Önce kimleri tanımalı ve kimleri örnek almalıyız? Hayallerimizi süsleyen kahramanlar kimler olmalı? Allah’ın bize devamlı anmamızı emrettiği örnek insanlar mı yoksa her gün bize sunulan hayalî filim ve oyun kahramanları mı? Hayatta hiçbir zaman öncelik sıralamasını unutmamak gerekir.

İshak (as); Hz. İbrahim’in ikinci oğlu olup Hz. Sare’den doğ¬muştur. 1 Yahudilerin Hz. İbrahim’den sonra ikinci atasıdır ve yaklaşık olarak milattan önce XIX-XVIII. yüzyıllarda yaşamıştır. Ancak o yahudi değildir. Allah Teala Hz. İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve oğullarının Yahudi ve Hıristiyan olmadığını, bundan berî olduklarını açıkça ifade eder.2 Zira Yahudilik ve Hristiyanlık onlardan çok sonra ortaya çıkmıştır.

Hz. İshak’ın ismi Kur’an-ı Kerîm’de on yedi yerde geçer. Üç yerde, Hz. İbrahim’in putperest kavminden ayrılışından sonra kendisine İshak’ın bağışlandığı, peygamberlik ve kitapların onların neslinden gelenlere verildiği ifade edilir. 3 Bu ifadelerle Yüce Rabbimiz kendisine teslim olan kullarına çok büyük lütuflarda bulunduğunu hatırlatır. Aynı zamanda ilahi lutufların, Allah için yapılan fedakarlıkların bir neticesi olduğu görülür. Nitekim İbrahim (as) maddî ve manevî hicretlerinin neticesinde nesil bereketine nail olmuş ve daha dünyada iken bütün dinler ve insanlar tarafından övgüyle yad edilmiştir. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Bunun üzerine Lût ona iman etti. (İbrahim) «Artık ben Rabbime hicret edeceğim. Şüphesiz O güçlüdür, hikmet sahibidir» dedi. Ona İshak ve Yakub’u bağışladık, soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik. Ona bu dünyada mükafatını verdik; o, ahirette de iyiler arasında yer alacaktır.” 4

İshak (as), babası Hz. İbrahim’in vefatından sonra Şam’da peygamberlikle vazifelendirildi. 5 Allah Teala onu seçkinlerden ve hayırlı insanlardan kıldı. Kur’an-ı Kerîm ona vahiy gönderildiğini6, onun hidayete erdirildiğini7, salihlerden olduğunu8, mübarek kılındığını9, doğumunun müjdelendiğini10 ve ilahî bir bağış olduğunu11 haber verir.

Güçlü ve Basiretli Kimseleri Örnek Al!

Önce kimleri tanımalı ve kimleri örnek almalıyız? Hayallerimizi süsleyen kahramanlar kimler olmalı? Allah’ın bize devamlı anmamızı emrettiği örnek insanlar mı yoksa her gün bize sunulan hayalî filim ve oyun kahramanları mı? Hayatta hiçbir zaman öncelik sıralamasını unutmamak gerekir. Önce kendi peygamberimizi, sonra diğer peygamberleri, ondan sonra sahabe, tabiin ve İslam alimlerini, tarihimizdeki mücahid ve kahramanları tanımalıyız. Ondan sonra kültürümüzü artırmak için doğunun ve batının bütün meşhur simalarını öğrenebiliriz. Ama bugün maalesef hep tersten başlanıyor ve bir türlü düze çıkılamıyor. Allah Teala şöyle buyuruyor:

“Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Yakub’u da zikret! Ahiret yurdunu hatırda tutmadaki samimiyetleri sayesinde onları günahlardan arındırdık. Doğrusu onlar bizim katımızda gerçekten seçkin kılınmış, hayırlı kimselerdendirler.”12

