Daha önce de şiir, anı ve denemeleriyle tanıdığımız Süleyman Ragıp Yazıcıların dördüncü kitabı olan Hürmetten Hayrete, geçtiğimiz Eylül ayı itibariyle raflardaki yerini aldı. Okurların beğenisine ise Aşina Kitap aracılığı ile sunuluyor. Yazarımız, benim ise son zamanlarda okumaya başladığım bir isim. Her birinden ayrı bir zevk ve ders aldığım gibi bu yapıtından da farklı boyutlarda kazanımlar elde ettim. Bu eser varlığa hürmet ile yaklaşmanın, hayretin kapısını ise aralama derdinde olmanın bir dizi hikâyeler eşliğinde anılaştırılmış hali. Kapak tasarımı, adeta insanın hürmet ve hayret yolcuğundaki kanat çırpışlarını hayal ettiriyor. Her yönüyle, yüz altmış sayfada âleme dağılan altın değerindeki manaları görebiliyoruz. Anlatımlar belli bir olay örgüsü ile başlayıp, sohbet havası içerisinde, soru ve cevaplar eşliğinde devam ediyor ve ifade edilen konuya dair bir fotoğraf ile son buluyor. 

 

 

Kitabı okuduktan sonra “Neden hürmet ve nasıl bir hayret?” sorusunun cevabını almış oluyoruz. Hürmet, kalbimizde her zaman bulunmasını istediğimiz eşsiz güzelliklerden bir tanesidir. Hayret ise yaşadığımız olaylarda, şaşkınlık belirtisi göstermek istediğimiz bir mana arayışıdır. Hürmet ve Hayret bir tohum gibidir. Daha tohumken toprağa atılır,havalanır, yumuşar. Bir gün göklerden rahmet yağar ve su ihtiyacını karşılar. Nefis bir koku ortaya çıkar. Bu rayiha tüm tarlana yayılır. Sonra filizlenip boy vermesini beklersin. Kiminin yanında türlü çiçekler açar, kiminin yanında türlü dikenler biter. Bazısına haşerat gelir, dolu zarar verir geçer. Şöyle uzaktan bir de baktın mı arazine, gurur duyarsın kendinle. Çünkü yaşamış olduğun tüm olumsuzluklara rağmen, hayatındabir fidan yeşermiştir.

 

 

Kâinat eşsiz güzellikler ile dolu. Lakin bu eşsiz güzelliklere karşı saygı ile yaklaştığımız zaman kâinat bizlere gülümsüyor. Zerreden küreye, galaksiden moleküle kadar her yer hürmet ile doludur ama tüm hepsini görmezden gelip bakmadan geçebiliyoruz. Fakat azıcık bir hürmete dahi sayısız lütuf bahşedileceği Kuran’ı Kerim’de müjdeleniyor. Bu yüzden hürmetli olmamız gerekiyor.

 

 

Olan biten her şeye şaşkınlık ile baktığımız, yoldaşımızın sevgi, hüzün ve anlama çabası olduğu, etrafımızdaki değişimlerin farkında olduğumuz bir anlayış. Mesela; güneşin doğması ve batması, geceleri ayın çıkması, yağmur yağması, çiçeklerin filizlenmesi, arıların bal yapması gibi hayret etmemiz gereken birçok olay vardır. Bu yüzden hayret duygusu içerisinde yaşamalıyız.

 

 

İlginç bir bölüm ise: “Son olarak, en büyük arzularımdan biri, hayatımı güzelleştiren kitabın yazarıyla da bizzat tanışmak, onunla daha yakından bir ilişki kurmak. Aslında her satırda onunla zaten konuşuyormuşum gibi bir his var içimde, üslubu beni bitiriyor ve öldürüyor adeta. Her okuyucusuyla özel olarak ilgilendiğini, kendisini arayıp soranlara aslında çok yakın olduğunu sık sık vurguluyor, bu benim için en büyük müjdelerden biri. Bunca güzel ve yüce sözün sahibiyle bizzat tanışmak ne büyük bir şey olacak, düşünmek bile kalbimi yerinden oynatıyor. Ya nasip.” (s.19)