Ömer Akyüz

Hicrî yılın Safer’den sonra gelen üçüncü ayına Rebîü’l-evvel denir. Rebîü’l-evvel ayı, adını Arapça dilinde  “Bahar”  manasına gelen Rebî’ sözcüğünden almaktadır. Buna göre, “Rebîü’l-evvel”  ayının kelime anlamı  “evvelki bahar”  şeklindedir. Bir sonraki ayın isminin  “Rebîü’l-ahir”  yani  “sonraki bahar”  olduğu dikkate alındığında, Rebîü’l-evvel ayının kelime anlamı daha da iyi anlaşılacaktır. Bu ayda Hz. Peygamberin (s.a.v.) dünyaya gelmesi hasebiyle Müslümanlar açısından bu ay, diğer aylar açısından ayrı bir önem arz etmektedir. 
 
İslâm tarihinde Rebîü’l-evvel ayının önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.), 12 Rebîü’l-evvel 571 yılında doğmuş ve bununla birlikte Müslüman toplumlarda bir mevlid geleneği oluşmuştur. İslâm tarihinde bir dönüm noktası sayılan hicret de Rebîü’l-evvel ayında gerçekleşmiştir. Safer ayının sonlarında Hz. Ebûbekir(r.a.) ile birlikte Sevr Mağarası`na sığınan ve 1 Rebîü’l-evvel’de buradan ayrılıp Medine’ye doğru yola çıkan Resûl-i Ekrem, 8 Rebîü’l-evvel Pazartesi günü Kubâ’ya varmış ve burada Kubâ Mescidi’ni inşa etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.), 12 Rebîü’l-evvel’de Medine’ye hareket etmiş, Rânûnâ vadisinde ilk Cuma namazını kıldırdıktan sonra aynı gün Medine’ye ulaşmıştır. Bu ayın içinde Mescidi-i Nebevî’nin inşasına başlanmıştır. Aynı zamanda Hz. Peygamber(s.a.v.), 12 Rebîü’l-evvel 632’de vefat etmiştir. (TDV, REBÎÜLEVVEL)
 
Rebîü’l-evvel ayının on ikinci gecesi Mevlid Kandili olarak idrak ediliyor. Arapça’da “vld” kökünden türetilmiş bir kelime olan Mevlid, sözlükte “doğmak, doğum yeri ve doğum zamanı” anlamlarına gelmektedir. İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen ve İslâm dininin peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v.), Pazartesi, 12 Rebîü’l-evvel 571 yılında dünyaya gelmiştir. 
 
Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" ya da "Veladet Kandili" denir. Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlama örneğine rastlanmayan Rebîü’l-evvel ayının on ikinci gecesi olan Mevlid Kandili, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır’da, Şii Fâtımî Devleti döneminde kutlanmaya başlanmıştır.
 
Edebiyatımızda, Hz. Peygamberin (s.a.v.) doğum günü olan Mevlid gününü anlatan birçok eser yazılmıştır. Bunlar içinde Süleyman Çelebi’nin yazdığı mevlid, Osmanlı’dan beri hâlâ ülkemizde değişik vesilelerle coşkuyla, bir âyin atmosferi içerisinde okunmakta ve dinlenmektedir.
 
Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu ayda dünyaya gelmesi ve bizi şereflendirmesi hasebiyle Müslümanlar için önemli bir ay olan Rebîü’l-evvel’de sadece bu aya özel olarak yapılması gereken ibadetler yoktur. Ancak, Peygamberimizin (s.a.v.) doğum ayı olması nedeniyle bol bol Efendimize salavatlar getirilebilir. Ayrıca, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) gündelik yaşantısı içerisinde düzenli olarak uyguladığı bazı ibadet ve dualar bu ay içerisinde de yapılabilir.
 
Hz. Peygamberin (s.a.v.) oruç tuttuğu zamanlara ilişkin bir Hadis-i şerifte şöyle geçiyor:
 
Ebû Katâde (r.a.) şöyle dedi: Resûlullâh’a Pazartesi günü oruç tutmanın fazileti soruldu, Efendimiz ise şöyle buyurdu: “O gün, benim doğduğum, peygamber olduğum (veya bana vahiy geldiği) gündür.” (Müslîm, Sıyâm, 197-198)
 
Dua ve ibadetlerimizin kabul olması dileğiyle...


GENÇ'ın Yazısı.