Allah’ın bize örnek gösterdiği bu kahramanları devamlı gündemde tutmamız, hayatlarını okuyup ahlakî faziletlerini dinlememiz gerekiyor. Çünkü onlar ibadette, Allah’a itaatte kuvvetli; dinde, ilimde ve hakkı görmede basiret ve fıkıh sahibi kimselerdi. Hadiselere Allah’ın nuru ile bakarlardı. En büyük dertleri ahiret yurdu idi, hep orayı düşünür, orası için çalışırlardı. Ahiret korkusu içinde yaşar ve bütün insanları oraya hazırlanmaya davet ederlerdi. Kalplerinden dünya sevgisi, dillerinden dünya zikri sökülüp alınmış, onun yerine ahiret muhabbeti ve zikri yerleştirilmişti. Hayatlarına ahiret inancıyla planlamışlardı. Böylece cennetin en üst makamını elde ettiler. İki cihanda da huzurlu ve mutlu olmak isteyen herkesin takip etmesi gereken örnek insanlar işte bunlardır. Oyun ve filim kahramanları insanı hiçbir zaman bu hedefe ulaştıramazlar. Onlar insanın en değerli sermayesi olan imtihan vaktini zayî etmekten başka bir şey yapmazlar.

Doğruya Yönel İstikamete Çağır!

İshak (as) ve ailesi iyi insanlardan oldukları için Allah mükafat olarak onları doğru yola iletmişti.13 Nitekim Rasulullah (sav); “Kerîm oğlu kerîm oğlu kerîm oğlu kerîm, İbrahim oğlu İshak oğlu Yakub oğlu Yusuf’tur, (aleyhimüsselam).” buyurmuş,14 onların ailece güzel ahlaklı ve değerli insanlar olduğunu bildirmiştir.

Onlar aynı zamanda diğer insanlara da doğru yolu gösteriyorlardı: “İbrahim’e İshak’ı ve fazladan bir ihsan olarak Yakub’u lutfettik; her birinin salih insan olmasını sağladık. Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler kıldık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar, bize hep kulluk ettiler.”15

Onlar Allah’ın emrine çağıran ve kendilerine uyulan hidayet imamları, hayır önderleri idi. Devamlı hayırlı işlere, salih amellere, nafile ibadetlere, namaza ve zekata koştular, hayatlarını tevhid üzere Allah’a kulluk yaparak geçirdiler.

O halde hayırlı gençler sadece kendileri güzel bir hayat yaşamakla yetinmeyecek, diğer insanlara da doğru yolu göstereceklerdir. Çünkü insan eğitimiyle meşgul olmak bir peygamber mesleğidir. Ebedî hayat açısından en karlı iş de budur. Zira bir hayra vesile olan kimse o hayrı işleyenlerin sevaplarından da bir mislini alır.16 Bir misal vermek gerekirse, İslam’ın bir emrini öğrenip onunla amel eden kişiye bir ecir yazılır. Ona bu bilgiyi öğreten hocasına da bir misli yazılır. Hocasının hocasına ise bu ecrin iki katı yazılır. Üçüncü hocaya dört, dördüncü hocaya sekiz katı yazılır ve bu böyle her kademede kendisinden sonrakilerin ecirleri kadar katlanarak (x2) Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz’e kadar devam eder.

Bizden sonra 10 kişi olduğunu farzetsek öğrettiğimiz bir iyilik sebebiyle bize 1024 ecir yazılır. 11. kişi de o bilgiyle amel ederse ecrimiz 2048 olur. Bu şekilde her bir kişinin artmasıyla kendinden öncekilerin ecri katlanır. Bu, kıyamete kadar böyle devam eder. Sonrakiler ecirlerini artırdıkça otamatik olarak önceki müslümanların da ecirleri artar. Bu öyle bir durumdur ki onun keyfiyetini Allah Teala’dan başka kimse bilemez ve akıl bunun hakîkatini idrakten aciz kalır.

