Gençlik deyince bazen kaçırdığımız önemli bir gündem var: Spor. Gençliğin öz kardeşi olan spor, sadece bedensel bir aktivite değil; aynı zamanda zihni de besleyen çok önemli ve zaruri bir eylem aslında. Ülkemiz ve dünyanın birçok yerinde popülaritesi sebebiyle futbol üzerine indirgenen spor konusunu, bu ay dosyamıza taşıdık. Sporun kapsadığı inanç değerlerimiz, ahlaki ölçüler, kamu-STK’nın sporla ilişkisi, psikolojik boyutu ve günümüz literatürüne yeni eklediğimiz “e-spor” mevzuunu masaya yatırdık. Tabii sporun insan hayatına olumlu etki eden boyutunun bir de ticari boyutunun olduğu; devletlerin bu durumu potansiyel bir güce çevirdiği de aşikar. Dosyamız dünyanın en büyük ticari pazarlarından olan sporu bu bağlamda da ele alıyor. Sporu geniş bir boyutta düşünmeden konuşmak, işlemek olmazdı; biz de öyle yaptık. Altınordu Futbol Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Dünya Paralimpik Olimpiyatları’nda yüzümüzü ağartan milli yüzücümüz Sümeyye Boyacı röportajları ve spor dünyasının farklı alanlarından usta isimler Uğur Sezginer, Salih Özüdoruk ve İbrahim Akgün’ün özel görüşleri bu ay GENÇ’te. 14. yılımız hayırlı olsun; sporla giriş yaptığımız bu dönemin spor ruhuyla canlı, enerjik ve güçlü geçmesini dileriz.

Genç Dergisi’nin 14. yılına giriş yaptığımız bu ayda çok özel bir dosya çalışması hazırladık. Zira herkesin hayatına bir şekilde nüfuz eden spor, mahiyet ve eylem olarak tabii ki birçok farklılık gösteriyor. Dünyada ve Türkiye’de daha çok futbol üzerinden yorumlansa da sporun hem çok derin bir yapısı hem de insana kattığı çok önemli değerler var.

Bu anlamda dosyamızda 14. yılımıza özel için “spor” konusunu gündeme aldık. Çeşitli boyutlarıyla spor üzerine kapsamlı bir dosya hazırladık. STK’ların lisanslı faaliyetlere geçmesi, gençlerin birbirinden eğitici spor faaliyetleriyle meşgul olması, inanç değerlerimiz ve spor arasındaki güçlü ilişkiler, e-spor, spor ahlakı vs. gibi alanları masaya yatırdık. Özel röportajlar ve görüşlerle de dosyamızı zenginleştirdik.


Sporu Seven Bir Peygamberin Ümmetiyiz

Salih Özüdoruk / Profesyonel Sporcu / Spor Eğitmeni

İslam dini, bireyin manevi gelişiminin yanında zihinsel, ruhsal ve bedensel gelişimine de büyük önem vermiş, fiziksel gelişime katkı sağlayacak faaliyetlere belli bir amaç ve ölçü doğrultusunda teşvik etmiştir.

Sporu Seven Bir Peygamber

Bu kapsamda, Peygamber Efendimizin (sav) hayatını incelediğimizde; fiziksel gelişim için çağın gerektirdiği bedensel egzersizlerin üzerinde önemle durduğu, sahabeleri teşvik ettiği, ödüllü yarışmalar düzenlediği, yarış bineğinin olduğu, eşiyle birlikte koşu yarışı yaptığı, çölde yüzme öğrendiği, okçuluğu övdüğü, asrın pehlivanı Rûkane ile güreştiği ve yendiği bilinmektedir.

Beden eğitiminin önemli bir eğitim metodu olduğunun farkında olan ecdadımız ise, Riyâzetü’l-Beden (Beden Terbiyesi) ve Riyâzetü’n-Nefs (Ruhun Terbiyesi) çerçevesinde, bedenin sağlıklı-kuvvetli olabilmesi ve bireyin ahlaki olgunluğa erişebilmesi için ”Güreş Tekkesi” ve “Okçular Tekkesi” gibi müesseseler kurmuş, ahlaki eğitimler vermiş, idman ve yarışmalar tertip etmiş, çeşitli çalışmalar yapmıştır.

