Zuhurat - Ekim 2019
Dergimizin Editörü Süleyman Ragıp Yazıcılar ile Okur Dergisi Editörü Yusuf Temizcan, her ay bu sayfalarda sizlerle birlikte olacak, samimi, gerçekçi ve tatlı sohbetler edecek. Sıcak bir sohbet kıvamında, uzunca bir nehir söyleşi arzu ediyorlar. Biraz ferahlamak, biraz sıkıcı gündemlerin dışına çıkmak ve biraz da kafa dağıtmak isterseniz keyifli bir söyleşinin sizleri beklediğini söyleyebiliriz.
YT: Süleyman Abi, arzu ederseniz bundan sonra her ay sizlerle kendi gündemimize, sorularımıza, sorunlarımıza dair hasbihal edelim. Bazen derin konulara girelim, bazen de sizi daha yakından tanımak için kısa soru cevap yapalım. Hikaye avcılığı yapmaya çalışalım. Böylelikle kendi iç dünyamıza dair bir yolculuğa da çıkmış olalım. Ne dersiniz?
SRY: Çok mutlu olurum Yusuf, inşallah hayırlara vesile olur. Sen tevazu sahibisin, önceliği bana veriyorsun, teşekkür ederim. Lakin gönlümden benim de sorular geçer, yani birlikte düşünelim, birlikte istişare edelim bu köşede. Olur mu? Bahtı açık olsun şimdiden, niyet hayır, akıbet hayır inşallah.
YT: Peki, öyle yapalım. Ben söz dinlerim :) Bu aralar nasılsınız abi? Gündeminizde neler var daha çok?
SRY: Uzun bir süredir bitkinlik, halsizlik, enerji düşüklüğü, huzursuzluk vs. gibi sağlık sıkıntıları yaşıyordum, geçtiğimiz ay doktorun tavsiyesi üzerine glutenli ürünlerden uzak durmaya başladım, kendimi gerçekten daha hafif, daha huzurlu ve daha sağlıklı hissettim. Kara buğday ve siyez unu hariç, tüm ekmeklerden uzaklaştım. Bir de mısır ekmeği yiyorum, tavsiye ederim herkese. :)
YT: Doğru, sağlıklı beslenmek en önemli işlerden biri aslında. Çoğu sefer ihmal ediyoruz.
SRY: Şahsi gündem gibi gelebilir lakin önemine binaen paylaşmak istedim, çünkü ciddi anlamda sağlıksız gıda tüketimi söz konusu, kendi hayatımda bunun zararlarını epey gördüm. Allah nasip ederse bu konuda daha hassas olacağım. Mimar Sinan’la ilgili bir hatıra okumuştum, şöyle diyordu: “Genç yaşlarımda hayatımdaki en değerli şeyin vücudum olduğunu anladım, bu yüzden ona çok iyi baktım, o da bana uzun yıllar hizmet etti.” Sahiden de Mimar Sinan, ustalık eseri olan Selimiye Camii’ni 86 yaşında yaptı. İnsan enerjisine, azmine, üretkenliğine gıpta ediyor.
Diğer yandan, Kur’ân’ı Kerim’de (Bakara, 205) yeryüzündeki bozguncularla ve fesad ehliyle ilgili önemli bir vurgu var, onların “ekinleri ve nesli” bozduğunu söyler Rabbimiz. Tefsirlerde “canlıların ve bitkilerin genetiği ile oynama” olarak da yorumlanıyor bu husus. Doğrusu imandan sonra en değerli nimetlerden biri olan sağlığımız hususunda farkındalık içinde olmamız şart. Allah’ın bize en büyük emaneti olan vücudumuzu sağlıksız gıdalardan uzak tutabilirsek, sayısız kimyevi katkıyla hazırlanan paketli ve hazır ürünlerden mümkün mertebe uzak durabilirsek, hayatımızın bundan sonrası için çok isabetli bir karar vermiş olacağız.
Ölçüyü Kaçırırsak Hezimet Kalır Elimizde
YT: Sosyal medyada farklı kesimlerin bitmek tükenmek bilmeyen kavgalarına tanık oldukça, her gün yeni kısır bir tartışmaya rast geldikçe size de bir bıkkınlık hali geliyor mu?
SRY: Doğrusu sosyal medya insanlar arasındaki olumsuz duygu ve düşünceleri artırma hususunda başı çeken mecralardan biri haline geldi. Kutuplaşma, nefret söylemleri, ötekileştirme, argonun yaygınlaşması, kişilik suikastleri, bitmeyen kısır tartışmalar ve kötülüğün ifşası için bulunmaz imkanlar ve kolaylıklar sağlıyor sosyal medya. Ölçüyü kaçırdığımız her alanda hezimet kalıyor elimizde. Bu manada gönlümü fazla bulandırmamak ve malayaniyi terk etmek adına çoğunlukla dahil olmuyorum sosyal medya kavgalarına. Bugün kime ne faydam olabilir, bugün anlamlı ne yapabilirim, bugün ne katabilirim kendime vs. gibi soruların peşine düşmeye çalışıyorum daha çok.
YT: Diğer türlüsü bitmeyen bir hırsa dönüşüyor değil mi?
SRY: Uzmanlar, içinde bulunduğumuz dönemle ilgili “uzletin yitirilişi” şeklinde çok güzel bir tespit yapıyorlar. Her an “online” olma, her an “etkileşim ve iletişim” içinde bulunma hali, hayatlarımızı aslında altüst ediyor, bizi tüketiyor. Birçok insan için, internetin olmadığı bir ortam kabusa dönüyor, çekilmez oluyor. Her an beğenilme, her an izlenme, her an “bakın ben de buradayım, yaşıyorum, fark edin beni” duyguları içinde geçiyor pek çok hayat.
