Altınordu`nun Sırrı Yok; Çalışmak ve Üretmek Var
Türkiye’de spor deyince akla ilk “futbol” gelir. Tüm dünyada da genel olarak benzerlik gösteren bu durumda futbolun dev bir endüstriye ve medya gücüne sahip olması hiç kuşkusuz çok etkilidir. Futbol deyince, Türkiye dünyada hatırı sayılır takımlar arasında. Özellikle son yıllarda birçok genç yıldızımız Avrupa liglerinde üst düzey futbol oynuyor ve göğsümüzü kabartıyor. Şöyle bir isimlerini sayacak olsak Altınordu Futbol Kulübü’ne gidiyor birçoğunun merkezi... Burada hem ciddi bir başarı hem de çok önemli bir eğitim var. Kendisini futbola; futbol üzerinden gençlere ve onların eğitimine adayan, futbolun “Don Kişot’u” olarak tanınan Altınordu Futbol Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan ile kendisini ve kurdukları bu harika sistemi konuştuk.
Kıymetli başkanım, sizi tüm kamuoyu yakinen tanıyor; ancak GENÇ Dergisi okurları için daha samimi, daha sizden bir tanımla öğrenmek isteriz; kendinizden bahseder misiniz? Neler yaparsınız, futbolla, başkanlıkla olan süreciniz nasıl başladı?
İzmir Eşrefpaşalı’yım. ODTÜ İşletme mezunu sanayiciyim. Kendimi bildim bileli futbola tutkuluyum. Rahmetli babamdan gizli gizli oynadım yıllarca. Sonra bir gün yakalandım ve bana “Beni hep kalemle yendiler Mehmet, sen bu kalemi öğreneceksin ve futbol oynamayacaksın” dedi. Çocuk aklımla o gün “Babam bana futbolu yasakladı ama ben çok para kazanıp tüm çocuklara futbol oynayatacağım” demiştim. İşte bütün öykünün başlangıç noktası budur. Sonrası ise bildiğiniz gibi, ülkemizin 36 il, 82 ilçe, 130 futbol okulunda, 12 bini aşkın çocuğu futbolla tanıştırıyoruz, eğitim veriyoruz…
Allah Çalışanın, Üretenin Yanında Oluyor
Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü, Berke Özer, Barış Alıcı, Erce Kardeşler, Ozan Can Oruç, Alican Özfesli gibi daha ismini sayamayacağımız birçok genç yıldız futbolcu... Altınordu son yıllarda Türk futbolunun futbolcu fabrikası olma yolunda emin adımlarla hedefine gidiyor. Peki herkesin size sorduğu gibi; bunun sırrı, yöntemi nedir? Nasıl bir prensibiniz var?
Sır yok, hedefe odaklanmak, doğruları yapmak, disiplinli bir şekilde çok çalışmak, çok tekrar yapmak, her şeyi ölçmek, yeniden planlamak var. Bu topraklar, binlerce yetenekli çocuğun yaşamını sürdüğü yerler. Futbol, genlerimizde var. Yeter ki bunu doğru şekilde ortaya çıkaralım. Sonuç odaklı değil, süreç odaklı düşünelim. Niyet önemli, önce niyet edeceksin, hedefine odaklanacaksın, sonrası doğru hamlelerle geliyor… Allah da çalışanın, üretenin yanında oluyor…
Sporun gerçekten birleştirici ve hayata bağlayıcı bir tarafı var. Futbol da bunun dünyada en güçlü olduğu branş kuşkusuz. Gençlerin futbolla, spor yoluyla daha ahlaklı, daha disiplinli ve çalışkan gençler olması için gayret gösteriyorsunuz. Bu dert, bu özveri nasıl oluştu sizde? Maddiyatın maksat olamayacağı bir şey bu...
Hepimiz bu dünyadan göçüp gideceğiz, geriye hatırlanacak izler bırakmalı. Bu nedenle kimileri okul, kimileri camii, kimileri de hastane yapar. Biz de çocuklara futbol oynatıyoruz, spora yönlendiriyoruz, yetenekli olanlar mesleğini seçmiş oluyorlar, başka bir alana kabiliyeti olanlar da bizden aldıkları disiplin ve eğitimle iyi birey (kendiyle barışık), iyi vatandaş (toplumla barışık) olarak hayatlarına devam ediyorlar. Bu anlamda bir hoş sadâ bırakabilirsem ne mutlu bana. Sonuçta hepimiz bu dünyadan bir gün göçeceğiz…
Önce İyi Birey Sonra İyi Bir Vatandaş Olalım
Genç Dergisi’nde sporun birleştirici gücü, ahlaki ve insani değerleri yükseltici unsurları üzerine bir dosya yapıyoruz bu ay. Bu anlamda sizlerin gençlere yönelik tavsiyeleri, önerileri bizce çok değerli. Sporcu demiyorum: Daha kaliteli bir insan olmak için neler yapmalıyız?
Malcolm Gladwell’in “10 bin saat kuralı” var. Yani bir işi 10 bin saat yaparsanız, mutlaka ustalaşırsınız. Yani bir insana 10 bin saatte her şeyi öğretebilirsiniz. Ama kimseye iyi insan olmayı öğretemezsiniz. Tüm gençlere tavsiyem önce iyi insan olmalarıdır. Kendilerini, yaşamı, doğayı sevsinler, yaşadığımız toprakların kıymetini bilsinler. Yani önce iyi birey, sonra iyi vatandaş olsunlar. Bu iki özelliğe sahipsen mutlaka iyi bir şeyler olursun.
“Futbolun Don Kişot’u”
Söylediklerim boş tavsiyeler değil, hayatın imbiğinden geçmiş, her şeyi bin bir zorlukla başarmış bir adamın, yani kendini futbola adamış bir Don Kişot’un tecrübeleridir. Adanmışlık önemli… Ne yapıyorsanız yapın kendinizi ona adayın, inanın, doğru bildiğinizden şaşmayın, yenilikçi olun, fırsat buldukça ülke dışını gezin… Helalleşme önemlidir mesela, uzlaşmacı, barışçı olmak önemlidir benim hayatımda. Ve en önemlisi sevgidir… İnsan, doğa, hayvan…
GENÇ'ın Yazısı.