Ecdadımız spor tekkelerinde bedensel gelişimle ilgili çalışmalar yaparken, ortaya koyduğu kurallar ve ritüellerle bireyin sadece fiziksel gelişimine değil, insani gelişimine de büyük önem vermiş, yarışmaların sadece “ödül” veya ”galibiyet” arzusundan ibaret olmadığı; sabır, tekâmül, saygı, tevazu, sebat, kararlılık, azim, irade eğitimi, rakibe hoş görü, vefa, topluma faydalı olma, kendini tanıma vs. gibi yaşam kalitesini arttıran duyguların da gelişimlerini ihmal etmemiştir.

“Attığın Zaman Onu Sen Atmadın, Allah Attı”

Örneğin Okçular Tekkesi’nde antrenörün okçunun kulağına sır olarak söylemiş olduğu 700 yıllık “Kemankeş Sırrı” olarak bilinen Enfal Suresi’nin 17. Ayeti bu kapsamda büyük önem arz etmektedir. Ayette geçen “Attığın zaman onu sen atmadın, Allah attı.” meali, sporcuya “Gücü ve kuvvet veren sadece Allah’tır” farkındalığını kazandırmış, ok atarken “Ya Hakk” söylenmediği takdirde atılan ok geçersiz sayılmış, ok atmadan önce başta okçuların piri olarak kabul edilen Sa’d bn Ebû Vakkas Hazretlerinin ve diğer okçuların ruhlarına dualar gönderilerek vefa duygusu aşılanmıştır.

İslam; ahlâkı zedeleyici, ilmî ve meslekî çalışmaları engelleyici, helal-haram kavramlarına gölge düşürücü, cinselliği ön plana çıkarıcı, karşısındakine zarar verici, kumara alet edici, zamanın ölçüsüz bir şekilde israfına yol açabilecek sporlardan şiddetle kaçınmış, kişinin gelişmesine olanak sağlayan, belirli bir amaç ve ölçü çerçevesinde yapılan faaliyetleri teşvik etmiştir.

“Güçlü Mü’min Zayıf Mü’min’den Daha Hayırlıdır”

Peygamber Efendimizin (sav) “Her ikisinde de hayır olmakla beraber, güçlü Mü’min zayıf Mü’minden daha hayırlıdır ve Allah’a daha sevimlidir” Hadis-i Şerifi doğrultusunda beden olarak zayıf, bitkin ve halsiz bir vücut yapısının aksine, kuvvetli, zinde ve çevik bir bedene sahip olmamız gerektiği bizlere hedef gösterilmiştir.

Bu kapsamda, geleceğimiz olan gençlerimizi, çağımızın en güçlü “iletişim” “etkileşim” ve “eğitim” metotlarından biri olan spor vesilesiyle, her daim iyiliklere ve güzelliklere yönlendirebilmemiz, fikren, bedenen, ahlaken, manen ve zihnen kuvvetli, çağın gerektirdiği donanıma sahip, sağlıklı ve erdemli nesiller yetiştirmemiz gerekmektedir.

Spor Tedavidir...

Sporun önemli yararlarından biri de özellikle enerjisini sporla değerlendiren gençleri genellikle kötü alışkanlıklardan uzak tutmasıdır. Bu vesileyle bağımlılık, sosyal bozukluk, psikolojik rahatsızlık gibi birçok olumsuz durumun tedavisi mümkün olmuştur.


Spor Sadece Futboldan İbaret Değildir!

Uğur Sezginer Antrenör

Sporu nasıl tanımlıyorsunuz?

Bana göre spor; toplumları ruhsal ve bedensel yönden geliştiren, bilinçli, sorumlu ve ahlaklı kişilikler haline getiren en önemlisi de doğru yapıldığında daha sağlıklı ömür yaşamamızı sağlayan etkinliktir.

