Brunelleschi Ve Muhammed bin Atsız
Site Özel
2527 okunma
Ahmed Oğuz Aydın
Brunelleschi dünyaca ünlü İtalyan bir Rönesans dönemi mimarıdır. Onu mimarlıkla ilgilenen herkesin tanıyacağı gibi mimarlık fakültelerinde ondan muhakkak bahsedilir. Muhammed bin Atsız ise Selçuklu Dönemi’nin bir Türk mimarıdır. Kendisini biz Türkler bile ne yazık ki tanımıyoruz. Halbuki bu iki mimarın önemli ortak bir noktası var.
Brunelleschi 1377-1446 yılları arasında yaşamış, mimarlıkta Rönesans sanatına öncü olmuş ve İtalya’daki meşhur Floransa Katedrali’nin kubbesini yapan kişidir. Katedralin inşasına 1296 yılında başlanmış, 1400’lü yıllara gelindiğinde sıra kubbeye gelmişti. O dönem Floransa’da her yapı yarışma ile seçilip yapıldığından bu katedralin kubbesi içinde bir yarışma yapılmıştı. Yapılması gereken, belli bir aşamaya gelmiş işin üzerine bir kubbe tasarlanacağı için işi sıfırdan yapmaktan daha zordu. Öyle ki kubbe için açıklık çok fazla olduğu gibi kubbenin oturacağı sekizgen yapı eş kenarlara da sahip değildi. Yarışmayı kazanan Brunelleschi "çift kabuklu kubbe tekniği" ile statik açısından neredeyse imkansızı başararak muhteşem bir kubbe inşa etti.
Tekniği ile basıncı azaltmış, ağırlığı eşit bir şekilde dağıtmıştı.1436 yılında tamamlanan kubbe, 900 yıl önce yapılmış Ayasofya’nın kubbesini de geçerek o dönem dünyanın en geniş ve en yüksek kubbesi olmuştu. Bu kubbe günümüzde hala taş-tuğla işçiliği (kagir) ile yapılmış en büyük kubbedir. Hikayenin ilginç yanı ise çift kabuklu kubbe tekniği o dönem Avrupa’nın yabancı olduğu, İran ve Orta Asya coğrafyasında görülen bir mimari tekniğiydi.
Muhammed bin Atsız bugün Türkmenistan’ın Merv şehrinde bulunan, 1153’de inşaatına başlanıp 1157’de tamamlanan, Selçuklu sultanlarından Sultan Sencer’e ait türbenin mimarıdır. Kendisi babasının "Atsız" isminden de anlaşılacağı gibi Arkeolog Viyatkin’in okuduğu iç kubbe eteğindeki kitâbede yazdığına göre Serahs Türklerindendir.
İnşa ettiği yapı 12. yüzyıl İslam coğrafyasının en muhteşem eseri olarak kabul edilir. 13. yüzyılda gerçekleşen Moğol istilası sırasında ağır hasar alan yapı yüzlerce yıl hasarlı da olsa ayakta kalmayı başarmış, 2005 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından restorasyonu gerçekleştirilmiştir. Dönemin seyyahlarından Yâkut el-Hamevî’nin anlattığı yapıdaki gök mavisi çiniler ve bezemeler günümüze ulaşamadıysa da yapının mimarisi hala büyüleyicidir.
Muhammed bin Atsız, Brunelleschi’nin çift kabuklu kubbe tekniğini ondan yaklaşık 300 yıl önce kullanmış ve bu muhteşem yapının kubbesini tamamlamıştı. Bu teknikle 5m kalınlıkta, 38m yükseklikteki duvarların üzerine inşa ettiği dıştan 21m, içten 17m çapındaki kubbe döneminin en geniş çaptaki kubbesi olmuştu. Brunelleschi`nin ise bu tekniği muhtemelen Floransa’ya köle olarak gelen Fars veya Türk ustalardan öğrendiği tahmin ediliyor.
Brunelleschi’nin kubbesi, tekniği ile onlarca kitaba ve belgesele haklı olarak konu oldu. Fakat bizler Muhammed bin Atsız gibi medeniyetimizi oluşturan kültür ve sanat tarihimizin önemli kişilerinden pek haberdar değiliz. Tarih algımız genellikle askeri ve siyasi konulardan ibaret. Atalarımızı çoğunlukla at üzerinde fetihten fethe koşan birer savaşçı olarak tasavvur ediyoruz. Halbuki atalarımız yalnızca savaşçı değil, aynı zamanda mimarlık gibi çeşitli sanat alanlarında usta idi.
Kaynakça
-Ross KING, Brunelleschi’nin Kubbesi, YEM Yayınları (2010)
-Yaşar ÇORUHLU, TDV İslâm Ansiklopedisi, 37. cilt, say. 519-521 (2009)
GENÇ'ın Yazısı.