Ahmet Furkan Yıldırım 

Asr-ı saadet, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Kuran ile yoğurduğu, yetiştirdiği, Kuran’ın "Allah onlardan, onlar da Allah’tan razı" (Tevbe, 9/100) tanımlaması yaptığı, üsve-i hasene (en güzel örnek) olan Peygamberimizin (s.a.v.) en güzel örnekleri olan sahabe dediğimiz neslin yaşadığı zaman dilimidir. Toplum olarak bizler için örnek teşkil eden bu zaman dilimini, biz gençler için nasıl bir rol model olduğunu asr-ı saadetin gençlerinden örnekler ile anlamaya çalışmalıyız.

Asr-ı saadet ikliminde genç olmak, zengin bir ailenin çocuğu iken, Mekke’de en lüks ve en güzel kıyafetleri giyerken, Mekke’nin en güzel kokularını sürerken, son derece müreffeh bir hayat yaşarken bütün bu güzellikleri elinin tersiyle itip ailesinin şiddetini, yerinden yurdundan edilmeyi göze alan o güne kadarki duruşu ile adeta “Gözümde ne dünya sevgisi ne gelecek kaygısı ne mahrum bırakıldıklarım ne de elimden alınanlar var. Tek derdim davamdır!” diyen 18 yaşındaki Musab bin Umeyr olmaktır.
 
Asr-ı saadet ikliminde genç olmak Hz. Peygamberin (s.a.v.) risalet davasını omuzlayacak yiğitlerin yetiştirilmesi için nebevi bir medrese kurmak istediği fakat bu medresenin nerede olacağı konusunda çıkmaza vardığı noktada, herkesin İslam`ı boğmak için türlü hileler ve eziyetler yaptığı zamanda "Evim evindir" diyerek Peygamberimizin (s.a.v.) yarasına merhem olan 17 yaşındaki Erkam bin Ebi’l Erkam olmaktır.
 
Müslümanlar hicret etmek durumunda kalıp Habeşistan’a gittiğinde Habeşistan kralı Necaşi’nin önünde büyük bir cesaret ve ehliyetle müslümanları Amr bin As’a savunan 21 yaşındaki Cafer-i Tayyar olmak demektir asr-ı saadet ikliminde genç olmak.
 
Ölüm sehpasında kendisine "Bu darağacında benim yerime Muhammed olsun de, seni bırakalım" teklifinde bulunan Ebu Süfyan’a karşı "Vallahi değil burada Muhammed’in olması onun ayağına diken batmasına bile razı olmam" diyerek bizlere Efendimizin (s.a.v.) sahabice nasıl sevildiğini öğreten Hubeyb bin Adiy olmaktır.
 
18 yaşındayken Ömerleri, Ebubekirleri, Osmanları, Alileri barındıran bir orduya komutan olan Üsame bin Zeyd olmaktır.
 
Peygamberimize henüz 10 yaşında iman eden Ali olmaktır. Nice ümitlerle gidilen Taif’te Hz. Peygamberi (s.a.v.) taşlayanlara karşı kendini siper eden Zeyd bin Harise olmaktır. Hicret esnasında Hz. Peygamber için istihbarat görevi yürüten Hz Ebu Bekir’in kızı Esma olmaktır.
 
Asrı saadet ikliminde genç olmak; çile çekmek, fedakarlık yapmak, sorumluluk almak, adeta fikir işçisi olmaktır.
 
İsmini saydığımız sayamadığımız bu asrın, asr-ı saadetin gençlerinin, biz 21. asır gençlerine rol model olması temennisi ile… 


GENÇ'ın Yazısı.