Türkiye ve dünyada en çok rağbet edilen, gündeme olan spor futbol. Ama çok daha çeşitli spor çeşitleri olduğunu biliyoruz. Diğer branşlara ilgi nasıl çekilebilir?

Ülkemizde bilindiği üzere spor futboldan ibaret gibi bir algı var ancak göz ardı edilen branşlarda (karate, judo, güreş vb.) alınan başarılar futboldakinden kat kat fazlasıdır. Amatör olarak sayılan branşların yaygınlaştırılması için en önemli etkenler aile ve yayın organları olmalıdır. Başta aileler olarak yetenek seçimine bağlı olarak çocuklarımızı erken yaşta testlere sokarak hangi branşta daha verimli olduğunu ve hangi branşı sevebileceğini belirleyebiliriz, bunun yanında çocuklarımızı diğer branşlarla tanıştırmak için yol gösterici olabiliriz.

Bunun için medya iyi bir araç olabilir mi?

Evet, medya ayağında da yapılabilecek çok adım var, içerisinde futbol kelimesi geçmeyen programlarda bile futbol odaklı içerikler olmaktadır, bunun önüne geçilip amatör sporları topluma anlatılacak içeriklerin daha da özelleştirilip program süreleri tamamen amatör sporlara ayrılıp branşların idol kişilerine söz hakkı verilerek çocukların gençlerin örnek alabileceği kişiler ön plana alınmalıdır.

Sporun günümüzde bazı dizi ve filmlere konu olduğunu da görüyoruz. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Kesinlikle ciddi ilgi uyandırdığını düşünüyorum. Örneğin, devlet televizyonumuz TRT’nin yaptığı buz hokeyi branşının ön planda olduğu “Tek Yürek” dizisi ya da okçuluk branşının ön planda olduğu çocuk dizisi “Tozkoparan” oldukça başarılı yapımlar olduğunu düşünüyorum. Bunun diğer özel kanallarda yaygınlaşması gerekiyor. Gençlerin ve çocukların spora olan ilgilerini arttıracak çok yerinde işler...

Ayrıca, federasyonlar kendi bütçelerinden reklam kampanyaları üretip AVM, okul vb. yerlerde branş tanıtım stantları ve gösteriler gibi etkinliklerle toplumun branş hakkında bilgi sahibi olup bilinçlenmesini sağlamalıdır (Dünya ülkeleri bu şekilde amatör branşlara yatırım yapmaktadır ve internette örnekleri mevcuttur). Bu tarz yöntemler çoğaltılarak ülkemizde amatör sporların halk ve kamuoyundaki değeri arttırılabilir.


Spor Yaparken Hassasiyetlerimiz Neler Olmalı?

Niyet: Niyetimizin Allah’ın rızasını kazanmakla birlikte, sağlık ve kuvvetli olmanın her daim farkında olunmalı.

Kötü Söz: Oynarken ve seyrederken kötü sözlerin söylenmesine mahal verilmemeli.

Zaman İsrafı: Oynayanların ve seyredenlerin eğitimlerini ve zaruri işlerini terk etmeye varacak kadar zaman israfına yol açmamalı.

Vücut Teşhiri: Foto-video gibi görsellerin özelikle vücut hatlarını teşhir edecek oranda paylaşılmasından kaçınılmalı.

Kumar Durumu: Oynanan oyunlar hiçbir şekilde kumara alet edilmemeli.

İbadete Engel Durumu: Namaz ve oruç gibi farz ibadetlerin zamanında yapılmasına engel olmamalı.

Bedene Zarar Vermemeli: İnsanın bedenen zarar görmesine, eziyet edilmesine, küçük düşürülmesine ve ölümüne sebebiyet verecek kadar tehlike arz etmemeli.

Çevre Rahatsızlığı: Çevreyi rahatsız edecek kadar aşırılıklara meydan vermemeli.

Spor Yöneticisi Kimdir?