Bu bir açıdan fıtri bir şey, var olmak büyüleyici, heyecan verici; sonsuza namzediz, yaratılışımızda “aşkın iletişim” söz konusu. Aşkın iletişim; yani her an Allah’a dua ve niyaz halinde olma, her an O’nunla beraberlik sırrına erme, her mekanda O’nun bizi izlediği ve gördüğü şuuruna -ihsan- erme. Bu anlamda, gönlümüz aslında Rabbimizle kuracağımız o eşsiz iletişim ve ilişki için müthiş bir sermaye/potansiyel taşıyor, bunun farkında olabilirsek ne büyük bir bahta ereriz, düşünmesi bile çok mutluluk verici. Yok eğer İlahi Güzellik’ten yüz çevirirsek, insanın ancak Hakk aynasında manasına ereceğini anlamazsak, ne yaparsak yapalım hakiki huzura kavuşmak, zengin bir iç dünyaya, dingin bir kalbe sahip olmak hayal olacak. Yunus Emre’nin dediği gibi, “oyalanıp geçeceğiz” şu fani alemden, elimizde de pişmanlık kalacak.
İnsan İnsana Şifa
YT: Hani hep derler ya “Bu gençlerden bir şey olmaz”, “Efendim gençlik çok bozuldu, bizim zamanımızda böyle miydi?” gibi… Sizin bugünün gençlerinden böyle şikayetleriniz var mı?
SRY: Ne haddime Yusuf! Hatırlarsan geçtiğimiz Haziran’da seninle birlikte Anadolu’yu gezmiş, üç gün yollarda vakit geçirmiştik. Birbirinden farklı vakıfların, derneklerin, okulların, üniversite kulüplerinin vs. davetlisi olarak gittiğimiz yerlerde, gönlümüzü yeşerten, ümidimizi çoğaltan, kardeşliği büyüten pek çok aziz hatıra biriktirmiştik. Gittiğimiz yerlerde karşılaşmış olduğumuz bakışı berrak, gönlü geniş, gözleri umut dolu genç dostlar görmüştük. İnsan insana şifa, hamdolsun Allah’a. Bu manada çok ümitvarım, kendi etki alanlarımızda samimiyetle ve gayretle koşturabilirsek bereketli açılımların, tahminimizden öte hayırların vesilesi olabiliriz. Ne mutlu başarabilenlere.
YT: Son yıllarda Türkiye özelinde gençlerin de mevcut durumdan fena halde rahatsız oldukları, eskiyi beğenmedikleri, onlar gibi olmak istemedikleri bir durum söz konusu. Hatta Türkiye’ye dair umudunu kaybetmiş pek çok genç arkadaşımızla karşılaşıyoruz. İlk fırsatta yurt dışına gidip orada yaşamak istiyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz abi? Haklılar mı?
SRY: İnançlı insanlar her daim umut kuşağında yaşarlar, ümitsiz olmaz, ümit azığımız ve en büyük gıdalarımızdan biridir; bu manada Türkiye’den umudu kesmek şöyle dursun, Türkiye büyük bir umudun da diğer adıdır aslında. Soruna genelleme yaparak bir cevap vermek zor, çünkü çok boyutlu bir soru. Ben sana sormuş olayım, sen ümitli misin gelecekten, ülkeyi terk etmeyi düşünüyor musun?
YT: Türkiye bizim evimiz abi, burayı terk edemeyiz. O bakımdan asla öyle bir şey düşünmüyorum. Ama umudunu kesenleri de bir miktar anlıyorum. Çuvaldızı kendimize batırmayı tercih ederim. Nasıl mı? Önümüzdeki ay buradan devam edelim inşallah...
Yusuf Soruyor, Süleyman Ragıp Cevaplıyor
Hangi yönetmenin yeni bir filmi sizi heyecanlandırırdı?
Chiristopher ve Jonathan Nolan isimli kardeşlerin filmlerini merakla bekliyorum.
Hangi köşe yazarlarını düzenli okursunuz?
Yusuf Temizcan bir gazetede yazarsa sanırım onu takip edebilirim. :)
Halı sahada çok koşmamak için forvet oynamak istediğiniz doğru mu?
90’ların başlarında Esenler’in dar sokaklarında epey top koşturduk, bu yüzden klas bir golcüyümdür, az koşarım ama katma değerim çok olur genelde. :)
Süleyman Ragıp Soruyor, Yusuf Cevaplıyor
Okur Dergisi sence hak ettiği ilgiyi görüyor mu Yusuf?
İçimden geldiği gibi söyleyebiliyorsam, Okur’un her sayısının Türkiye’ye önemli bir hediye olduğunu düşünüyorum. Yıllar sonra bile kitapseverler tarafından ilgiyle okunacağını umuyorum. Ama hak ettiği ilgiyi tam olarak görmüyor, daha geniş kitlelere ulaşması lazım.
Kimsesiz bir adada yanına sadece üç kitap alarak yaşayacak olsan, bunlar hangileri olurdu.
Tablet alabiliyorsak hiç sıkıntı olmaz :) Alamıyorsak aklıma ilk gelen üç kitabı hemen söyleyeyim: Muhammed Esed - Mekke’ye Giden Yol, Refik Halid Karay - Memleket Hikayeleri, İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası.
Kur’ân’ı Kerim’i Kâbe imamları gibi okuduğun söyleniyor, hayatında nasıl bir yere sahip Kur’ân’ı Kerim?
Estağfirullah, hiç öyle bir şey düşünmüyorum. :) Lakin, küçüklüğümden bu yana güzel Kur’an okuyanlara özel bir ilgim var. Kasetlerden az Abdussamed dinlemedik…
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.