İstanbul`un Yedi Tepesi Ve Eserleri
Site Özel
2907 okunma
Adem Mırat
İstanbul denince aklımıza birçok şey geliyor. Camileri, boğazı, köprüleri, kuleleri, sarayları ve yalıları. Fotoğraf severler manzaranın yerini bilir, yemek tutkunları ve gurmeler lezzet duraklarını bilir, tarihçiler geçmişin izini nerede takip edeceklerini bilirler. İstanbul denince bir de aklımıza tepeleri gelir. Peki, bu tepeler neresidir? Manzarası ile meşhur Çamlıca Tepesi, manevi değeri ile Yuşa Tepesi, sur dışındaki ilk yerleşim yerlerinden biri olan Fikirtepe ya da Haliç ve Yarımada manzaralı İdris-i Bitlisi Tepesi mi?
Yedi tepeli İstanbul diye belirtilen kısım Tarihi Yarımada içerisinde yer almaktadır. Bu tepelerin altısı Sarayburnu'ndan başlayıp Haliç kıyısına nazır iken 7.tepe Marmara kıyısında yer alır. Her bir tepede tarihin aynası olan eserler vardır.
İstanbul’un birinci tepesi Sarayburnu'ndadır. 400 yıl boyunca Devlet-i Aliye’nin yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı, fetihten sonra camiye dönüştürülmeyen tek kilise olan Aya İrini, "kutsal bilgelik" anlamına gelen ve sırlarını halen daha koruyan Ayasofya Cami, Bizans’ın "Hipodrom" Osmanlı’nın ise "At Meydanı" olarak adlandırdığı Sultanahmet Meydanı ve dikilitaşları, sünnet ve düğün merasimlerinin vazgeçilmez mekânı İbrahim Paşa Sarayı, Mimar Vedat Tek imzası taşıyan Defter-i Hakani binası, İstanbul’un simge yapısı Sultanahmet Cami, II. Bayezid’in baş hazinedarı tarafından yapılan Firuz Ağa Cami, İstanbul’un en büyük sübyan mektebi olan Cevri Kalfa Mektebi ve Bizans’ın su ihtiyacını karşılamak için inşa ettirdiği Yerebatan Sarnıcı birinci tepede yer alan onca güzellikten sadece bazılarıdır.
İstanbul’un ikici tepesi Çemberlitaş ve Nuruosmaniye Tepesi'dir. Divanyolu ile birinci tepeye bağlanan bu tepede; İstanbul’un ilk barok usullü camisi Nuruosmaniye Cami, haziresi oldukça geniş olan Sultan II. Mahmud Türbesi, Bizans’tan kalan Çemberlitaş, Divanyolu’nun ilk külliyesi olan Atik Ali Paşa Cami, tam karşısında vezirlerin ağırlandığı vezir han ve kapalı çarşının bir kısmı bu tepe de yer almaktadır.
İstanbul’un üçüncü tepesi Beyazıt ve Süleymaniye Tepesi'dir. Osmanlı’dan günümüze ulaşan en eski selâtin cami olan Bayezid Cami, Yesarizade Mustafa İzzet tarafından yazılan kitabesiyle Beyazıt Yangın Kulesi, eski saray yerine yapılan Harbiye binası ve Seraskerlik Kapısı (bugünün İstanbul üniversitesi rektörlük binası ve kapısı) ve Hasan Paşa Hanı tepenin yüksek kısmında yer almaktadır. Kiliseden dönme Kalenderhane Cami, Valens (Bozdoğan) Su Kemeri'nin bir kısmı ve Mimar Sinan’ın çıraklık eseri diye bilinen Süleymaniye Külliyesi bu tepede yer almaktadır.
İstanbul’un dördüncü tepesi Fatih Tepesi'dir. Fetihten sonra Havariyyun Kilisesi'nin bulunduğu yere Sultan Fatih tarafından yapılan cami, Sahn-ı Seman Medresesi, imarethane ve türbesiyle Fatih Külliyesi, Malta Çarşısı, Emir Buhari Tekkesi ve Yedi Uyurlar Kabristanı bu tepede yer almaktadır.
İstanbul’un beşinci tepesi Yavuz Selim Tepesi'dir. Kanuni Sultan Süleyman babası adına Mimar Sinan’a yaptırdığı Yavuz Selim Külliyesi, Sultan Abdülmecid Türbesi, "kızıl mektep" diye anılan Fener-Rum Erkek Lisesi bu tepede yer almaktadır.
İstanbul’un altıncı tepesi Edirnekapı Tepesi'dir. Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan adına yaptığı cami tepeyi süsleyen bir taç görevi görmektedir. Bizans döneminden kalan dört büyük açık su sarnıçlarından biri olan Aetios Sarnıcı (şimdiki Vefa Stadyumu), Sadrazam Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrilen Kariye Cami ve Kaşıkçı Elmas'ın bulunduğu 10.yy Bizans’ından kalma Tekfur Sarayı bu tepede yer almaktadır.
İstanbul’un yedinci tepesi Kocamustafapaşa Tepesi'dir. Marmara Denizi'ne hâkim olan bu tepede kiliseden camiye çevrilen Sümbül Efendi Tekkesi, Surp Kevork Ermeni Kilisesi bulunmaktadır.
GENÇ'ın Yazısı.