Çağdaş spor yönetimine dair yapılan çalışmaları, araştırmaları ve gelişmeleri yakından takip eden,

Sektörün nabzını yakından tutabilen, pratik ve teorik bilgileri gerektiğinde en iyi şekilde kullanabilen,

Ulusal ve Uluslararası Spor örgütleri, kurum ve kuruluşları ile yakından irtibatlı olan, dolayısıyla bu kurumlar arasında iletişimi sağlayabilecek seviyede yabancı dil bilen,

Ülke ve sporcu sorunlarına karşı duyarlı ve bu sorunları çözüme kavuşturabilecek bilgi ve donanımında olan profesyonellerdir.

SPORCU KİMDİR?

1. Ahlaklı, dürüst ve örnek davranışlar sergileyen,

2. Azimli ve disiplinli çalışma kültürüne sahip,

3. Millet ve toplum bilincine sahip,

4. Sorumluluk sahibi, kriz yönetimi becerisi olan,

5. Kendini yeterli görmeyip sürekli geliştirme çabası içinde olan kişidir.

E-Spor Çıkmazı!

Birkaç sene önce Avrupa pazarına açılmak isteyen bir bilgisayar oyunu firması, elindeki verileri inceleyerek bu pazara önce Türkiye’den açılmak istediğini söylüyor. Çünkü bu verilerde ülkemizdeki genç nüfus ile dijital oyunlara gösterilen ilgi doğru orantıda.

E-Spor’da Dünya Şampiyonu Olduk

E-Spor ülkemizde gelişimini hızla sürdürmeye devam ederken birkaç yıl önce Counter Strike: Global Offensive Dünya Şampiyonası’nda Türkiye finalde Arjantin’i yenerek Dünya Şampiyonu oldu.

Ülkemizin dijital oyun bile olsa, uluslararası platformlarda başarıyla anılması, İstiklal Marşı’mızın tüm ülkelerin önünde okunması tabii ki gurur verici ama vahşetin, cinayetin, tecavüzün, ahlaksızlığın ve İslam karşıtlığının işlendiği; tüm dünyaya pompalandığı bu tip oyunları böyle görememek; aksine bir de ”e-spor” diye teşvik etmek, sanatta, kültürde, bilimde yaptığı başarılarla anılmak isteyen Türkiye için gerçekten çok düşündürücü...

Türkiye’de Spora Bakış Nasıl?

Ülkemizde spora olan bakışın futbol merkezli olduğunu anlatmaya gerek yok; ancak yine de kazandığımız başarılar, uluslararası şampiyonalardaki madalyalarımıza baktığımızda futboldan daha ziyade güreş, halter, yüzme, atletizm gibi spor dallarında daha başarılı olduğumuzu görüyoruz.

Lisanslı Sporcu Azlığı

Gençlik ve Spor Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 5,98’i lisanslı sporcu, yüzde 0,84’ü ise faal sporcudur.

Türkiye ortalamasına baktığımızda ise İstanbul’un genel nüfus yoğunluğunun altında kalarak 76. sırada yer aldığını görüyoruz. İstanbul’un yüzde 4,34’ü lisanslı, yüzde 0,94’ü faal sporcudur.

Gençlerin Spora İlgisi

Türkiye Gençlik STK’ları Platformu’nun (TGSP) Türkiye’nin Gençleri 2018 araştırma raporunda gençlerin spora ilgileriyle alakalı veriler de bulunmaktadır.

15-30 yaş aralığında Türkiye genelinden 8 bin gençle yapılan araştırmaya göre gençlerin yüzde 37.7’si hiçbir spor dalıyla ilgilenmemektedir. Bu veriler kadınların yüzde 50.3’nün, erkeklerin ise yüzde 25.7’sinin hiçbir spor dalıyla ilgilenmediği görülmüştür. Gençlerin en çok ilgilendiği spor dalları ise sırasıyla futbol, voleybol ve fitnessdır.

Geleneksel Türk Sporları

Atlı Kızak: Çift atlı kızak yarışları uzunluğu 800-1200 metre, kulvar genişliği 5 metre olan düz kulvar, tek atlı kızak yarışları ise oval-yuvarlak pist uzunluğu 600-800 metre, kulvar genişliği 3-5 metre olan alanda yapılır.

