Adem Mırat

Kurulduğu günden beri birçok devlete ev sahipliği yapmış kadim bir şehir olan İstanbul, birçok insanın ilgisini çekmiştir. Seyahat yazarları, şairler, turistler, sanatçılar şehri ziyaret etmişlerdir. Kimisi tablosunu yapmış, kimi göz ucuyla bakmış, kimisi sokaklarında kaybolup eski ruhunu hissetmiştir. Bunun yanında bir de İstanbul’da yaşayıp İstanbul’u yaşayamayan, keşfedemeyenler vardır.
 
Hattat Süleyman Berk "30 yıldır İstanbul’u geziyorum, halen daha bitiremedim." diyor. İstanbul’u gezmek, onu biliyorum diyebilmek zordur. Bugün İstanbul’u bilmek yerine sokaklarını adımlarken, karşımıza çıkan, görülmesi gereken, olmazsa olmazları olan eserlerini sıralayacağız. Bakalım ne kadarını biliyoruz ya da tanıyoruz.
 
Bugün salacak sahilde Üsküdar’a doğru yürümeye başladığınızda tarihi yarımada sol tarafınızda kalacak. Bir an durup tarihi yarımadaya baktığımız zaman hangi eserler ön planda, gözümüze neler takılacak birlikte bakalım.
 
Sarayburnu’na doğru baktığımızda en solda altı minaresi ve ihtişamıyla Sultanahmet Camii görülür. Bulunduğu semte adını veren bu camii Sultan 1.Ahmet tarafından İstanbul’un Marmara Denizi`ne hâkim kısmında 1616 yılında mimar Sedefkâr Mehmed Ağa tarafından yapılmıştır. 50 farklı deseniyle 20 binden fazla çinisiyle turistlerin uğrak mekânı olan bu cami, İstanbul`un simgesel yapılarından biri olmuştur.
 
Sultanahmet Camii`nin karşışında, dünya mimarlık tarihin en görkemli eseri, Fatih`in emanetiyle fethin sembolü Ayasofya Camii vardır. Arkasında, asırlar boyunca âlemi nizamı tahsis etmek içi yönetimin temel merkezi olan Topkapı Sarayı, Adalet Kulesi, Bağdat ve revan köşkleri. Sarayın sağ alt kısmında harem halkının donanma merasimlerini izlemesi için sultan İbrahim’in baş mimarı Kasım Ağa’ya yaptırdığı Sepetçiler Kasrı.
 
Tekrar yukarı doğru baktığımızda İstanbul’un barok tarzı ile yapılan Nur-i Osmanî Cami`si, yanı başında İstanbul Erkek Lisesi yer almaktadır. Sağa doğru baktığımızda Osmanlı’dan günümüze ulaşan, özgünlüğünü koruyan en eski selâtin camii olan Beyazıt Camii, İstanbul Üniversitesi bahçesinde yer alan yangın kulesi.
 
Galata Köprüsü ayağında, çini zenginliğiyle göz dolduran Hünkâr Kasrı`yla Yeni Cami, mimar Davut ağanın başlattığı inşaat sermimar Mustafa Ağa tarafından bitirildi. 1633 yılında Hatice Turhan sultan tarafından tamamlandı. Hattat Sami Efendi`ye ait Celi Sülüs Kitabesi ve Mısır Çarşısı`yla görülmeye değerdir. 
 
Hatlarını Karahisari ve Hasan Çelebi`nin yazdığı, Sinan’ın muhteşem mimari eseri Süleymaniye Cami. dört fil ayağı üzerinde oturan kubbesi, Rumi motiflerle bezenmiş minber ve mihrabının yanında  göz alıcı çini süslemelerine sahip. On şerefe ve dört minaresiyle Haliç’in incisi görülmeye değer. Süleymaniye’nin hemen altında,  çini süslemeleriyle meşhur,  fevkani bir şekilde inşa edilen Rüstem Paşa Camii ve hanları.
 
Kız kulesini geçip Rumeli yakasını karşımıza aldığımızda Karaköy yönünde, İstanbul’u tüm çıplaklığı ile seyredebildiğimiz, yedi tepeli İstanbul’un yedi tepesini de görebildiğimiz Galata Kulesi, hemen sağında yeşil panjurları ve sarı rengiyle tablo gibi bir görüntü ortaya çıkartan Doğan Apartmanı. Boğaza doğru Kılıç Ali Paşa Camii, hemen ilerisinde ince iki minaresi ve Yesarizade Mustafa İzzet Efendi hat yazılarıyla Nusretiye Camii. Biraz yukarıda Yahya Kemal’in "Git bu mevsimde, gurup vakti, Cihangirden bak! Bir zaman kendini karşında ki rü’yaya bırak!" dediği Cihangir ve Şehzade Cihangir adına yapılan camii. 
 
Yürümeye devam ettiğimizde yine sahil şeridinde Mimar Sinan’ın yalın mimari denemesinin örneği olan Fındıklı Camii, Dolmabahçe Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii ve yanında tarihin son dönemlerine tanıklık eden Dolmabahçe Sarayı. Beşiktaş iskelesinde Mimar Ali Talat Bey tarafından, Vapur işletmesi olan şirketi Hayriye için yapılan ilk taş vapur iskelesi, arkasında Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi ve Sinanpaşa Camii. Serence Bey yokuşunda Şazeli tarikatının Osmanlı topraklarındaki ilk yerleşkesi olan Şeyh Zafir Efendi Külliyesi.
 
Boğaza nazır, Sultan 3.Ahmed ile Damat İbrahim Paşa’nın saray bahçesinde katıldığı Çırağan alemlerinden dolayı ismini alan Çırağan Sarayı, arkasında küçük Mecidiye Camii ve boğazın manevi muhafızlarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi olan Yahya Efendi Dergahı. Feriye sarayı, Kabataş Erkek Lisesi ve yanında Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan Büyük Mecidiye Camii. Daha niceleri var ki; İstanbul`u geziyorum ama hala bitiremedim.


GENÇ'ın Yazısı.