yeni bir hayat, yeni bir sanat, medeniyet ve kültür üreterek ispatlayabiliriz. Bu bağlamda 718 yıllık Endülüs medeniyeti bugün kendine yeni bir yol ve yön arayan Müslümanlara tecrübe anlamında büyük fırsatlar sunmaktadır.


Adem Özköse'ın Yazısı.