Atlı Okçuluk: Tarihi 5000 yıllık Türk boylarına dayanmaktadır. Günümüzde Atlı Okçuluk müsabakaları “Tabla bendi (Türk Parkuru)” ve “Kabak bendi” olmak üzere iki çeşittir.

Çevgan: Yine binlerce yıllık bir oyun olup, Avrupa yaygın olan Polo oyunun atası olarak kabul edilir. Oldukça geniş bir alanda oynanan oyun, iki takıma ayrılmış atlı gruplar arasında oynanır. At üstündeki oyuncuların elinde bulunan uzunca sopalarla bir topun peşinde mücadele verirler. Yerdeki topun rakip takımın kalesine gönderilmeye çalışılmasını amaçlayan oyunda kullanılan sopalar ve top ağaçtan yapılır.

Gökbörü: Eski Türkler tarafından milli spor olarak kabul edilen bu oyun, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde son yıllara kadar “ödül kapmaca” adıyla oynanmakta idi. Tek fark oğlak yerine, pösteki kullanılmasıydı.

Mısır Odunu (Cop) Oyunu: Anadolu’da artık sadece Balıkesir’de ve Ege’nin birkaç yerinde oynanan bu oyunda amaç, dörtnal koşarak gelen atlıların ellerindeki, mısır odunu denilen bir değneği yere vurdurarak, 5-6 metre gibi bir yüksekliğe çekilen ipin üzerinden aşırmaya çalışmaktır.

Atlı Güreş/Er İniş: Tarihi yine Orta Asya’ya dayanan bir oyundur. Güreşçiler bindikleri at üzerinde belirlenen alanın dışına çıkmadan güreşirler.

Rahvan Binicilik: Rahvan binicilikte at, aynı yandaki ayaklarını, aynı anda adımlayarak yürür ve bu yürüyüş esnasında at dörtnala yakın bir hız yapabilir.

Cirit: At üzerinde oynanan cirit, sporcunun süngü ve ciridini rakibine isabetli bir şekilde atmasını sağlamak amacıyla yapılır. Savaşta hem düşmana zarar vermeyi hem de at üstünde dengede durmayı amaçlayan kişilerce antrenman niteliğindedir.

Şalvar Güreşi: Güreşçiler, şalvar giyer ve ayakları çıplaktır. Dengenin son derece önemli olduğu güreş sporunda ayakta muazzam bir denge unsuru oluşturan kısa şalvar güreşleri ata sporumuza birçok şampiyonunun kazandırılmasında bir hayli büyük yararları olmuştur.

Kızak: Sporcular pist başında iki tarafa çakılı kazıklardan elleriyle hız alıp hareket ettikten sonra iniş başlamadan iki tarafa hazırlanan kar topaklarına ellerini vurarak hız alabilir ya da vurmadan yarışa devam edebilir.

Matrak: Askeri bir spor olan matrak, 16. yüzyılda ilk defa Matrakçı Nasuh tarafından kurallarıyla bir spor haline getirilmiştir.

Tomak: Osmanlı Devleti’nin son iki yüz yılında oynanan saray oyunlarından biridir. Tomak oyunu altışar kişilik iki takım arasında oynanır, bazı durumlarda oyuncu sayısı artırılabilirdi. Oyunculara birer tomak verilir, oyunu idare eden çavuşun işareti ile oyun başlatılırdı. Çabukluk, çeviklik ve becerinin geliştiği tomak oyununda rakibin sırt bölgesi dışına vurmak yasaktır.

Okçuluk: Türklerde okçuluğun ve özellikle atlı okçuluğun önemi tarih öncesi zamanlara kadar uzanır. Bu oyunda belirlenen hedefler farklı ödüller karşılığında vurulur.

