Gökhan Gökçek

"Bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda bütün evlat ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi yok etseniz, tek başıma ve en son nefesime kadar sizinle yine dövüşeceğim. Son sözüm budur!"

aşında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar, bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda bütün evlat ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi yok etseniz, tek başıma ve en son nefesime kadar sizinle yine dövüşeceğim. Son sözüm budur!"

 Bu sözler, işgal edilen topraklarını savunan bir komutan tarafından, bir Rus Çarı (imparatoru)`na söylenmiştir. Otuz beş yıl dillere destan şekilde sürdürülen bu direnişin son yirmi beş yılını yöneten lideri anlatacağım. Bu şanlı komutanın adı İmam Şeyh Şamil...

Şamil 1797 yılında Dağıstan`ın Gimri köyünde dünyaya gelir. Babası Kumuk kökenli Türk olan Dengau Muhammet`tir. Şamil, öğrenimine Said Harekani`nin yanında başlar. Daha sonra kayınpederi olacak olan Dağıstan`ın önemli dini lideri olan Şeyh Cemalettin Gazi Kumuki`den dersler alır. Savaşçı yeteneğinin yardımıyla 15 yaşında iyi bir at binicisi olup, kılıç kuşanır. Yaşı 20 olduğunda boyu iki metreyi aşan Şamil, kendini bu dönemde; atlama, ateş atma, güreş, koşu ve kılıç kullanma gibi alanlarda çok iyi yetiştirir. İlmi yönde başarı gösteren Şamil, kendinden önce imamet makamında bulunan Gazi Muhammet ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yapar.

Deha olduğu askeri konular, hitabet gücü ve karakterinin tutarlı olmasından ötürü Dağıstan çevresinde büyük bir ün kazanır. Kazandığı bu ün onun bölgede otorite olmasına vesile olur. Ülkenin karışık olduğu bir dönemde devlet başkanlığı görevine Şeyh Şamil gelir. İlk olarak içişlerine yönelir ve karışıklıkları uzlaşmayla çözmeye başlar. İşgalci Rus kuvvetlerine karşı askeri kanadı kuvvetlendirir. Yeniden inşa edilen tophaneler, baruthaneler ve silahhanelerle ordunun ihtiyaçlarını modernize ederek karşılamaya çalışır. Askeri düzenlemelerin yanında adli ve idari birimleri de nizama getirir. Ülkeyi vilayetlere ayırır. Vilayetlere hem askeri hem sivil idareciler yollar. Her biri savaş kahramanı olan bu adamlar, vilayet yönetiminde en üst rütbede görev alırlar. Medrese eğitimini ıslah edici girişimlerle beraber sanat ve fikir alanında da çalışmalara önem verir.

İmam yani devlet başkanı seçildiği 1834 yılından itibaren liderliğini sürdürdüğü müdafaaya devam eder. İmanın tamamlayıcı unsur olduğu İmam Şamil ve askerleri büyük başarılar elde ederler. Dağıstan’da başlayan mücadele bütün Kuzey Kafkasya’yı sarar. Zafer yakındır, denecekken… Rus ayısı diplomatik baskılar sonucunda Şeyh Şamil’e gelen yardımları kesmeye başlar. Bu durum, tam olarak işleyişi oturmamış bir devletin lideri olan İmam Şamil’i kahreder. Desteklerin azalmasını sağlayan Rus liderinin emriyle işgalci kuvvetler baskısını giderek daha da arttırır. Şeyh Şamil’in kuvvetlerinin eridiği gözden kaçmayacak bir şekilde ortadadır. Son kozlarını oynayan İmam Şamil’e, Rus ordusu büyük bir darbe vurmak için bir harekât başlatır. 1839 yılında General Grabbe komutasında ki 10.000 kişilik ordu, Ahulgo Tepesi’nde sadece 3.000 müridiyle kalan Şamil’i kuşatır. Nüfus ve silah yeterliliği açısından arada büyük bir fark vardır. Bu farka rağmen Şeyh İmam Şamil ve askerleri müthiş bir mücadele sergiler. Dünya harp tarihine altın harflerle geçen direniş 80 gün sonra sona erer. Geri çekilen Rus ordusu hedeflediği gibi İmam Şamil’e büyük bir darbe vurmuştur…

İnsanlıklarını unutmuş Rus askerleri daha sonra gücü erimiş İmam Şamil’in nüfuzu altında bulunan topraklarda  ev, orman, tarla ne varsa yakarak-yıkarak ilerler. Dışarıdan desteğin sağlanamaması sonucu direnişte son anlara gelinir. 1859’un 6 Eylül’ünde Şeyh İmam Şamil Gunip’te Prens Baryatinsky’e son gücüyle mücadeleye başlar. Gün sonunda 100 kişi kadar kalan müritleriyle beraber teslim olur… Rus Çarı II. Aleksander’ın sarayına götürülen Şeyh Şamil, Çar tarafından sarayın kapısında karşılanır. Bunca yıl büyük kuvvet sahibi ordusuna, küçük direniş ekibiyle dünyayı zindan eden komutana hayran olan Çar, Şeyh Şamil’in kılıcını almayarak ona duyduğu saygıyı gösterir. Bir ay sarayda kaldıktan sonra sürgün olarak yaşayacağı Kaluga’ya gönderilir.

Sürgünde geçirdiği on yılın ardından İmam Şamil’in hacca gitmesine izin verilir. Rus yönetimi kendini güvenceye almak için oğlu Muhammet Şefi’yi alıkoyar. Rusya’dan ayrılan İmam Şamil önce İstanbul’a uğrar ve Sultan Abdülaziz tarafından karşılanır. Bu şanlı komutanın gelişini duyan halk, sarayın kapısına akın eder… Hac vazifesini yerine getirme niyetini içinde tutan İmam Şamil yola koyulur. Kutlu vazifesini tamamlayan Şeyh Şamil Medine’ye geçer. Duyduğu acı ve kahır onun bütün takatini kırar. Şanlı komutan, ağırlaşan hastalığına daha fazla dayanamaz. 4 Şubat 1871 tarihinde 74 yaşında iken rahmet-i rahmana kavuşur… Cenaze namazını Rufai Tarikatının Şeyhi Seyyit Rufai’nin kıldırdığı bu komutan, Medine’de Cennet-ül Baki Mezarlığı’na defnedilir. Allah ondan razı olsun. Amin…


GENÇ'ın Yazısı.