Bu durumu düşünen kimseler, bütün himmetlerini İslamî talim ve terbiyeye verirler. Herhangi bir bidʻat ve zulüm ihdas etmekten şiddetle sakınırlar. Zira bunların günahları da, aynen sevaplar gibi işlendikçe katlanarak artar.17

İlim Sahibi Genç Çok Değerlidir

Hakîm ve Alîm olan Allah, yaşlı çifte ilim sahibi bir evlat müjdelemişti:

“(Melekler, Hz. İbrahim’e) «Korkma» dediler, «Biz sana bilgili bir çocuk müjdeliyoruz».”18

“…Ona derin bilgi sahibi olacak bir oğul müjdesi verdiler. Karısı heyecanla bağırarak alnına vurdu; «Benim gibi yaşlı ve kısır bir kadın ha!» dedi. «Rabbin böyle buyurdu» dediler; «Şüphesiz hikmeti sonsuz, ilmi sınırsız olan yalnız O’dur».”19

Hz. İshak’ın en mühim vasfı alîm bir genç olması idi. O çok bilgili, engin ilim sahibi bir delikanlı idi. İlim öğrenecek yaşa gelmiş, peygamber olarak seçilip Allah’tan vahiy almış, ilim ve hikmetle dolmuştu. Dinin ahkamını ve kanunlarını çok iyi biliyordu. Bugün bizim için de Allah’ın kelamı, onu tefsir eden Rasulullah (sav)’in sözleri, fiilleri ve halleri ve bunları anlamaya yardımcı olacak diğer ilimler çok önem arz etmektedir. Yani vahiy bilgisi ve onu anlamaya yardımcı ilimler birinci önceliğimiz olmalı. Bunlarla meşgul olmak hem ilim hem de ibadettir. Kur’an’ı anlamak için tarih, coğrafya, tıp, matematik, astronomi, arkeoloji gibi bütün ilimlere ihtiyaç duyulduğunu da unutmayalım.

Ayetlerde gördüğümüz gibi bilgili bir genç Allah tarafından sevilmiş, övülmüş ve özendirilmiştir. Allah Teala bilgili bir genci büyük bir lütuf ve nimet olarak takdim etmiştir. Çünkü bilgi insana değer kazandırır. İlim, sahibini yüksek ahlaki meziyetlere ulaştırır.

İshak (as) vefat edince, babası İbrahim (as)’ın Mezrea’daki kabrinin ya¬nına gömüldü. Kabirleri, Beytülmakdis’e on sekiz mil uzaklıktaki Mescid-i İbrahim’in yanındadır. 20


1 İbn Saʻd, Tabakat, I, 47; Taberî, Tarih, I, 160.

2 el-Bakara 2/140; Taberî, Camiu’l-beyan, II, 611-612.

3 Meryem 19/49-50; el-Enbiya 21/72; el-Ankebût 29/27.

4 el-Ankebût 29/26-27.

5 Yakubî, Tarih, I, 28.

6 en-Nisa 4/163.

7 el-Enʻam 6/84.

8 el-Enbiya 21/72.

9 es-Saffat 37/113.

10 Hûd 11/71; es-Saffat 37/112.

11 el-En’am 6/84; İbrahîm 14/39; Meryem 19/49; el-Enbiya 21/72; el-Ankebût 29/27.

12 Sad 38/45-47.

13 el-En’am 6/84.

14 Buharî, Enbiya, 19.

15 el-Enbiya 21/72-73.

16 Müslim, Zekat 69; Nesaî, Zekat 64.

17 İmam Sübkî, Şifaü’s-Sekam, Beyrut: Mektebetü’l-Asrıyye, 1431, s. 409-410.

18 el-Hicr 15/53.

19 ez-Zariyat 51/28-30.

20 İbn Kuteybe, Maarif, s. 17; Mesʻûdî, Mürûcü’z- zeheb, I, 47; Salebî, Arais, s. 102; İbn Esîr, el-Kamil, I, 127.


Murat Kaya'ın Yazısı.