STK ve Vakıf, Derneklerin Spor Tescillerinin Olmasının Avantajları

Ülkemizde ve dünyada siyasetin ardından toplumsal yapıyı belirleyici en önemli mekanizma malumunuz STK’lar, vakıf ve derneklerdir. Bu yapıların sporla, sportif etkinliklerle ve mensuplarına, üyelerine yönelik bu tip çalışmalarla faaliyet göstermesinin hem kendileri hem de toplumsal yapı için ciddi katkıları olacaktır. Bunları, “TGSP Spor, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Birimi Spor Komisyonu’nun” STK’larda Sportif Gelişim Rehberi, 2019 çalışmasından hareketle şöyle sıralayabiliriz:

1. Resmiyet ve Bilinirlik

2. Nakdi ve Ayni Yardım İmkanı

3. Projelerinize Bakanlıktan Destek

4. Gençlik Merkezileri ile Ortak Faaliyet İmkanı

5. Spor Tesislerinin ve Uygulama Alanlarının Kullanımı

6. Gençlik Kamp Alanlarının Kullanımı

7. Vergide Muafiyet

8. Sponsorluk İmkanları

9. Belediye ve Kaymakamlık Yardımları

10. Öğrencilerin Akademik / Okul Başarısına Katkı İmkanı

11. Ulusal ve Uluslararası Alanlarda Yarışma Fırsatı

12. MEB Sertifikalı Hayat Boyu Öğrenme Kurs Düzenleme İmkanı

13. Üniversite SKS (Sağlık, Kültür, Spor) Birimi İle Ortak Faaliyetler

14. Spor Akademilerine Öğrenci Yetiştirme İmkânı

15. Kulüplerin, Federasyon Seçimlerinde Delege Çıkarma İmkanı

16. Kulüplere Otobüs Yardımı İmkanı

17. Olimpik Branşlarda Faaliyet Gösteren Kulüplere Ücretsiz Yer Tahsisi, Yardım Fonu ve Arazi Kiralama İmkanı

Sporda Geleneksel Ruh Etnospor İle Canlanıyor

Spor bahsi üzerine hazırladığımız dosyamızda ülkemizin merkezinde olduğu Dünya Etnospor Konfederasyonu’ndan (World Ethno Sport) bahsetmeden geçemeyeceğiz.

Etnospor, geleneksel spor ve oyunların bilinirliklerinin artması ve yaygınlaşmasına yönelik faaliyetlerde bulunan uluslararası bir kurumdur. 2015 yılında Bişkek’te kurulan Konfederasyon’un merkezi 2017 yılında İstanbul’a taşınmıştır. Kuşaktan kuşağa aktarılan geleneksel oyun ve sporlara, bu etkinliklerin muhafazası, icrası ve sürdürülebilirliği adına destek olan kurum bu faaliyetleri, bir çatı örgütlenmesi vasfıyla, daha kalıcı ve sistemli bir hale getirmeyi planlamaktadır.

Dünyada Kabul Edilen Spor Türleri

1. Aikido

2. Artistik Buz Pateni

3. Atıcılık

4. Atletizm

5. Badminton

6. Basketbol

7. Beyzbol

8. Bilardo

9. Binicilik

10. Bisiklet

11. Boks

12. Bowling

13. Bungee Jumping

14. Buz Hokeyi

15. Cimnastik

16. Çim Hokeyi

17. Dağcılık

18. Dalgıçlık

19. Dart

20. Eskrim

21. Fitness

22. Futbol

23. Golf

24. Güreş

25. Halter

26. Hentbol

27. Jimnastik

28. Judo

29. Kano

30. Kayak

31. Kaykay

32. Kick Boks

33. Koşu

34. Kriket

35. Kürek

36. Lakros

37. Masa Tenisi

38. Motor Sporları

39. Okçuluk

40. Oryantiring

41. Paddle Boarding

42. Paintball

43. Paraşüt

44. Parkour

45. Paten

46. Polo

47. Rafting

48. Rugby

49. Satranç

50. Snowboarding

51. Sokak Kızağı

52. Sörf

53. Su Kayağı

54. Su Topu

55. Tekvando

56. Tenis

57. Triatlon

58. Uçurtma Kayağı

59. Voleybol

60. Wushu

61. Yağlı Güreş

62. Yelken

63. Yüzmeü


GENÇ'ın Yazısı.